Top
Soner Yalçın

Soner Yalçın

syalcin@sozcu.com.tr

30/06/2020

İmamoğlu şimdi kazandı

Türkiye'de iki kavram birbirine karıştırılıyor:

Değer ve fiyat.

Değer kavramı;  kıymet, önem ölçüsü,  karşılık, fayda, onur gibi ifadelerle tanımlanır…

Fiyat kavramı; parasal karşılık, eder,  para miktarı gibi ifadelerle tanımlanır… Fiyat geniş anlamda salt parayla ifade edilir.

Değerin ölçüsü insana, topluma, ülkeye göre değişir.

Konumuz:

Fatih Sultan Mehmet'in, İtalyan ressam Gentile Bellini'ye 1479 yılında yaptırdığı orijinal tablonun; İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu tarafından 770 bin sterlinlik bedelle satın alıp Türkiye'ye getirmesi…

Ah ne yazık! Kimileri bu resmi/tabloyu sadece fiyatı üzerinden tartışıyor. Oysa. Fatih'in resmini fiyat üzerinden değil, değer ölçeğinde tartışmanız gerekirdi.

Fiyat, değer değildir çünkü…

Oscar Wilde'ın sözü bu konuda anlamlıdır:

-“Günümüz insanı her şeyin fiyatını biliyor ama hiçbir şeyin değerini bilmiyor!”

Fatih portresinin fiyatı yoktur, değeri vardır. Mesela, Fatih portresine sizin verdiğiniz değer ile bir Yunan vatandaşının verdiği değer aynı değildir. Fakat. Yunan deyince aklınıza hemen İstanbul'un fethi gelmesin! Konuyu bambaşka açılardan ele alacağım:

Örneğin, İslam tarihi açısından Fatih portresinin değeri nedir?

Örneğin, Osmanlı tarihi açısından Fatih portresinin değeri nedir?

TARTIŞMA UNUTULDU

Yahudilik ve Hıristiyanlık asırlar boyu -özellikle portre- resmi yasakladı. Temel sebebi, resmin-heykelin putperestliği çağrıştırmasıydı. Zamanla puta tapma endişesi giderilince resim konusunda yumuşama başladı…

Kur'an-ı Kerim'de resim yasağı yok. Ancak:

İslam tarihinde de benzeri yasak süreci yaşandı. Klasik dönem İslâm âlimlerinin büyük çoğunluğu hadislere dayarak insan ile hayvan heykeli ve resimlerinin yapılmasını haram saydı. Resim yapma/yaratma Allah'a şirk olarak görüldü…

Tarihi süreç içerisinde genel olarak cansız varlıkların resmini yapmak mübah, canlı varlıkların resmini yapmak ise haram sayılarak konu çözüme kavuşturulmaya çalışılsa da çözüm tatmin edici olmadı.

-İran fethinde Sahabilerin hükümdarının sarayındaki resimlere dokunmaması…

-Para basımında Emevi hükümdarı Abdülmelik b. Mervan dönemine (685-705) kadar üzerinde resim bulunan paraların basılmış olması…

-Bazı Emevi saraylarında duvar resimlerinin yer alması, resim yasağını delen pratikler oldu.

Yine de tıpkı “faiz” gibi resim-heykel tartışması asırlarca sürdü gitti…

Peki… Şunu atlamayalım:

Bellili'nin yaptığı Fatih portresinin İBB tarafından satın alınmasını kimse neden “İslam yasağı” kapsamında ele almadı? Çünkü: Bu tartışma yıllar önce bitti.

Bu anlamsız tartışmanın bitiminde devrimci padişah kimliğiyle bilinen Fatih'in resimlerini yaptırması büyük rol oynadı. (Ki Fatih aynı zamanda Nakkaş Sinan gibi Müslüman ressamlara yol açtı.)

Gerek İslam, gerekse Osmanlı tarihi açısından Fatih portresi büyük dönemeç oldu.

Bu sebeple… İmamoğlu'nun İstanbul'a kazandırdığı tablonun fiyatı değil, değeri çok yüksektir. Bu satın alma, paranın ötesinde değerlendirilmelidir…

YERİ NERESİ OLMALI

Batı'yı kıble edinen kimileri, Fatih'in resmini yapan Gentile Bellini'nin sanat tarihi açısından önemi olmadığını söylüyor. Bilmiyorlar…

Mesele -bir Velazquez gibi- salt resim tekniğiyle ilgili değildir.

Batı, Fatih resminin İslam ve Osmanlı tarihi açısından önemini kavrayamıyor.

Oysa. Hıristiyan resim tarihini değiştiren bir Caravaggio'nun “Şüpheci Thomas” resmi neyse, İslam tarihi açısında da Bellini'nin Fatih portresi odur!

Fatih resmi/tablosu, karanlığa boğulmak istenen İslam'ın rönesansıdır.

“Ben merkezci” Batı kültürü, Bellini'nin -kuşkusuz Fatih'in etkisiyle- İslam tarihinde oynadığı rolün farkında bile değil…

Sonuçta:

Fatih'in resmi, bizim tarihimiz yönünden önemi çok büyüktür. Tabu yıkıcıdır.

Başkan İmamoğlu'nun İstanbul'a Fatih heykeli kazandırma isteğini de bu açıdan değerlendirmek şarttır.

Fatih heykelinin Haliç üzerindeki adacıklardan birine yapılması nasıl anlamlı olacak ise Fatih tablosunun konacağı yer de anlamlı olmalıdır. Şöyle:

İktidar değişimi isimlerin değil, fikrin/düşüncenin değişimidir.

Fatih'in yerine geçen yasakçı-sofu II. Beyazıt, Osmanlı gericileşmesini başlatan padişah oldu. Ve itibariyle -günah bildiği- Fatih'in yaptırdığı tabloları Topkapı Sarayı'ndan attı…

Bence, Fatih tablosu çıkarıldığı-atıldığı Topkapı Sarayı'na tekrar asılmalıdır.

Seçimi kazanmasının birinci yıldönümünde İstanbul'a böylesine değer katan İmamoğlu'na teşekkür ederim.

Görünen:

Fatih kazandı…

1.Beyazıt kaybetti…

Resim/portre, bunun sembolü oldu.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp

Yazarın Diğer Yazıları