Top
Saygı öztürk

Saygı öztürk

saygi@sozcum.com

16/06/2019

Binali Bey, devletin politikasını çizdi

Mart'ta gerçekleştirilen yerel seçimler yıllar boyunca tartışılacak yargı kararları ve siyasetçilerin söylemleriyle hatırlanacak. Yüksek Seçim Kurulu'nun (YSK) yasalara aykırı biçimde yedek üyelere oy kullandırması, seçimlerde aday olma hakkını kabul ettiği bazı kişilerin seçimleri kazanmasından sonra görev üstlenmesine izin vermemesi, İstanbul seçimlerinde sandığa atılan 4 oydan üçünü geçerli birini geçersiz saymasının bazı hukuk uzmanlarınca tam kanunsuzluk olarak nitelendirildiği daima hatırlanacak.

Bazı adayların seçmenlerin bir bölümünün oylarını kazanmak amacıyla kullandıkları ifadeler de unutulmayacak. Bunlardan biri oyların çalındığı iddiasıdır. Kimin, nerede, hangi oyları nasıl çaldığı belirtilmeden oyların çalındığını iddiası da unutulmayacaktır.

BİNALİ BEY'İN O SÖZLERİ

YSK bazı sandıklarda devlet görevlilerinin bulunmamasını seçimi iptali için gerekçe saydı ama bu durumun parti temsilcilerinin gözlerinin önünde, nasıl olup da seçim sonuçlarını etkilediğine açıklık getirilmedi. 31 Mart'ta yapılan İstanbul seçiminin iptali kararının haklı bulunması hukuk ve  mantık açısından zorladı. Açıkçası, ülkede seçime güven de kalmadı.

Cumhur İttifakı'nın adayı Binali Yıldırım'ın kullandığı bir ifade yıllarca Türkiye'yi zor durumda bırakacak tartışmalara kapıyı açtı. Yıldırım, İstanbul Rum Ortodoks'larının Patriği'nin isim gününü kutlayan twitter mesajında Patrik için “Ekümenik”, yani evrensel sıfatını kullandı. Kısa bir süre sonra bu tweet'ini iptal etti. Ama ilk metinde kullanılan “Ekümenik” sıfatı kayıtlara geçti, basında yer aldı. Oysa bu kavram Lozan Barış Antlaşması'ndan bu yana bütün Türk hükümetleri tarafından açıkça ve kuvvetle reddedilmiş ve Patrikhane'nin sadece İstanbul Rumlarının dini kurumu olduğu ifade edilmişti.

TÜRKİYE'Yİ RAHATSIZ EDECEK

Yıldırım'ın sözlerini, Dışişleri Bakanlığı Müsteşarlığı, büyükelçilik, dış politikadaki gelişmeleri yakından izleyen Onur Öymen'e sorduğunuzda şunları anlatıyor:

“Ülkemizde Başbakanlık, bakanlık, Meclis Başkanlığı yapmış bir siyaset adamının 96 yıldan bu yana, kendi hükümeti de dahil, bütün Türkiye Cumhuriyeti hükümetlerinin reddettiği bir sıfatı benimsemiş gibi kullanması, sonradan geri adım atmış olsa da, başta Yunanistan olmak üzere, bir çok ülke ve uluslararası kuruluş tarafından ileride Türkiye'yi rahatsız edecek biçimde kullanılabilir.”

Küçükkaya'yı rahat bırakın

Son anda bir değişiklik olmazsa Ekrem İmamoğlu ve Binali Yıldırım, İsmail Küçükkaya'nın yöneteceği açıkoturumda bir araya gelecek. Küçükkaya'nın niçin seçildiği konusunda söylentiler üretiliyor. Küçükkaya, gazetecilik gibi televizyonculuğu hakkıyla yapıyor. Başarı çıtasını da yükseltiyor.

Yarın birileri çıkıp “Şunu neden sormadın”, “Bunu niçin sordun” diyeceklerdir. Aslında, kim ne söylerse söylesin şimdiye kadar söylediklerinden farklı bir şey ortaya koyamayacaktır. Hukuki bazı adımlarla, siyasi destekli olarak seçim yenileniyor yenilenmesine ama kimin hangi adaya oy vereceği de bellidir. İsmail Küçükkaya, aleyhinde yürütülen kampanyaya değil, işine odaklanmış meslektaşımız. İşin garibi bu kampanyaları perde arkasından yönetenler de, yayanlar da ona dost görünenler. Siz ne derseniz deyin, Küçükkaya bu gece sizi ekrana bağlayacak, tarafsızlığı, sorularının derinliğiyle sizi bir kez daha şaşırtacaktır.

TRT baskı yapıyor

AKP döneminde TRT'ye binlerce kişi alındı. Emekliliği dolduranlardan yaklaşık bin 700 kişi önerilen ek ödemeyi kabul etti ve emekliliğini istedi. Aynı durumda olan 169 sanatçı ve bazı TRT çalışanları emekli olmak istemedi. Onlar üzerinde yoğun bir baskı kuruluyor.

“TRT'nin kadrosunun fazla oluşu” değil, birilerine yer açmak adına boşaltmalar yapılıyor. Gidenlerin yerine hemen 280 kişi alındı bile. Gönderilmek istenenlere gerekçe gösterilmiyor. Göstermelerine ne gerek var, amaç AKP kadrolarına yer açmak. Onu da yapıyorlar.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp