Top
18/09/2020

Hayatını, hayat kurtarmaya adamak!..

“Ben acil servis doktoruyum.

Yaşattıklarımızın haricinde; yeni doğanından 100 yaşını aşmış insanlara kadar her yaş grubundan insanın ölümünü gördüm.

Ne yaparsak yapalım, ellerimin altından kayıp giden yaşamlar gördüm.

★★★

Ölümün ne kadar yakın ve kaçınılmaz olduğunu bildiğim için, ölümün ta kendisinden değil de, öldükten sonra arkamda kalacakları düşünerek çekindim zaten canlı çıkmanın mümkün olmadığı bu dünyadan göçüp gitmekten…

★★★

Şimdi bir de başka insanlara sebep olma korkusu da var şu Covid belası yüzünden…

★★★

Acaba evime, halen gebe olan eşime, henüz iki yaşını yeni geçmiş kızıma taşır mıyım bu virüsü diye, kalp hastası babama, tansiyon ve şeker hastası anama, canımdan çok sevdiğim kız kardeşlerime dolaylı da olsa bulaştırır mıyım diye, beynimin her hücresi debeleniyor düşünmekten…

★★★

Tersi de doğru.

Birkaç yüz metre ötede olmasına rağmen çalışmak zorunda olan babamdan ziyade dış ortam teması olmayan babaevime bu korkularım yüzünden doğru düzgün gidememenin oluşturduğu bazen sitemkar, ama çoğu zaman özlem dolu bakış ve cümlelerle yaşamaya çalışmak da cabası…

★★★

İnanın ne bir alkış, ne de ek ödeme…

Hiçbir şey ile kıyaslanmaz emeklerimiz…

Para için ya da takdir görmek için değil, insanı yaşatmanın yüceliği nedeniyle hep emek verdim mesleğime!

★★★

Yine buradan, doğru bildiğim yoldan yürüyerek sesleniyorum;

‘Allah rızası için siz de dikkat edin şu maskenize, mesafenize, kişisel temizliğinize…

Edin ki, artık önümüzü görelim!'

★★★

Gözümün gördüğü hiçbir şeyden korkmayan ben, gözüm görmediği için herhalde korkuyorum şu virüsten!..”

★★★

Sevgili okurlarım,

Yukarıdaki satırlar, insanı yaşatmaya adanmış bir hayata, Acil Servis Doktoru Metin Yadigaroğlu'na ait.

Çoğunuzun yaşam deneyimlerinden bildiğiniz gibi, normal koşullarda bile acil servislerde hekimlik yapmak zordur.

Çünkü servise güçlükle yetiştirilen her hasta, önlenemez bir ölüm kalım refleksiyle, önceliğin kendisine verilmesini bekler.

İnsanüstü çabalara rağmen yoğunluk nedeniyle yaşanan gecikmelere öfkelenen hasta yakınları da öyle…

★★★

Bu öfkeli insanlar, sağlık sisteminden kaynaklanan sorunların tek sorumlusu olarak doktorları ve oradaki sağlık çalışanlarını görüp, koskoca Sağlık Bakanlığı'nın üstesinden gelemediği çözümü, o kısacık sürede doktorun gerçekleştirmesini bekler.

Olmayınca da gelsin hakaretler, küfürler, dayaklar, hatta linç girişimleri!..

Gencecik doktorun o ana kadar kaç hayatı kurtardığı, kaç saattir tek lokma yemeden, gözünü kırpmadan çalıştığı ve ayakta duramayacak kadar bitkin olduğu, saldıranlar için hiç önemli değildir…

★★★

Olağanüstü bir dönemden geçiyoruz.

Tüm sağlık çalışanlarının zaten ağır olan iş koşulları, salgınla mücadele sürecinde inanılmaz boyutlara ulaştı…

Öyle ki günlerce başını yastığa koymadan, evini, ailesini görmeden görev yapan hekimlerimiz ve sağlık çalışanlarımız var.

Onlar parayı pulu, takdiri bir yana bıraktılar.

Bizden sadece gölge etmememizi bekliyorlar…

Çünkü emeklerinin hiçbir şeyle kıyaslanamayacağını biliyorlar.

Ayrıca onların da birer robot değil, hepimiz gibi insan olduklarını görmemizi istiyorlar…

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp