Top
Ümit Zileli

Ümit Zileli

ümit zileli@korkusuz.com.tr

28/01/2023

Yürek isteyen bir liderlik dersi!

İşçi Partisi’nin gençlik kollarına girdiğinde 17 yaşındaydı…

Parti içinde yıldızı hızla parladı…

Bir yandan halkla ilişkiler okurken diğer yandan partinin önemli isimlerine danışmanlık yaptı, uluslararası platformlarda İşçi Partisi’ni temsil etti…

2017’deki seçimlere haftalar kala partinin başına geçerek 37 yaşında muhalefet lideri unvanını aldı.

Öyle etkili oldu ki, aynı yılın ekim ayında seçimleri kazanarak dünyanın en genç kadın başbakanı olarak tarihe geçti…

Sözünü ettiğim lider, Yeni Zelanda Başbakanı Jacinda Ardern!

Jacinda’nın başbakanlık süreci gerçekten çok ilginç ve genellikle de hayranlık uyandırıcıydı; Hagen Hopkins’in Oksijen gazetesinde yayımlanan yazısından edindiğim bilgiler ise gerçekten çok önemli bir ders niteliğinde. Paylaşmaya devam edeyim:

Başbakan Ardern, göreve geldikten yaklaşık 7 ay sonra, Haziran 2018’de kızı Neve’yi dünyaya getirdi.

Altı hafta doğum izni alıp, görevi bu süre içinde yardımcısı Winston Peters’e bıraktı.

Ardern’den önce görev başında bebek doğuran son lider 1990 yılında Pakistan Başbakanı Benazir Butto olmuştu…

New Zelanda Başbakanı, Eylül 2018’de, henüz birkaç aylık olan Neve’yi Birleşmiş Milletler Genel Kurulu’na getirerek bu konuda da bir ilki gerçekleştirecekti!

Hayranlık uyandıran bir başbakan!

Gelelim ülkesinde “Jacindamania dalgası” başlatarak başbakanlığa yükselmeyi başaran Andern’in dünyada nasıl hayranlık uyandırdığının öyküsüne…

Mart 2019’da Christchurch kasabasında Avusturalyalı bir manyak, elinde silahla baskın yaptığı iki camide 51 kişiyi ibadet yaparken katletti…

Yeni Zelanda ayağa kalktı; bu terör eylemi bu ülkenin neredeyse hiç yaşamadığı barbarlıkta bir saldırıydı.

Andern, bu terör saldırısına karşı aldığı önlemlerle dünyanın büyük beğenisi ve saygısını kazandı.

Saldırının hemen ardından ülkesindeki bireysel silahlanma yasasına sıkı ve sert kısıtlamalar getirdi.

Müslüman kurbanların ailelerinin yanında olduğunu hiç tereddüt etmeden şu sözlerle ilan etti:

Onlar biziz!

Bununla da kalmadı, “Bize karşı bu şiddeti gerçekleştiren kişi bizden değildir” cümlesini tüm dünyaya açıkça ilan etti…

Tüm dünyayı tehdit eden salgın sırasında çok sert önlemler aldı.

Komşunun bahçesine kaçan kriket topunu almayı bile yasakladı.

Ancak koyduğu yasakları son derece samimi bir dille anlattı halkına, “5 milyonluk ekibim” dediği tüm ülke nüfusuyla konuşmak için Facebook Live oturumu açtı örneğin!

Nitekim pandeminin en zor iki yılında Yeni Zelanda dünyanın en düşük ölüm oranı görülen ülkelerden biri oldu…

Bu başarı Jacinda Ardern liderliğindeki İşçi Partisi’nin 2020 seçimlerini ezici çoğunlukla kazanmasını sağladı!

Kendi isteğiyle liderlikten istifa!

Sıra geldi öykünün en can alıcı noktasına…

Halkının seslenişiyle Jacinda, yeni seçimlere 9 ay varken, geçtiğimiz hafta Başbakanlık görevinden istifa ettiğini açıkladı!

Görünürde, üzerinde hiçbir baskı yokken, halkın sevgisi sürerken istifasını şu şekilde açıkladı Ardern:

Zorlayıcı geçen altı yılın etkileri nedeniyle görevini sürdürecek gücünün kalmaması!

İstifasının ardından bazı yorumcular,  Ardern’in, anketlerde puan kaybetmekte olan İşçi Partisi’ne bir şans yaratmak için bu kararı aldığı yorumlarını yaptılar.

Öyle bile olsa ne yazardı ki, zirvedeki koltuğu bırakmıştı ya!

Mesela, İngiliz Guardian gazetesi geçen Salı günü Ardern’in halkının karşısına son kez başbakan olarak çıktığında bir “yıldız” gibi karşılandığını yazdı.

Yerel liderlerden biri onu şöyle tarif etti örneğin:

Zor zamanlardan geçerken waka’yı, yani kanoyu kullanan liderimiz!

En doğru ve çarpıcı soruyu ise The New York Times gazetesi sordu:

Hangi liderler Jacinda Ardern gibi istifa eder?

NPR da şu soruyu sordu:

Ardern’in istifasının diğer liderlere verdiği bir ders var mı?

Ardern ise görevini bırakırken bir büyük ders daha verdi:

Pek çok şey yapmaya hazırım… Arka sıralarda oturan bir milletvekili olmaya hazırım. Kız kardeş ve anne olmaya hazırım!

Aynı sıralarda bizim ülkemizde de iki kez cumhurbaşkanlığı yapmış kişinin anayasanın açık “yapamaz” hükmüne rağmen “acaba yapabilir mi” tartışmaları sürüyordu!

Bu gerçekliği başta siyasetçiler, gazeteciler, kanaat önderleri ve özellikle halk görmeden, ayağa kalkıp “olmaz” diye haykırmadan güneşli günlere yolculuğu sürdürebilir miyiz, o da yalnızca bizim sorunumuz!

Jacinda’yı yürekten kutluyor, ayakta alkışlıyorum.

Aynı yürek bir yandan da acı verici biçimde sızlıyor…

Biz ne kadar talihsiz ne kadar zavallı bir ülkeyiz, ne kadar yazık!

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp