Top
Cem Küçük

Cem Küçük

cemkucuk@gmail.com

07/10/2019

Söylem üstünlüğünü kaybettik

Artık en basit meselelerde bile derdimizi anlatmakta zorlanıyoruz. 31 Mart ve peşinden tekrarlanan 23 Haziran seçimlerinden sonra başta bizim taraf medyası olmak üzere hemen her konuda söylem üstünlüğünü kaybettik.
En haklı olduğumuz konularda bile gündem oluşturamıyoruz. Adamlar “YPG’yi terör örgütü olarak görmüyoruz” diyorlar ama bu durumu halka anlatamıyoruz. PKK’nın siyasi kanadı HDP’nin tutuklanan üyeleri masummuş gibi sunuluyor. Öyle olmadığını biliyoruz ama anlatamıyoruz.
Tamam, KHK’da haksızlıklar var. Tamam, FETÖ borsası var. Tamam, bazı haksız ve aşırı tutuklamalar var. İyi de herkes mi masum? Elbette değil. Muhalif parti yetkililerinden bazıları öyle konuşuyor ki, öyle algı oluşturuyorlar ki, her tutuklama sanki yanlış...
Söylem üstünlüğünü kaybettiğimiz en bariz konu FETÖ. Neden mi? 7 Şubat 2012’de MİT’e saldırı, 17-25 Aralık’ta devlete saldırı ve MİT tırlarının durdurulmasıyla büyük bir ihanet sürecini başlattı FETÖ. O zamanki medyanın büyük bir kısmı ve muhalefet başta Erdoğan olmak üzere AK Parti’yi devirmek için her şeyi yaptılar. Yasa dışı tape’leri kullandılar. O zaman Başbakan olan Erdoğan’ın ailesine saldırdılar.
CHP’liler FETÖ kanallarında boy göstermeye başlamışlardı. Sözde muhalif kalemler, “şöyle yolsuzluk, böyle hırsızlık” deyip duruyorlardı. Hele hele 7 Haziran 2015 sürecinden sonra PKK’yı beyaz Türklerin gözünde meşrulaştırdılar. PKK’yı çiçek dağıtan örgüt gibi gösterdiler.
Erdoğan önce FETÖ’ye ciddi darbe vurdu. Erdoğan’ın FETÖ’yü yenmesini imkânsız görenler, FETÖ sistemi ele geçirir diye umut edenler hayal kırıklığına uğramışlardı. AK Parti milletin yardımıyla Türkiye’nin başındaki bela FETÖ’yü altetmişti. 15 Temmuz’dan sonra FETÖ konusunda ne kadar haklı olduğumuz ortaya çıktı.
Geldiğimiz nokta 15 Temmuz’u bile hâlâ halkın bir kesimine tam anlatamıyoruz. Burada söylem üstünlüğünü yitirdik. Ülkede darbe girişimi olmuş, millete kurşun sıkılmış, 251 şehit verilmiş ama hâlâ muhalefetin “kontrollü darbe” söylemini konuşuyoruz. Halkın içinde de buna inananlar var. Ne olursa olsun “halk böyle inanıyor, ne yapalım” diyemeyiz.
Öte yandan özellikle sosyal medyada bizim tarafın ciddi zaafı var. Sanki kendileri FETÖ’yü bitirmiş gibi havaya girenler var. Sosyal medyada, “FETÖ bitti sıra sizde” diyen arsız tipler var. Balyoz ve Ergenekon’dan yatmış bazıları da bu havaya kendini kaptırıyor. Belki unuttunuz ama size hatırlatayım: FETÖ’yü siz değil, biz bitirdik. Sizler içerideydiniz. AK Parti FETÖ’yü yenmese çoğunuz hâlâ içeride olacaktınız. Kendiniz FETÖ’yü yenmiş gibi boş havalara giriyorsunuz.
YPG’yi terör örgütü olarak görmeyenlere, ekonomi batsın da, iktidar devrilsin diyenlere karşı hiçbir argüman ileri sürülemiyor. Medyada çoğunluk var ama bizim taraf medyasının inandırıcılık sorunu var. Okunma ve izlenme oranları ortada. Ne yazık ki kimse daha çok okunma ve izlenme derdinde değil. Devlet memuru gibi işe gidip geliyor arkadaşlar.
Davaya inanmış kişi sayısı azaldı. Çünkü davaya inanan kişi mevki makam beklemeden savaşır. Yarın bir gün devran dönerse diye hesap kitap yapmaz. Ha, hangi iktidar gelirse ona yalakalık yapan tipler hep olur. Öyle tipler utanmadan uçağa da binerler. 17-25 Aralık’ta “hırsız” diye FETÖ ağzıyla konuşanlar program da yaparlar. Onlarda utanma geni yoktur!
AK Parti’nin yeni bir muhafazakâr söyleme ihtiyacı var. Eldeki argümanlar yeterli değil. Kitleyi artık ikna etmiyor. Ha, herkesi ikna etmek diye bir şey söz konusu olamaz. Ama AK Parti’yi samimi olarak destekleyenlerde de soğuma başladı. Esas sıkıntı o. 23 Haziran’da en koyu AK Partili yerlerde bile CHP kazandı.
Zaman çabuk geçiyor. Bir şey olmaz denmemeli. Bu söylem üstünlüğü geri alınmalı. Yoksa 2023 çok zorlu geçer.
Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp

Yazarın Diğer Yazıları