Top
Soner Yalçın

Soner Yalçın

syalcin@sozcu.com.tr

15/03/2019

Tuzağa düşmeyin

Geçen gün…
FOX Haber'de Fatih Portakal mealen şunu söyledi:
– “Bıktık artık bağırış çağırıştan, liderlerin temelsiz birbirlerini suçlamalarından, şu seçimler yapılıp bitse de rahat etsek!”
Sadece Fatih Portakal'ın ruh hali değil bu. Çevremdeki çok kişiden bu tür bıkkınlık cümleleri duyuyorum.
Bu seçim süreci herkesin sinirini bozdu.
Muhalif insanların psikolojisi vurdumduymaz /aldırmaz oldu.
Öfke ve hatta alaycılık bile yerini yorulmaya bıraktı.
İnsanlar siyasete küstü…
Çünkü:
AKP-MHP çok sert bir seçim kampanyası yürütüyor:
Hakaretler…
Bağırtılar-çağırtılar
Tehditler…
Şiddet çağrıları
Yersiz sözler…
Afra tafralar
Her türlü fesatlık…
Ve sürekli yalan
Günlük rutinleri haline geldi.
Sanki mahalleye kabadayı seçimi yapılıyor! (Ki onların bile “ağır abi” kültürü-nezakati vardır.)
Eminim çok kişi olan biteni şaşkınlıkla seyrediyor.
Baksanıza:
Rakiplerin itibarını sarsmak için her yol mübah oldu!
Hakikati mumla arar olduk…
Bir ortak noktamız bırakmayıp ülkenin sağduyusunu katlettiler.
Bizi biz yapan ahlaki değerler hırpalıyorlar. Kendilerine oy vermeyeni “terörist” ilan edecek kadar işi, zehirli bir kutuplaşmaya vardırdılar!
Saldırıya uğramayan tek muhalif kalmadı.
Görüyorum, insanlar endişe içinde!
İnsanlar karamsar.

Fatih Portakal'ın morali

Kaba siyasetten bıkıp usanan Fatih Portakal moralsiz mi?
Umutsuzluk içinde bırakılan insanlar haklı mı?
Politika küskünleri haklı mı?
Kuşkusuz:
31 Mart seçimi ardından tarihe şu kalacaktır:
– Vahşi manipülasyon…
– Her türlü demagoji
– Organize yalan…
– Yalanlar- abartılar o hale getirildi ki, gerçek değersizleştirildi, anlamını yitirdi…
– Gerçeğin peşinden gitmek nafile-zararlı bir hâl oldu…
– Uzmanlık akademi öldü…
– Bilim temelli- kanıt temelli konuşmak imkansızlaştırıldı…
– Medya ağır lekelendi; sahte -yalan haberler ve kurgusal-sanal hikâyeler dört yanı sardı. Hakikate karşı savaş açıldı…
– Doğru-nesnel olma zorunluluğu ortadan kaldırıldı.
– Algı ne ise gerçek sayıldı…
– Ülküler idealler yerini imaja-sembole bıraktı…
– Hoşgörü tevazu unutuldu.
– Cehalet moda yapıldı. Körü körüne bağlılık gerçeğe-bilgiye yeğ tutuldu…
– Seçmenler uyuşturulup aptallaştırıldı. Her türlü saçmalık alkışlanır hale getirildi…
-S eçmen azaldı; amigo taraftar çoğaldı. Bunlar için hakikat yoktu, inanma eğilimi vardı. O da liderin ağzından çıkan her laf…
Benzer tespitleri daha çok yazabiliriz.
Bunların insanları küstürdüğü – bıktırdığı gerçek.
Fakat gözden kaçan da bir başka yalın gerçek daha var! Fatih Portakal ve benzer ruh halindeki arkadaşları/insanları uyarmak isterim:
Oyuna gelmeyiniz!
Tuzağa düşmeyiniz!

Hepimizin seçimi

Yaşadığımız bu politik barbarlığın tek hedefi var:
– İnsanları bıktırmak.
– İnsanları siyasete küstürmek.
– İnsanları umutsuzluğa sürüklemek.
Nihayetinde:
Onca yalanın…
Onca kabalığın sebebi sizi yıldırmak
Tüm bunlar bir strateji ürünü: Bilinçli olarak karmaşa, korku, kabalık yaratıp, politik enerjinizi çalarak sizi güçsüzleştirmek, etkisizleştirmek istiyorlar.
Baksanıza… Çoğu kişi, “itibarsızlaştırma ordusu” trollerin sapkın acımasız saldırılarından bıkıp sosyal medyayı terk etti.
Oysa. Bunlar, bunu yapanların güçlenmesine yol açıyor.
Benzerini siyaset meydanında da görüyoruz.
Amaç, “boks ringine havlu atmanızı” sağlamak.
Bu hileyi yutmayınız…
Dikkatinizi dağıtmayınız…
Kendinize geliniz.
Sesinizin-dilinizin bastırılmasına izin vermeyiniz.
Mesele sadece seçim değil; insanı, demokrasiyi, bilimi, vatanı korumak.
Aslında hayat karşınıza iki seçenek çıkarıyor:
Larry ve Andy Wachowski kardeşlerin yazıp-yönettiği bilim kurgu “Matrix” filmini bilmeyeniz yoktur. Bir sahne şöyledir:
Direniş lideri Morpheus, filmin kahramanı Neo'ya iki hap uzatır:
– Bilgiyi ve gerçekliğin sert yanlarını temsil eden “kırmızı hap.”
– Uyutucu illüzyonu/yanılsamayı temsil eden “mavi hap.”
Morpheus der ki:
– “Bu senin son şansın. Bundan sonra bir geri dönüş olmayacak.”
– “Mavi hapı alırsan, bu hikâye sona erer; yatağında uyanırsın ve istediğin her neyse ona inanırsın!”
– “Kırmızı hapı alırsan hakikatler diyarında kalırsın… Unutma. Sana vadettiğim tek şey gerçek, fazlası değil…”
Bu sadece film karakteri Neo'nun değil, hepimizin seçimi!
Ya dezenformasyona biat edeceğiz.
Ya da bize dayatılan simülasyonu kabul etmeyip, hakikat mücadelesi vereceğiz.
Yani Fatih Portakal kardeşim…
Moralimizi bozmadan, yılgınlığa düşmeden gerçekleri halka anlatmaya devam edeceğiz.
Gökkuşağını görmek için ıslanmayı hep göze alacağız.
Son iki hafta kaldı…
Ha gayret!

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp

Yazarın Diğer Yazıları