Top
İsmail Kapan

İsmail Kapan

ismail.kapan@tg.com.tr

27/09/2022

İran’da neler oluyor?..

 
 
İran’da 14 Eylül’den beri devam etmekte olan sokak gösterileri nereye varır? Bu gösterilerin temelinde ne yatıyor? 1979’dan beri, zaman zaman mevcut rejime karşı baş gösteren hareketlerden ne gibi sonuçlar çıktı?
 
 
Başta Tahran olmak üzere, İran’ın bütün büyük şehirlerine yayılan nümayişlerde şimdiye kadar en az 57 kişinin hayatını kaybettiği bildiriliyor. Bu sayıyı veren kuruluş İran İnsan Hakları Teşkilatı… İran Yönetimi ise daha düşük rakamlar telaffuz ediyor. Şu ana kadar, gösteriler sebebiyle yüzlerce kişinin de gözaltına alındığı ifade ediliyor. Sadece İran’da değil, dünyanın birçok ülkesinde de bu protestolara destek mahiyetinde eylemler devam ediyor. Mesela geçtiğimiz pazar günü, İstanbul, Londra, Paris, Berlin, New York, Washington, Atlanta, Toronto vs. dünyanın önemli pek çok şehrinde, İranlı rejim muhalifleri tarafından gösteriler yapıldı. İran’ın Londra Büyükelçiliği binasına girme teşebbüsünde bulunan kişiler, polis tarafından engellendi. Ancak Londra merkezli Farsça yayın yapan birçok TV kanalında, İran aleyhine devam eden haber ve yorumlar sebebiyle, İngiltere Büyükelçisi, Dışişleri Bakanlığına çağrıldı… Humeyni Devriminden bu yana (1979) İran rejimi sık sık bu türden protestolara maruz kalıyor. Hemen her seferinde İran bu olayları, sebebi ne olursa olsun, dış güçlerin tezgâhı olarak açıklıyor. Şimdi de aynı argümanı kullanıyor… 22 yaşındaki Mahsa Amini isimli bir kadının kıyafetinden dolayı ahlak polisi tarafından gözaltına alınması ve daha sonra hayatını kaybetmesi son olayları tetikledi...
Kadının ölüm sebebi, kalp krizi olarak açıklandıysa da; ölenin yakınları kendisine yapılan darp fiili neticesinde, beyin travmasından olduğunu iddia ediyor… Olayların giderek yayılması, İran Rejimini daha sert bir tutum almaya sevk edecek gibi görünüyor. Tıpkı daha önce defalarca olduğu gibi!.. Cumhurbaşkanı İbrahim Reisi, güvenlik kuvvetlerinin protesto eylemlerine karşı kararlı bir tavır içinde olmasını istedi. Diğer taraftan adli mercilerden de bu eylemlere müsamaha gösterilmeyeceği ihtar edildi. Lakin gösteriler şu ana kadar hız kesmedi. 43 seneden beri İran’da değişik sebeplerle baş gösteren kitlesel eylemler her seferinde güç kullanılarak bastırıldı. Bu tür olaylarda bilhassa Besic isimli milis güçlerinin çok sert ve acımasız biçimde müdahalede bulunduğu bilinen bir gerçek. Aslında İran rejiminin genel karakteri sertlikle tanımlanabilir. Bundan dolayı sivil hareketlerin sokak gösterileri ve nümayişlerle bir sonuca gitmesi mümkün görünmüyor. Daha önce özellikle seçimlere hile karıştığı iddiasıyla önemli siyasetçilerin de içinde yer aldığı eylemler bu şekilde zorla bastırılmıştı… Yıllardan beri ev hapsinde tutulan birçok önemli siyaset adamı var. İran devrimi, özellikle Şah’ın devrilmesinden sonraki safhada çok kanlı tablo ortaya koymuştu. En az üç yüz bin kişinin idam sehpasına gönderildiği, orduda görevli üç yüz generalin tamamının tasfiye edilip, altmış tanesinin de kurşuna dizildiği bir ortamdan bahsediyoruz! Orduda general kalmadığı için bir albay genelkurmay başkanı yapılmıştı…
Devrimden sonra Irak ile sekiz sene devam edecek bir savaşa da tutuştuğu için, İran o günden beri aslında bir türlü belini tam olarak doğrultamadı. Bir taraftan ülkeye uygulanan ambargolar, diğer taraftan rejimin katı kuralları karşısında çareyi yurt dışına kaçmakta bulan kalifiye insanların çokluğu derin etkiler bıraktı… Zengin petrol ve doğalgaz kaynakları sebebiyle ambargolara direnebilen İran, içeride refahı yükseltme noktasında aynı başarıyı gösteremedi. Bugün milyonlarca İranlı, başta İngiltere, Fransa, Amerika ve Kanada olmak üzere, kendi ülkesinden uzakta hayat mücadelesi veriyor. İran’da siyasi mücadele ve rejimi daha mutedil hâle getirme çabaları şimdiye kadar beklenen neticeyi veremedi. Ülkede birbirine paralel iki ayrı yapı var. Esas güç dinî esaslara dayalı yapıda. Rehber denilen dinî lider, hemen bütün yetkileri kendinde bulunduruyor. Onun altında Meclisi Hubregân denilen dinî lideri seçme yetkisine sahip kurul var. (Bu arada önemli sağlık problemleri sebebiyle, sürekli doktor kontrolü altında tutulduğu söylenen dinî lider Ali Hamaney uzun zamandır ortalıkta görünmüyor…) Meclisi Hubregânın yanında bir de Şûrayı Nigehban var. Bir nevi Anayasa Koruma Konseyi. Kanunların dinî hükümlere ve anayasaya uygunluğunu denetlemenin yanında, milletvekili seçilecek kişilerin sicilini kontrol edip onay verme yetkisi de bu konseye ait…
Diğer taraftan halk tarafından doğrudan seçilen Cumhurbaşkanı ile bakanlar kurulu var. Ama yetkileri yukarıda belirttiğimiz mekanizmalara göre çok sınırlı. İran içeride sıkıntılara karşı sertlik anlayışıyla ve dışa dönük sekter politikayla ayakta kalmaya çalışıyor. Gelgelelim giderek daha fazla sıkışıyor. Bu gösterilerden fiilen bir sonuç çıkmayabilir. Lakin rejimin çok zayıfladığını da göz ardı etmemek lazım!
Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp