Top
Hasan Yavaş

Hasan Yavaş

hasan.yavas@tg.com.tr

01/04/2020

Takvimlerde değişiklik fitilini kimler ateşledi?

 
 
Abdülhamid Hanın tahtan indirilmesinden sonra, (Takvimde değişiklik) fitili de yakılmıştı. Perde arkasında teklifin sahibi, Amerikalılar, Fransızlar ve İngilizlerdi.
 
 
Dinde tahrif hareketleri -33-
Dinimiz namaz, oruç ve hac gibi ibadetlerin, mutlaka belli bir vakitte yapılmasını emretmiştir. Eğer vaktinde yapılmamışsa kaza edilmesi lazımdır. Bir namazın ‘hakîkî, yani astonomik’ vakti ile şer’î vakti arasındaki zaman farkına (Temkin) zamanı denir. Temkin miktarı her namaz vakti için takrîben aynıdır. Şer’î vakit hesaplanmasında, göz ile görmek esas alınır. Gözümüz, kırılma açısı ile görür. Kırılma kadar geç görür. ‘Astronomik vakit’ hesaplamasında, kırılma açısı dikkate alınmaz. Ayrıca, astronomi dilinde güneşin doğuşu, güneşin yarısının astronomik doğuşudur. Güneşin batışı da, güneş yarısının astronomik batışıdır. Astronomik vakit hesaplanmasında, yeryüzü için sıfır irtifa yani deniz seviyesi esas alınır. Güneş için yarısı ölçü alınır. Yarısı doğunca doğdu, yarısı batınca battı kabul edilir. İnsanların yaşadığı mahaller deniz ve ova gibi düz olmayıp engelli arazilerdir. Bu sebeple, Kırılma açısı ve bulunduğu mahallin coğrafi yapısı sebebi ile astronomik vakitten yaklaşık 4,2 dakika sonra görebiliriz. İşte bu farka (Temkin) denir. Astronomik vakte ‘temkin’ ilave ederek, dinî/şer’î vakit hesap edilir. Bu vakte göre ibadet ederiz. Bu zamanda temkine ihtiyaç mı kaldı demek yanlıştır. Şer’î ve astronomik vakti var eden ‘Temkin’dir. Yani ‘zaman farkı’dır. İki vaktin varlığı için temkin zaruridir. Temkinin hesapla, kitapla astronomik hassas ölçümler ile asla bir alakası yoktur. Bunu her akıl sahibi tereddütsüz kabul eder. Namaz vakitlerinin hesaplanmasında temkin asla kaldırılamaz. Takvimlerdeki 10 dakikalık farkın, yaklaşık 4 dakikası görme farkı, 4 dakikası şehrin coğrafi yapısı ve 2 dakikası ihtiyattır. Her yerin temkin miktarı farklıdır. Yerleşim yerleri için temkin miktarlarını gösteren cetveller yapılmıştır. Temkin kaldırılınca, şer’î bakımdan ibadetler tehlikeye girer.
Abdülhamid Hanın tahtan indirilmesinden sonra, (Takvimde değişiklik) fitili de yakılmıştı. Perde arkasında teklifin sahibi, Amerikalılar, Fransızlar ve İngilizlerdi. Bu teklif, 1958 yılında  gündeme getirildiğinde, Diyanet'in, dirayetli duruşu ile reddedilmişti. Teklif, 1983 yılında tekrar gündeme geldiğinde zamanın yetkilileri, “Astronomi biliminin bu kadar geliştiği bir zamanda temkine ihtiyaç mı kaldı?" gibi ilme, akla, dine aykırı maskelerle, Müslümanların namaz ve oruçlarına kastettiler. Buna karar verenler, ne yaptıklarını bile fark edemediler.
Diyanet, cevabî bir yazısında şöyle diyor: “1949 yılında, Diyanet İşleri Başkanı Ahmet Hamdi Akseki’nin talimatıyla Kandilli Rasathanesinin kurucusu Prof. Fatin Gökmen başkanlığında Kamil Miras, İstanbul Müftüsü Ömer Nasuhi Bilmen, Eyyüp Müftüsü İsmail Habib Erzen ve Muvaakıt (muvakkit) Yusuf Ziya Gökçe’den oluşan komisyon da, imsakin belirlenmesi için  -19 dereceyi esas almıştır. Ancak Başkanlığımız 1982 yılında imsak vaktinden temkini kaldırdığı sırada, İslâmın kolaylaştırma ilkesi doğrultusunda  -19 derece yerine, bilimsel bir kriter olan -18 dereceyi benimsemiştir.”
Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp