Top
27/06/2020

Adalet hâlâ bizden uzakta!

Adalet Sarayı'mız var…

Adalet Bakanlığı'mız var…

Adalet görevlilerimiz var…

Fakat… Adaletimiz var mı?

İşte bütün mesele bu…

Yıllardır ulusça hep adalet istiyor, “Adaleti olmayan bir millet özgür de olamaz” diyoruz. Dinleyen var mı? Yok!

Ziya Paşa'nın şu dizeleri ünlüdür:

“Kadı ola davacı ve muhzır dahi şahit,

Ol mahkemenin hükmüne derler mi adalet?”

Günümüzün Türkçesi ile “Hâkim davacı, sanıkları mahkemeye çağıran kişi şahitse, o makamın hükmüne adalet denir mi?”

★★★

Seçim öncesi bol keseden adalet, demokrasi ve özgürlük vaat edip “Prangalardan kurtuluyoruz.” demişlerdi.

Tam tersine prangalar arttı, Türkiye'nin susadığı şey adalet, demokrasi ve özgürlük oldu.

184 tutuklu gazeteci halen cezaevlerinde çile çekiyor.

CHP'li Tuncay Özkan partisi adına “Bu utancı devam ettirmek büyük bir zulümdür. Medyası karartılan bir Türkiye akciğerini kaybetmiş demektir.” diye açıklama yaptı.

Adaletin bizden uzakta olduğu açıkça görülüyor.

★★★

MİT Kanunu'na aykırı olduğu iddia edilen aynı haber nedeniyle dört aydır prangalı olan 6 gazeteci, Çarşamba günü ilk defa hâkim karşısına çıkarıldı, bunlardan üçü (Barış Terkoğlu, Aydın Keser ve Ferhat Çelik) tutuksuz yargılanmak üzere tahliye edildi.

Murat Ağırel, Barış Pehlivan ve Hülya Kılınç çile çekmeye devam edecek.

İddia edilen suç aynı…

İstenen ceza aynı…

Peki, neden bu ayırım? Anlamak zor!

★★★

Aslında MİT haberi filan bahane… Murat Ağırel'in başına gelenlerin, “Sarmal” adlı kitap nedeniyle olduğu açık…

Murat Ağırel yazdığı kitapta, günümüzdeki cemaatleri didikliyor, kirli çamaşırları ortaya döküyor, iktidar kanadındaki “Pelikan” grubunu deşifre ediliyordu.

“Sarmal” kitabını okuyunca tehlikeli bir cemaatin gittiğini ama yerine yenilerinin geldiğini anlıyorsunuz.

Daha önce Ergenekon Kumpası'ndan yargılanıp beraat eden Yeniçağ Yazarı Murat Ağırel kendisini şöyle savundu:

“Mahkemenizde iddia edildiği gibi bir suçun olmadığını ve nasıl olmadığını savunacağım. Zira bu olmayan suçlamalarla tam 120 gündür cezaevinde bir odada tek başıma tutuluyorum. Hakkımdaki suçlamalar somut bir delile de, vicdana da sığmıyor. İddia makamının tarafınıza sunduğu iddianame bana göre bir ‘niyetname'dir!”

★★★

Duruşma iki buçuk ay sonraya, 9 Eylül 2020 Çarşamba gününe bırakıldı.

Adalet yerini bulacak mı?

Biz her şeye rağmen, meslektaşlarımızın kurtulacağını umut ediyoruz.

Şairin dediği gibi “Umut fakirin ekmeğidir, ye Memet ye!”

TEBESSÜM

Maymunun korkusu!

Geçen hafta “Eyvah! Vergiciler geliyor!” başlıklı bir fıkra yayınlamıştım. Okurlarımdan Hamdi Kater, “O fıkranın değişik bir şekli de var” diyerek bir fıkra gönderdi.

Hikâye aynı fakat sonu değişik…

Ormana vergiciler gelince bütün hayvanlar dehşet içinde kaçmaya başlar…

Tilki üzerindeki değerli kürkü, kaplumbağa sırtındaki sabit evi için ağır vergi isteneceğinden korkmaktadır.

Maymun da kafileye katılıp çığlık çığlığa kaçmaya başlar.

Tilki, maymuna hayretle sorar:

“Yahu sen neden kaçıyorsun? Kıçın bile çıplak… Neyin vergisini alacaklar ki?”

Maymun kaçmaya devam ederken bir yandan da cevap verir:

“İşte, ben de o yüzden kaçıyorum ya… Ne olur ne olmaz… Alacak bir şey bulamayınca kızarlarsa, namustan olmayayım bari!”

GÜNÜN SÖZÜ

Makam sahibi çok kişi çıkarları için olmayacak haksızlıklar yaparlar!

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp