Top
Cem Küçük

Cem Küçük

cemkucuk@gmail.com

04/11/2019

22 Mart 2018 sonrası ne yazdıysam doğru çıkmadı mı?

Bu köşede ara ara ifade ettiğim gibi benim başuzmanlık konularımdan biri medya alanıdır. Hiç tevazu göstermeden söylerim ki, ben Türk medya tarihinin uzmanıyım. Bu mevzuda ihtisas sahibi olunca da Türk medyasının geleceğine dair de öngörülerimin tuttuğunu herkes net şekilde görüyor.
22 Mart 2018 tarihinde Aydın Doğan’ın medyadan tasfiye olmasıyla beraber Türk matbuat hayatında neler olacağını adım adım yazdım. Bu hadiseye “22 Mart 2018 medya devrimi” adını verdim ve bu literatüre geçti.
Benden nefret eden Marksist Bülent Mumay bile sömürgeci Batı medyasına yazdığı raporlarda bu tabiri kullanır oldu. O zaman da hep şunu belirtmiştim. Yazdıklarım muhakkak hayata geçecektir. Gecikme olabilir ama muhakkak olacaktır. “İktidara yalakalık yapmak da bazılarını orta ve uzun vadede kurtaramayacaktır” diye ifade ettim. Çünkü devrimlerin bir doğası vardır ve devrim rüzgârları muhakkak zaman içinde herkesi siler süpürür. Kaçınılmaz olarak tarih hükmünü icra eder.
Düşünsenize Allah korusun ama bizim medyalarımızı CHP’ye gönülden bağlı bir iş adamı satın alıyor ve bizim muhafazakâr yayın organlarımızı CHP’li yapmaya karar veriyor. Bu da bir medya devrimi olurdu. Bu durumda benim gibi haysiyetli milliyetçi-muhafazakâr yazarların yapacağı şey onurluca ve şereflice istifa etmek olurdu. O CHP’li yeni patronun istediği şekilde bir anda solcu ve Kemalist olmaya kalkarsak bizim ne onurumuz ne şerefimiz ne haysiyetimiz kalırdı. Bir zerre itibarımız da kalmazdı.
Diyelim ki onurumuzu satılığa çıkarıp CHP yalakalığı yapan yazılar yazalım ve hatta CHP yöneticilerine de yalvaralım yakaralım ve onlar da bunu kabul etsin. Yine o devrim rüzgârları karşısında durmamız mümkün olmazdı. Çünkü CHP tabanı da bize açıkçası maymun gözüyle bakardı.
Hürriyet gazetesi çalışanları da maalesef bunu yaşadılar. Kimi Hürriyet yazarları ise insan içine çıkamayacak durumlara düştüler ama onlar da ne yaparlarsa yapsınlar tıpkı Ayşe Arman gibi kurtaramayacaklar. Ben onların hepsine şerefleriyle istifa etmeleri gerektiğini çok yazdım. Çok insanca ve mertçe önerilerde bulundum.
Asla “Oh olsun” diliyle yazmadım. Dostça yazdım. Ayşe Arman da son yazımdan sonra istifa ederek medya kariyerini sonlandırdı. Ayşe Arman kendine dürüstçe itiraf etmeli ki, tıpkı daha önce bir yazıda ifade ettiğim Nokia telefonları gibi miadı dolmuştu. Tıpkı diğer Hürriyet yazarları gibi Nokia cep telefonu durumundaydı Arman.
Yani Ayşe Arman zaten uzun süredir ne yapsa hiçbir yankı uyandırmaz hâldeydi. Arman ilgi çekmek için ne yapsa tutmuyordu. Her ama her yönteme başvursa da artık karşılığı yoktu. Zaten 22 yaş altı kuşak Ayşe Arman diye birinin yaşayıp yaşamadığını bile bilmiyor.
Tanımıyorlar böyle bir insanı. Arman tam 50 yaşına da bastığı için hâlâ 20’li yaşlarındaki kadınlar gibi davranması da hoş durmuyordu.
Kendini zayıf bir kadın gibi göstermeye çalıştığı photoshop’lu fake fotoğraflar olayını konuşmayan yoktu. Para karşılığı yaptığı röportajlar olayını bilmeyen yoktu. Benim içinse bunlar önemli değildi.
Ben Arman’a sadece Aslı Baş cinayetindeki rolü için çok kızmıştım. O yaptığı rezalet noktasında hiç özür dilemedi. Oysa polisimizin tape’lerine kadar yaptığı şey ortadaydı. Bundan sonraki hayatında başarılar dilerim Ayşe Hanım’a ama Aslı Baş cinayetinde yaptıkları konusunda gerçek bir öz eleştiri hâlâ ondan bekliyorum.
Peki, Ayşe Arman’ın gösterdiği bu tavrı İsmail Saymaz gösterecek mi? Ne gezer. Zaten bu süreçte İsmail Saymaz’ın hiçbir şekilde muhalif olmadığını bütün muhalif yurttaşlarımız da gördü. Saymaz'ın gerçek siyasal görüşü komünizmdir ama bunu Kemalizm maskesi altında saklamaya çalışır. Şimdi ise hiçbir siyasi görüşü yoktur. Sadece şovmenliği vardır. Ben bunu hep söyledim, şimdi ise CHP tabanı da bunu gördü.
Twitter’da yaptığı numaradan Kemalist şovlarla CHP tabanını kandıramaz. Bu kadar arkadaşı eve tebligatla kapıya konmuş ve hâlâ bir tavır alamıyor. Saymaz’ın niyeti aynı CHP’li patron muhafazakâr gazeteyi aldığında CHP yalakalığı yapan sözde sağcı yazar gibi bir sözde solcu yazar olarak tavlayabildiği kadar insanı tavlayabilmektir.
Ayşe Arman ve Gülse Birsel’in yaptığı kadarını bile yapamamıştır. Çünkü dediğim gibi solculuk İsmail Saymaz için maskedir. Saymaz’ın tek amacı ve idolü bir ikinci Ahmet Hakan olabilmek üzerinedir. 22 Mart 2018 devriminden sonra yaşananlar gerçek yüzlerini ortaya dökmüştür…
Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp