Top
Ümit Zileli

Ümit Zileli

ümit zileli@korkusuz.com.tr

16/01/2021

Hakaret edenler ve saldıranlar!..

Atalarımızın anlamlı bir özdeyişi vardır:

Perşembenin gelişi çarşambadan bellidir!

Dün yani 15 Ocak 2021, bu özdeyişi dibine dek haklı çıkaran iki aşağılık saldırıyla geçti Tarih Baba’nın karanlık sayfalarına…

Önce bir siyaset adamına hem de Ankara’daki evinin önünde, üstelik gün ortasında saldırdılar; Beş kişiydiler; ellerindeki sopalarla barbarca vurdular arabasına henüz binmiş olan Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ’a… Öyle acımasızca indiriyorlardı ki sopalarını, arabanın içi bir anda kan içinde kalmıştı. Ellerinde silah da vardı, ancak Özdağ yaralı haliyle kendini korumaya çalıştı, şoförü silahını çekip ateş etmeyi başarınca arabalarına binip kaçtılar… Özdağ süratle hastaneye kaldırıldı. Yüzüne dikiş atılan, kırılmış olan eline müdahale edilen Özdağ, daha sonra KRT’nin canlı yayınına bağlandı… Milliyetçi Hareket Partisi’ni işaret eden Selçuk özdağ bakın ne dedi:

Bahçeli’ye sorular sormuştum MHP yandaşları bana hakaretlerde bulundular. Bahçeli istediğini söyleyecek. Biz sorular sorduğumuz zaman sopalarla, silahlarla saldıracaklar… Kafamda, yüzümde dikişler var, elim kırık bunlarla boğuşmaktan. Boğuşmamış olsam, şoförüm silahını çekmese, ateş etmese belki de ölmüştüm!

Aslına bakarsanız uzun süredir devam eden gerginlik siyaseti, ayrımcılık, ötekileştirme ve hakaret dilinin bu noktaya geleceği hem korkulan hem beklenen bir şeydi ne yazık ki! Hele isim vererek yapılan “hedef göstermeler” nedense hep bu türden saldırılara adeta açık davet niteliği kazanmıştı!

Yakın geçmişte de örneğini sıkça yaşadığımız bu alçakça saldırıların artık birilerinin aklını başına alması gerektiğini gösteriyor derken bu kez bir ikinci saldırı gerçekleşti…

Bu kez bir gazeteciye!..

Yine Ankara yine evinin önü yine güpegündüz!

Hedefte bu kez gazeteci Orhan Uğuroğlu vardı…

Medyanın dipsiz bir çukura yuvarlandığı bu süreçte dik duruşuyla, kalemini eğip bükmeden kulanmasıyla öne çıkan yılların gazetecisi Uğuroğlu da, Selçuk Özdağ’dan yalnızca birkaç saat sonra yine güpegündüz ve de evinin önünde arabaya binerken saldırıya uğradı!

34 plakalı bir arabadan inen üç kişi, Uğuroğlu’na arkadan saldırdı. Ancak çevrenin kalabalık olması, “ne oluyor” bağırışları nedeniyle istediklerini elde edemeyen saldırganlar kaçma yolunu seçtiler. Gazeteci arkadaşımız ufak tefek sıyrıklarla kurtuldu…

Şimdii, mutlaka dikkatinizi çekmiştir; iki saldırı, aralarına sanki kopya kağıdı konulmuşçasına birbirinin aynı! Aynı kişiler ya da aynı güruhun diğer adamları olduğu neredeyse kesin! Diğer bir deyişle, aynı mihrak tarafından planlanmış, aynı “karanlık el” tarafından saldırıya uğrayacak “kurbanlar” seçilmiş görünüyor…

Tesadüfe bakın ki, Orhan Uğuroğlu da bir süredir MHP’nin hedefinde olan isimlerden biriydi!..

Hedefe oturtulan gazeteciler!

Peki, niçin bu türden saldırılarda gözler anında MHP’ye dönüveriyor?

Çünkü son örnekte görüldüğü üzere saldırıya uğrayanlar hep başta Devlet Bahçeli olmak üzere MHP üst düzeyinin isim vererek hedef aldığı isimler de onun için!

Mesela, önceki gün Bahçeli, Cumhur İttifakı ile ilgili yorum yapan gazetecileri hedef alarak ağır bir dille eleştirdi… Habertürk’te Veysi Ateş’in sunduğu, “Türkiye’nin Nabzı” programına katılan Deniz Zeyrek, İsmail Saymaz ve İbrahim Uslu’ya  isimlerini de sayarak aynen şu sözcüklerle yüklendi:

Alayına bakınca gıybet ve dedikodunun ete kemiğe bürünmüş halini gördüm!

Cumhuriyet yazarı Mustafa Balbay’ı ismini vererek şöyle suçladı mesela:

Biz okurken utanıyoruz, onlar yazarken utanmıyor!

Yalnızca gazeteci arkadaşlarımız değil, TV kanalları da nasibini aldı Bahçeli’nin zehir zemberek sözlerinden… Halk TV, KRT ve Habertürk’ü de isimlerini kullanarak “Arkalarındaki lekeli zihniyet” etiketini yapıştırıverdi!

Peki bu arkadaşlarımız ya saldırıya uğrarlarsa?!

Evet çok yakın geçmişte gazeteci-yazar Sabahattin Önkibar, Yeniçağ yazarı Yavuz Selim Demirağ, Meral Akşener’in danışmanı gazeteci Murat İde, KORKUSUZ gazetesi yazarı Ahmet Takan, SONAR Araştırma şirketinin sahibi Hakan Bayrakçı, Eski Ülkü Ocakları Genel Başkanı Alaattin Aldemir, Eskişehir eski Ocak Başkanı Afşin Hatipoğlu da aynı şekilde evlerinin önünde saldırıya uğradılar; hepsine birbirinin kopyası şeklinde saldırıda bulunuldu! Bazılarının yakalanan saldırganlarının tümü de serbest bırakıldı iyi mi! Çoğu eski MHP’li olan bu kişilerin ortak noktası neydi dersiniz?

Hepsi de MHP’yi eleştirmiş ve isimleriyle birlikte MHP üst düzeyi tarafından topa tutulmuşlardı!..

Ne tuhaf tesadüf değil mi?

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp