Top
20/03/2019

Savaşa değil seçime gidiyoruz!

Ülkede öyle gergin bir hava yaratıldı ki, endişe etmemek mümkün değil…
Savaşa mı gidiyoruz, seçime mi?
İnsanlarımızın çoğunda karşıt fikirlere saygı kalmadı… Hele partizanlar, çok tahammülsüz… İktidar yandaşları kendileri gibi düşünmeyenleri “hain ve düşman” gibi görüyor.
Tabii “Balık baştan kokar” misali, bu durum, siyasilerin seçim kampanyasındaki çok sert, hatta kışkırtıcılığa varan aşırı öfkeli sözlerinden kaynaklanıyor!
Bu tablo İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener'i de çok rahatsız etmiş olacak ki, “Savaşa değil, seçime gidiyoruz!” diye herkesi uyarmak zorunda kaldı.
AKP bağımlısı medyanın hali bile bölünmeyi açıkça gösteriyor. Hayali suçlamalarla adaylar karalanıyor, iftiraya uğrayan kişilerin verdiği cevaplar ise yayınlanmıyor.
“Türkiye'de basın mı kaldı?” diye soranlar haklıdır. Medyanın yüzde 90'ı iktidara midesinden bağlıdır. Ancak… Sadece basını suçlamak eksik bir davranış olur…
Türkiye'de demokrasi mi kaldı? 81 milyon vatandaşına tarafsız davranan hukuk devleti mi kaldı? Adalet mi kaldı? Ne kaldı?

Artık gözyaşı Türkiye'sinde yaşıyoruz.
Mutsuzluk, endişe, ıstırap, çok sayıda insanımızı eziyor, öğütüyor, paramparça yapıyor.
Acı dolu bir mektup aldım.
Gönderen, eski yollarda (1989 – 1994) Sarıyer Belediye Başkanlığı yapan M. İhsan Yalçın'ın ıstırap fışkıran satırlarını büyük bir üzüntüyle okudum.
İhsan Yalçın'ı İstanbul Vali Yardımcısı iken tanıdım. Dürüst, düzgün bir bürokrattı. Daha sonra siyasete atılıp 5 yıl Sarıyer Belediye Başkanlığı yaptı.

★★★

İhsan Yalçın mektubuna “Öncelikle başta siz olmak üzere her gün zevkle okuduğumuz SÖZCÜ yazar ve mensuplarına baş sağlığı diliyorum.” diyor ve şöyle devam ediyor:
“Sayın Ertuğrul Akbay'ın vefatı hiç şüphe yok ki oğluna, torunlarına hasret kalması, haksızlıkların yarattığı üzüntü ve stres nedeniyle olmuştur.
Bu, düpedüz adaletsizlik ve çirkin politikaların bir sonucudur.
Değerli üstadım.
Beni tanıyorsunuz. Eski yıllarda hakkımda çok güzel yazıklar yazmış, ‘Her siyasetçi hırsız değildir. Yapılan onca rüşvet tekliflerini reddeden İhsan Yalçın gibi delikanlı siyasetçiler nerede?' demiştiniz.
Yazılarınızın minnettarıyım. Size kısaca bir konuda bilgi sunmak istiyorum.”

★★★

“Dünya tatlısı kızım Zeynep Yalçın'ın bugün yaş gününü kutluyoruz. 12 Mart 1970 yılında ben askerlik görevimi Çankırı'da yaparken, değerli eşim de doktor olarak halkımıza hizmet verirken o tarihte dünyaya gelen kızımızın bugün 49'uncu yaş günüdür.
2002'de guatr kanseri ameliyatı olmuş, 2017'de de 11 saat süren bir ameliyatla, beynindeki 7 santimlik bir kütle alınmıştır ve halen tedavisi devam etmektedir. Ameliyatı ünlü Cerrah Dr. Uğur Türe yapmıştır ve raporları mevcuttur.
Şu an Tekirdağ Cezaevi'nde bulunan kızım, henüz bir iddianame hazırlanmadan 8 aydır tutuklu yatmaktadır.
Dünya tatlısı kızımızın yaş gününü candan kutlarken, adaletin değerli yargıçlar tarafından bir an önce tecelli etmesini diliyorum.
Yaşları 80'i aşan anne baba olarak gecikme nedeniyle çektiğimiz ıstırabı ifade etmekte zorlanıyoruz.
Oğlum Mukbil de, ablasını ziyaret ettiği için tutuklandı, 4 aydır İzmir Aliağa Cezaevi'nde tutuklu bulunuyor. Ailece perişanız.”

★★★

İhsan Yalçın mektubunu şöyle bitiriyor:
“Suçları varsa elbette cezalarını çekecekler. Fakat asıl sorun şudur: Doktor raporları ile de sabittir ki, kanser hastası kızım 8 aydır hiç bir iddianame hazırlanmadan  “Adnan Hoca Cemaati ile ilişkisi var” diye cezaevinde tutulmaktadır.
80 yaşını aşan anne baba olarak üzüntü ve stresten neredeyse öleceğiz. Tek isteğimiz adaletin bir an önce tecelli etmesidir.”

★★★

Sevgili okurlar… Bir babanın ıstırabını özetle naklettim.
Demokrasiden ve hukuk devletinden söz ediyorsak, sanıklar hapse atıldıktan sonra, aylarca iddianame hazırlanmadan orada tutulmamalıdır.
Bugün, kanser hastası olan bir sanığın 8 aydır hapiste bir yandan hastalıkla mücadele ederken, bir yandan da iddianamesinin hazırlanmasını beklemesi ıstırap verici bir olaydır ve hukuka aykırıdır.

“Çukur 2023” kitabı ne oldu?

19 ve 20'nci dönem Manisa Milletvekili Tevfik Diker “Çukur 2023” adında, anılarını ve siyasette yaşanan yolsuzlukları anlatan ilginç bir kitap yazdı, fakat, bir türlü bastıramadı.
Bunun neden olduğunu sordum. Bana şu cevabı gönderdi:
Nergiz Yayınları sahibi Sayın Ahmet Acar beni telefonla aradı.
İstanbul Kitap Fuarı'nda zarar ettim. Senin kitap için kağıt parası olarak 5 bin lira gerekli' dedi.
‘Ben ancak 500 lira gönderebilirim' dedim ve ekledim:
‘Kimseden de para istemem.'
Bu durumda benim ‘Çukur 2023' kitabım basılamayacak!
Ekonomimiz bu halde işte!
Durumu kamuoyuna açıklamak zorundayım. Çünkü daha önce ‘Kitabım seçim öncesi çıkacak' diye ilan etmiştim. Tevfik Diker iktidardan korktu da kitabı bastırmadı demesinler.

GÜNÜN SÖZÜ

“Allah vardır” deyip yokmuş gibi davranan tek yaratık insanoğludur!

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp