Top
Saygı öztürk

Saygı öztürk

saygi@sozcum.com

25/08/2019

Almadan önce bir daha düşünün

Diyarbakır, Van, Mardin Büyükşehir Belediye başkanlarının haklarında başlatılan soruşturma gerekçe gösterilip yerlerine kayyum atanması, bu uygulamanın başka başkanlarla da devam edeceği anlamına geliyor. “Soruşturmanın selameti” denilip başkan iki aylığına görevden uzaklaştırılacak, süre dolacağı zaman yine uzatılacak, sonra yine uzatılacak. Bir de bakacaksınız ki yeni seçim dönemine girilmiş bile.

İçişleri Bakanı, “Soruşturmanın selameti” denilip hakkında inceleme başlattığı belediye başkanını açığa alabiliyor. Belediye başkanlığının düşürülmesi Danıştay 8. Daire kararıyla oluyor. Danıştay bunun için “Sağlam” kanıtlar istiyor. Kanıt bulunamazsa başkanların açıkta kalma süresi ikişer aylık dönemlerde uzatılıyor. Artık bekleyin ki Bakan'ın belediye başkanını göreve başlatmak için gönlü razı olsun.

BAŞKANI ALMAK KOLAY

Belediye başkanları görevden alınırken “Başkanın görevden alınmasını gerektiren mahkeme kararı mı var?” diye soruluyor. Evet, mahkeme kararı yok ama anayasa ve Belediye Kanunu, Bakan'a geniş yektiler veriyor. Bunları okuyalım:

Anayasa madde 127/3: Mahalli idarelerin seçilmiş organlarının, organlık sıfatını kazanmalarına ilişkin itirazların çözümü ve kaybetmeleri konusundaki denetim yargı yolu ile olur. Ancak, görevleri ile ilgili bir suç sebebi ile hakkında soruşturma veya kovuşturma açılan mahalli idare organları veya bu organların üyelerini, İçişleri Bakanı, geçici bir tedbir olarak, kesin hükme kadar uzaklaştırabilir.

5393 sayılı Belediye Kanunu'nun “Görevden uzaklaştırma” başlığını taşıyan 47'nci maddesine göre; görevleriyle ilgili bir suç nedeniyle haklarında soruşturma veya kovuşturma açılan belediye organları veya bu organların üyeleri, kesin hükme kadar İçişleri Bakanı tarafından görevden uzaklaştırılabilir. Görevden uzaklaştırma kararı iki ayda bir gözden geçirilir. Devamında, kamu yararı bulunmayan görevden uzaklaştırma kararı kaldırılır.

Görevden uzaklaştırılanlar hakkında; kovuşturma açılmaması, kamu davasının düşmesi veya beraat kararı verilmesi, davanın genel af ile ortadan kaldırılması veya görevden düşürülmeyi gerektirmeyen bir suçla mahkum olunması durumunda görevden uzaklaştırma kararı kaldırılır.

“KAMU HİZMETİ YAPILAMAZ”

Danıştay'ın, belediye başkanının görevden alınma işlemine karşı bakışını bu konunun yetkilisine sordum. Konuya ilişkin Danıştay içtihatlarından iki örnek verdi. Önce Danıştay 8. Dairesi'nin 23 Eylül 1987 tarih, Esas:1987/414, Karar: 1987/370 içtihadını okuyalım:

“Asıl olan halkın oyuyla, seçimle gelen bu kişilerin (belediye başkanlarının), belirli dönem içinde görevlerini yerine getirebilmeleridir. Haklarında açılan her soruşturma veya kovuşturma nedeniyle geçici olarak görevden uzaklaştırılmaları halinde kamu hizmetinin sağlıklı biçimde yerine getirilmesi mümkün olamaz.

Diğer taraftan, geçici olarak görevden uzaklaştırılan bu kişiler, soruşturma, kovuşturma ve yargılamadaki gecikmeler nedeniyle asli olan bu görevlerinden sürekli olarak uzaklaştırılmış olurlar. Belediye başkanı hakkındaki savların önemi, ciddiyeti ve ağırlığı ile soruşturma ve kovuşturmanın sağlıklı bir şekilde incelenip sonuçlandırılabilmesi için görevde kalmalarının sakıncalı olması halinde ilgililer hakkında bu tür önlem kararı alınması mümkündür.

Davacı hakkında öne sürülen savlar nitelik ve kanıtlama açısından ilgilinin görevden alınması gerekmediği gibi soruşturmanın ulaştığı aşama bakımından da böyle bir önlem kararına gereksinim bulunmadığı…”

“KAMU YARARINA AYKIRI”

Danıştay'ın bakışını ortaya koyan 9 Aralık 1991 tarih, Esas: 1991, Karar: 1991/1931 sayılı Danıştay 8. Dairesi'nin başka bir içtihadını okuyalım:

“Anayasanın 127. maddesinde görevden uzaklaştırma bir ‘tedbir' olarak nitelendirilmektedir. Bilindiği gibi tedbir, ortaya çıkması muhtemel bir zararı veya sakıncayı önceden görerek önlem alınmasıdır. Haklarında soruşturma veya kovuşturma açılan bu kişilerin geçici bir önlem olarak, anılan kurallar uyarınca görevlerinden uzaklaştırılabilmeleri için soruşturma veya kovuşturmanın sadece başlatılması veya sonuçlandırılmış olması yeterli değil. İçişleri Bakanı'na tanınan bu yetkinin, kamu yararına aykırı, nesnel iddialara dayandırılmadan ve önemli sakıncaları bulunmadan kullanılması, belediyenin özerkliğini zedeler ve demokratik toplum yapısının gelişmesini de engeller.”

Öğreniyoruz ki bazı belediye başkanları hakkında iddialarla ilgili savcılık takipsizlik, mahkeme beraat kararı veriyor. Bu durum, İçişleri Bakanı'na tanınan takdir yetkisinin, anılan yasaların amacına uygun olarak kullanılmadığını ortaya koyuyor. O yüzden, başkanlar görevden alınmadan önce Soylu, Danıştay kararlarını inceleyip bir kez daha düşünmeli.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp