Top
Yekta Güngör Özden

Yekta Güngör Özden

yektagozden@sozcum.com

11/03/2019

Suçlamalar

Halk dilinde “günah almak” diye nitelendirilen, başkalarını gerçek dışı nedenlerle karalama, suçlama ve cezalandırma istemli savlar “iftira (kara çalma)” olarak adlandırılır. Suç yükleme, suç atma olarak işlem yapılır. Kendi kusurlarını ve sorumluluklarını unutturmak için gerçek suçlu ve kusurluların bir savunma yöntemidir. Özellikle siyasal alanda kendi yaptıklarının hesabını vermekten kaçınanlar bir tür açıkgözlülükle karşıtlarını suçlar. Bu tutumun tipik örneklerini yerel seçimler nedeniyle partililerin yaptıkları konuşmalarda izliyoruz.

Özellikle iktidar partililerle yandaşları yönetimde oldukları yılların aksaklık, eksiklik ve yanlışlarıyla yoksunluklarını karşı partilere yüklemekte, günümüze kadar uzanıp şimdilerde daha ağırlaşıp daha yoğunlaşan sorunların sorumluluklarından kaçınmaktadırlar. 15 yıldır yapamadıkları için özür dilemek, haklı nedenlerle kendilerini savunmak yerine saldırıyla üste çıkmak istemektedirler.

Bir zamanlar “Ergenekon'un savcılığı”nı üstlenen Bay RTE, şimdi anayasal yükümlülüklerini gözardı edip alan alan dolaşarak ve çay dağıtarak partisine oy istemektedir. Kendilerinin yaptıklarını unutup unutturmaya çalışarak karşı partileri olmayacak durumlar için suçlamaktadır. İftiranın arkası kesilmemekte, FETÖ'yle kendi eski yakınlığını aldanmaya bağlayarak, AKP içinde FETÖ'yle birlikteliklerinin fotoğrafları yayımlananları bile görmezlikten gelerek karşıtlarını çocukları güldürecek biçimde PKK yandaşı olarak suçlamaktadır.

17/25 Aralık 2013 olaylarının üstü örtülmüştür. “Sıfırla” talimatları havada kalmıştır. Karışık ve karanlık bir dönemin hesabı verilmeden sistem değişikliğiyle koruma kalkanı pekiştirilmiştir. Bay RTE sürekli “Dış güçler, CHP ve ortakları” saldırısıyla kendi yaptıklarının hesabını vermekten kaçınmış, zamanla üstlerinin örtüleceği yöntemini benimsemiştir. Her şey öyle açık ki hiçbir başarı savları inandırıcı değildir. “Zillet, illet…” sözleriyle anılması kaçınılmazdır. Kimileri de “Bizim hırsızımız iyidir” diyerek ahlâk çöküntüsünü açıklamıştır. İnanç saptırmaları ayrı. “Cehalette hiyerarşi olmaz” sözünün (Prof. Dr. Erzan Erzurumluoğlu'ndan) ne kadar gerçekçi olduğu bir kez daha doğrulanmış oluyor.

Toplumsal doku ve yapı bozukluğu her gün yeni bir durumla kendini gösteriyor. Alım, satım, yapım işlerindeki bozukluklar, kötülükler, fırsatçılık ve çıkarcılıklar anlatıyor: Artık insanlık kalmamış ki Müslümanlık olsun. Siyasal palavralar, süslü yalanlar ve mideye yönelik sunumlarla oy alma yöntemi, demokrasi akrobatlığının ya da cambazlığının yeni türleridir. Bay RTE'nin karşıtlarına “Zillet, dörtlü çete…” saldırıları hiç yakışık almıyor. Kendi partili seçmenleriyle bağımlılık türü bir ilişkileri olduğu anlaşılıyor. Körükörüne destek bunu gösteriyor. Demokrasi anlayışındaki sakatlık, yurttaşlarını, kendi partisine yakın değilse, dışlamaya varacak bir ayrıştırmaya götürüyor. Hiçbir şey ulusal varlığımızdan ve tümlüğümüzden daha değerli değildir. Ama AKP'liler bu kutsal yapılara gereken özeni göstermiyorlar. Aşağılama olan “zillet” sözcüğüyle yıkıma yöneliyorlar.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp

Yazarın Diğer Yazıları