Top
18/02/2019

Beka ve zekâ!

Ne zaman televizyon haberlerini dinlesem, “Beka sorunumuz var” diyen siyasilere rastlıyorum. Bıkmadan bunu tekrarlıyorlar!
CHP'li Muharrem İnce espriyle karışık eleştiri yaparken:
“Beka sorunu değil, zekâ so­runu var!” deyince karşı taraf âdeta çıldırdı.
Belediye seçimlerinin nasıl beka sorunu olduğunu anlamak gerçekten mümkün değil.
Diyelim ki İstanbul'da, Ankara'da büyükşehir belediye başkanlıklarını CHP kazandı, ülke mi batacak?
Belediye seçimlerinin “Beka soru­nu” olduğu herhalde dünya tarihinde ilk defa iddia ediliyor.
Beka ne demek? Bir devletin gele­ceğe yönelik varlığını koruması… Beka sorunu da bir bakıma “ölüm-kalım mücadelesi” demek.
Belediye seçimleri ölüm-kalım savaşı mıdır?
Diyelim ki, iddia doğrudur ve beka soru­nu vardır. O zaman sormak hakkımızdır:
 17 yıldır ülkeyi yönetenler kim?
 Devleti bu noktaya kim ya da kimler getirdi?
 Hangi yönetim Türkiye'nin beka­sını tehlikeye attı?
 Kim ya da kimler bizi bu duruma düşürdü?
Patagonyalı siyasetçiler mi?

İnsan “Sağlıklı mıyım?” diye düşünmeli, eğer sağlığı yerindeyse, tüm sıkıntılara boş vermeli…
Sağlık paradan önemlidir.
Sağlık büyük nimettir ve en büyük zenginliktir.
Peki, biz ulus olarak sağlıklı mıyız?
Her şeyde olduğu gibi sağlıkta da dünya liginin geri sıralarındayız.
Sağlık Bakanı Fahrettin Koca, “41 ilaca fiyat düzenlemesi (yani zam) yaptık. Biz vatandaşımızı asla ilaçsız bırakmak istemiyoruz” dedi.
Ancak… Sağlık Bakanlığı'nın insanlarımızın sağlığı ile gerektiği gibi uğraştığı söylenemez.
En hayati ilaçların 100'den fazlası eczanelerde yok. Sağlık Bakanlığı'nın çaresiz hastalar için fazla bir şey yaptığı söylenemez!
Eczanelere gelince…  Bunlar da para kazanmaktan başka bir şey düşünmeyen ticarethaneler. Halk sağlığı ile ilgileri pek yok. Bunu Sağlık Bakanı da biliyor ama fazla bir şey yapamıyor!

★★★

Bir vatandaşın başından ilginç bir olay geçti.
Sinir sistemi sağlıklı olmadığı için bu kişi “Diazem 10” adlı bir müsekkin kullanıyor. Basit, ucuz bir “antidepresan” ilâç bu…
Bu ilaç Sağlık Bakanlığı'nın emri ile “Yeşil reçeteyle verilmesi zorunlu olan bir ilaç.”
Bu normal… Avrupa ülkelerinde de o ilaç reçetesiz satılmaz.
Vatandaş,  yetkili, doktordan “Yeşil reçete”yi alıyor. Ve hemen Etiler'de bir eczaneye gidiyor. Yok.
Akatlar'daki bir başka eczaneye gidiyor: “Biz yeşil reçeteli ilaçlarla uğraşmıyoruz. Çok sıkıntılı oluyor” diyorlar.
…Ve böylece üç gün işini gücünü bırakıp, Şişli, Beşiktaş, Akatlar, Levent, Ortaköy, Bebek semtlerinde 11 eczaneyi dolaşıyor.
Kimi eczacı “Diazem 10 depoda da yok.” diyor, kimi “Satmıyoruz” diyor. Bazısı da “Biz o gibi şeylerle uğraşmıyoruz” cevabını veriyor.

★★★

Sonunda dördüncü gün, Beşiktaş'ta, gittiği 12'nci eczanede “Diazem 10”u buluyor.
“Hay Allah razı olsun” derken hevesi kursağında kalıyor. Reçeteye bakan eczacı “Evet ‘Diazem 10' bende var ama, veremem. Çünkü bu reçetenin süresi geçmiş” diyor.
Meğerse yeşil reçeteli ilaçların 3 gün içinde alınması şartmış. Sağlık Bakanlığı böyle buyurmuş. 4'üncü gün reçete geçersiz oluyormuş.
Sağlık Bakanlığı bu saçmalığı bir izah etse! Hadi 3-4 gün içinde almak zorunlu olsun. Bulunsa mesele yok! Fakat, ya eczanelerde yoksa?

★★★

Sağlık Bakanlığı denilen kurum, insanlara böyle garip bir zorunluluk getirirken, ilacın eczanelerde bulunmasını da sağlasa ya…
Vatandaşa öyle bir işkence yapılır mı?
Çaresiz kalan ve zaten sinirleri zayıf, stres içinde olan yurttaş Sağlık Bakanlığı'na d, tüm eczanelere de ağzına geleni söylüyor, “Böyle sürüneceğime öleyim daha iyi” diyerek reçeteyi yırtıp eczacının suratına atıp oradan  uzaklaşıyor.

Gerçek enflasyon ne?

Ülkemizin siyasetine bakın!
Öfke, hiddet, şiddet, gurur, rakipleri aşağılama, hakaret, yargı kararlarına bile saygı duymamak…
Ülkede yaratılan korku… Yurt dışına kaçan dolar milyoneri 12 bin Türk ailesi…
Böyle bir ortamda ekonomimizin iyi olması mümkün mü?
Ülke ağır borç yükü altında. Enflasyon çok yüksek…
Türkiye İstatistik Kurumu'nun yıllık enflasyonu yüzde 20.35 olarak açıklamasına bakmayın siz. Çarşı-pazara gidin, gerçek enflasyonu göreceksiniz.

★★★

Saadet Partisi Genel Başkanı Temel Karamollaoğlu, yabancı kuruluşların Türkiye için hazırladıkları raporları açıklarken:
“Türkiye'nin gerçek enflasyonu yüzde 68” dedi.
Uluslararası ciddi kuruluşların saptaması bu…
Bizdeki araştırmalar gerçekten güven vermiyor. Daha önce, enflasyonu yüksek gösteren üst düzey TÜİK yetkilisinin derhal görevden alınması, yerine gelenleri korkutmuş olmalı ki, artık enflasyon rakamlarını iktidarın istediği gibi düşük çıkartıyorlar.
Bunun, insanları aldatmaktan başka hiçbir işe yaramadığı belli… Fakat 31 Mart seçimlerine kadar her türlü oyunları görmeye devam edeceğiz!

GÜNÜN SÖZÜ

Bir avuç para, iki avuç gerçekten çok daha güçlüdür!

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp