Top
Yılmaz Özdil

Yılmaz Özdil

yozdil@hurriyet.com.tr

25/09/2022

Medyadaki organize suç örgütüyle irtibatım olup olmadığını sormuşlar…

Emre Olur'u tee Arnavutluk'tan yakalayıp getirdiler, medyadaki organize suç örgütünü tespit edebilmek için, aralarında benim de bulunduğum bazı gazetecilerin ismini sordular.

Sayın emniyetimiz medyadaki organize suç örgütünün peşine düşmekle hakikaten çok iyi yaptı, hatta geç bile kalındı, çünkü bence de hakikaten medyamızda organize suç örgütü var.

Nedir organize suç örgütü?

Hukuki tanımı şu…

“Ekonomik, sosyal, idari yapıyı kontrol etmek için, haksız menfaat elde etmek için, tehdit ve şiddet uygulayan, bünyesinde işbölümü bulunan, hiyerarşisi olan, polis, yargıç, savcı, siyasetçilerle işbirliği yapan, devlete ve özel sektöre nüfuz eden, suç işlemeyi süreklilik haline getirmiş yapılara, organize suç örgütü denir.”

E, bu evrensel hukuki tanım… Ekonomik, sosyal, idari yapıyı kontrol etmek için kalemini tetik olarak kullanan, karşılığında menfaat elde eden, polis, yargıç, savcı ve siyasetçilerle işbirliği yaparak, devlete ve özel sektöre kumpas kuran, aynı merkezden servis edilen asılsız, yalan, iftira, hakaret haberlerini fotokopi gibi birebir cümlelerle yayan, hapisle tehdit eden, ölümle tehdit eden, senkronize linç kampanyaları yürüten medyamıza cuk oturmuyor mu?

Dünya basın tarihinde sayın medyamızın son 10 yılındaki halinden daha büyük, daha kötü, daha ölümcül organize suç örgütü var mı?

Albay Murat Özenalp'i, albay Berk Erden'i, albay Tarık Akça'yı, albay Abdülkerim Kırca'yı, albay Mehmet Haşimoğlu'nu, yarbay Ali Tatar'ı, Mit mensubu subay Kaşif Kozinoğlu'nu, bu medya şehit etmedi mi?

Kahrından canına kıyan subaylarımız hakkında “mermiye kafa attı” diye yazmadılar mı?

Genelkurmay başkanına “terörist” demedi mi bunlar?

Türk Silahlı Kuvvetleri'nin pırıl pırıl Atatürkçü subaylarına “vatan haini, casus, tecavüzcü, cani, suç şebekesi, kafatasçı, namussuz, millet düşmanı, onursuz, kirli tertip, din düşmanı” diye yazmadı mı bunlar?

“Fatih Camisi'ni bombalayacaklardı” demediler mi?

“Balyoz sanıklarının eşleri maarif takvimine soyunsun” demediler mi?

Organize suç örgütünün hukuki tanımında yeraldığı gibi “polis, yargıç, savcı ve siyasetçilerle işbirliği yaparak” Türk Silahlı Kuvvetleri'ne kumpas kurmadı mı bu medya?

Bavulcuya yılın gazetecisi ödülü vermediler mi?

Dünya organize suç tarihinde, gazeteci marifetiyle gerçekleştirilen “kozmik oda soygunu”ndan daha büyük organize suç var mı?

Cosa Nostra'dan Yakuza'ya, Triad'tan Kartel'e kadar, dünyanın hangi organize suç örgütü, kendi devletinin ordusuna bizim medya kadar zarar verdi?

Kuddusi Okkır cinayetini bu medya işlemedi mi?

Profesör Türkan Saylan'ı bu medya öldürmedi mi?

Dünyaca saygın profesörlerimiz Mehmet Haberal'ı Erol Manisalı'yı Fatih Hilmioğlu'nu Kemal Gürüz'ü hapse attıran bunlar değil mi?

Beton tabut Silivri cezaevine turistik tur düzenleyip, hiç utanmadan “tatil köyü” gibi olduğunu yazmadı mı bu medya?

Hukukun üstünlüğünü savunan Danıştay hakimi Mustafa Yücel Özbilgin'in katledilmesini bu medya azmettirmedi mi?

Güya farklı farklı gazetelerde farklı farklı televizyonlarda çalışıyorlar ama, aslında “örgüt” halinde “ortak” yayın yapmadılar mı?

Organize suç daha nasıl organize işlenir?

Organize şekilde Kandil'e gidip, Murat Karayılan'la poz veren bu medya değil mi?

Apo posterlerinin, Pkk bayraklarının eşliğinde basın toplantısı düzenlemediler mi?

50 bin insanımızın ölümünden sorumlu terör örgütünü “sivil toplum örgütü” gibi sunmadılar mı?

Pkk'yı minnoş terörişkolar olarak gösteren bu medya değil mi?

Berkin, 15 yaşındaydı, biber gazı kapsülüyle kafasından vurdular, komaya girdi, o halde yatarken 16 kiloya kadar düştü, Türkiye tarihinin gördüğü vebali en ağır 16 kiloydu, kısacık ömrünün son beş gününde, beynindeki hasar nedeniyle epilepsi krizi geçirdi, kalbi durdu, makineye bağladılar, akciğerinde hava deliği oluştu, beyin fonksiyonları çalışamaz hale geldi, iç organlarındaki hasar büyüdü, vurulduğunda yaz mevsimiydi, sonbahar öyle geçti, kış öyle geçti, üç mevsim direndi, 269 gün dayanabildi, son nefesini verdi.

“Sapanlı terörist” demedi mi bu medya?

“Molotof atıyordu” demediler mi?

“Su testisi su yolunda kırıldı” demediler mi?

“Başörtülü bacıma saldırdılar, ben kamera görüntülerini izledim” demedi mi bu Kabataş yalancısı medya?

17/25 Aralık kepazeliğini aklamadı mı bu medya?

Taa Pensilvanya'ya giderek Fethullah Gülen'e bağlılıklarını bildirip, sonra “fetocular terörist, muhalif gazeteciler fetocu” demedi mi bu medya?

Tetikçi gazetecilere bile razıyız…

“Beni hizmet'in namlusuna sürün, bir atımlık mermiyim, nereye atıyorsanız atın” diyen “mermi gazeteci” yok mu?

Yandaş medyadayken Atatürk'e hakaret eden, Chp'ye küfreden, Ergenekon/Balyoz yalanlarına imza atan… Sonra rutubet gibi Chp medyasına sızarak, muhalifmiş gibi yapan, mutant tetikçiler yok mu?

Sırf ekrana çıkmak uğruna, sırf şöhret uğruna, tetikçi gazetecilerin hamiliğini yapan, çantacı gazetecilerin hırsızlığını meşrulaştıran, namuslu gazetecileri karalayan, bile bile vebale ortak olan, sözde dürüst gazeteciler yok mu?

Ekonomik, sosyal, idari yapıyı kontrol etmek için, muhalefet partilerine, işdünyasına, sendikalara, barolara, üniversitelere, sanatçılara, planlı saldırılar düzenlemiyor mu bu medya?

Sayfalarında ekranlarında belden aşağı vurarak, namuslu insanların işlerine, eşlerine, çocuklarına, evlerine saldırmadılar mı?

Namuslu bürokratların kariyeriyle, ekmeğiyle oynamadılar mı?

Terörde şehit sayısını, depremde ölü sayısını, pandemide hasta sayısını, hatta, heyelanda bina sayısını, orman yangınında ağaç sayısını sansürlemedi mi bu medya?

Sedat Peker'in belgeli/tanıklı iddialarını dile getireceklerine, iddiaları dile getirenlere saldırmıyor mu bu medya?

İşine geldiğinde Selahattin Demirtaş'a türkü söyletip, işi bitince “hapiste ölsün” diyenler bunlar değil mi?

Osman Kavala hakkında, Can Atalay, Mücella Yapıcı, Çiğdem Mater hakkında binbir türlü yalanı yazanlar bunlar değil mi?

Aralarında varlığıyla onur duyduğumuz Çetin Doğan'ın da bulunduğu, 85 yaşındaki 90 yaşındaki generallerimizin hapiste ölmeleri için, sahte belgeleri savunanlar bunlar değil mi?

Türkiye'de namuslu insanların hayatına karabasan gibi çökenlerin tamamı basın kartı taşımıyor mu?

Gazete köşelerinden ihaleleri, borsayı manüple etmiyorlar mı?

Kendi patronlarının rakiplerini manşetlerinden infaz etmiyorlar mı?

Ekranlardan tehdit ederek, korkutarak, sindirerek, kimisinin televizyonunu, kimisinin bankasını, kimisinin fabrikasını, kimisinin madenini, kimisinin telefon şirketini, kimisinin enerji şirketini, kimisinin otelini elinden almadılar mı?

Organize suç örgütü daha nasıl olur kardeşim?

Hepimizin gözünün önünde duran medyadaki organize suç örgütünü tespit etmek için tee Arnavutluk'tan adam getirmeye gerek yoktu ama… Sayın emniyetimiz, geç bile olsa, medyadaki organize suç örgütünün peşine düşmekle işte bu yüzden çok iyi yaptı!

Bana gelince…

Sayın emniyetimiz, Sedat Peker'le irtibatım olup olmadığını sormuş.

Daha önce açıklamıştım ama, bir de burdan yazılı olarak vereyim.

Kız babası örgütü mensubuyuz!

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp

Yazarın Diğer Yazıları