Top
13/02/2019

Yokluk yılları gibi!

Son söyleyeceğim sözü baştan söyle­yeyim:
“Ya Türkiye çökecek, ya da bu iktidar değişecek!”
İçinde bulunduğumuz ekonomik sarmaldan kurtulmamızın başka yolu yok!
Yıllardır izlenen yanlış politikalar sonun­da Türkiye kuyruklara mahkûm oldu.
Mutfak yanıyor, iktidar ise bu yangını geçici önlemlerle söndürmeye çalışıyor.
Kova ile su taşıyarak yangın sönmeye­ceği gibi, tanzim satış noktaları açılarak ekonomi rayına sokulamaz.
Patlıcan kuyruğu… Patates kuyruğu… Domates kuyruğu…
Ortaya çıkan görüntüler, gurur tabloları değil, utanç belgeleridir.
Türkiye sanki 2. Dünya Savaşı'nda­ki kıtlık yıllarına döndü.
O zaman karne vardı, şimdi karne yok ama kota var. Kimseye iki-üç kilodan faz­la patates, domates verilmiyor. Yetişen alıyor, yetişmeyen yaya kalıyor!
Sen kalk, çiftçinin en zorunlu maddelerine zamlar yap, üreticiyi desteklemeyip aç bırak, sonra da iyi sonuç bekle… Olacak iş mi bu?
İktidar şu gerçeği bir türlü kavrayamı­yor: Üretim artmadan tüketim soru­nu çözülemez!

Rüyamda görsem hayra yormazdım…
Nedir bu domates – patlıcan kuyrukları?
Türkiye'nin başına gelen ekonomik kriz, izlenen yanlış tarım politikalarının sonucudur.
Sen üreticiyi destekleme, elektrik, mazot, gübre, her şeye zam yap, köprülere, otoyollara yapılan fiyat artışlarıyla ulaşımı ateş pahası haline getir, maliyetleri yükselt, sonra da tanzim satışlarıyla fiyatları dizginlemeye çalış…
Olmayacak duaya amin demek gibi bir şey bu…

★★★

İstanbul'da 51, Ankara'da 30 tanzim satış yeri kuruldu.
İstanbul'un nüfusu 20 milyona yakın (resmi rakam 15 milyon), Ankara'nın nüfusu 6-7 milyon (resmi rakam 5 milyon 450 bin) Bu tanzim satış noktaları, iki büyük kentin dişinin kovuğunu bile doldurmaz!
Ayrıca diğer şehirler var!
Türkiye'nin 81 ili bulunuyor. Geri kalan 79 ilde yaşayanlar ne yapacak?

★★★

Genel seçimlerden önce “Tek adam sistemi ile Türkiye ekonomisi kanatlanıp uçacak” diyorlardı.
Tabii bazı saf insanlarımız da buna inanıyordu.
Türkiye değil ama fiyatlar uçtu!
Ekonomiden sorumlu eski Devlet Bakanı Ufuk Söylemez'e:
“Siz ne diyorsunuz?” diye sordum.
“Bunları ekonomi götürecek!” dedi.

★★★

Ufuk Söylemez dertli bir ifadeyle şunları ekledi:
“Herkes sorumluluktan kaçıyor. Gerçekten arsızlık, hadsizlik, çapsızlık, başarısızlık, kifayetsizlik öyle tavan yapmış durumda ki, kimse yaptığından ötürü sorumluluğunu, ahlâken de, hukuken de, siyaseten de asla ama asla üstlenmiyor!”
“Peki, yapılan anketlere ne diyorsunuz?”
“Sipariş üzerine adrese teslim anketler yapan araştırma şirketleri için bu seçim tam bir hayal kırıklığına uğrayacakları, itibarlarının ve inandırıcılıklarının tamamıyla iflas edeceği bir seçim olabilir!”
Ya işsizlik, enflasyon, faizler ve yolsuzluk iddialarına ne diyorsunuz?”
Çift haneli enflasyon, çift haneli faizler ve çift haneli işsizliğe, ekonomide enflasyon içinde yaşanan durgunluğa, daralmaya, partizanlığın ve yolsuzluk iddialarının ayyuka çıkmasına ve ağır borç yüküne bakınca görüyoruz ki ‘Bu iktidarı ekonomi götürecek!'
Artık mızrak çuvala sığmıyor!
Ekonomik kriz ve sıkıntılar her zaman siyasi iktidara bir fatura çıkartır, çıkartmıştır, çıkartacaktır!”

THY'nin paraları!

Ortada bir kadın dolaşıyor… İkinci Abdülhamid'in torunuymuş… Kendisi öyle iddia ediyor.
Aklına gelen her şeyi söyleyen, İkinci Cumhurbaşkanı İsmet İnönü'ye bile “Ailemizin elindeki mücevherleri aldı” diye iftiralar atan bu kadının düzenlediği bir etkinliğe milli havayolumuz THY sponsor olmuş!
CHP Mersin milletvekili Alpay Antmen, Cumhurbaşkanı Yardımcısı Fuat Oktay'ın yanıtlaması istemiyle Meclis'e bir soru önergesi vererek:
“Nilhan Osmanoğlu'nun ‘Abdülhamid Han'sız geçen 100 yıl' başlıklı etkinliğine THY'nin de sponsor olduğu haberleri basında yer aldı. Buna hangi makam izin verdi?” diye sordu.
Fuat Oktay'dan henüz hiçbir cevap yok ama THY'nin paralarının nerelere gittiği böylece ortaya çıktı.

TEBESSÜM

Vaazı yanlış anlamış!

Köyün imamı, Cuma vaazında içki içenleri azarlayıp:
“Paranızı sokağa atıyorsunuz. Kazanan kim? Meyhaneci! En büyük dükkân kimin? Meyhanecinin. En güzel ev kimin? Meyhanecinin. Ya en güzel araba? Yine meyhanecinin… Bu paraları veren kim? Ha sizin gibi kafasızlar!” der.
Aradan birkaç hafta geçer. Bir adam koşarak gelip, imamın ellerine sarılarak öper:
“Allah razı olsun hocam. Senin verdiğin içki vaazı sayesinde hayatım kurtuldu.”
İmam memnun:
“Aferin, içkiyi bırakmanın mükâfatlarını ahirette de göreceksin evlâdım” deyince adam düzeltir:
“İçkiyi bırakmadım hocam, meyhane açtım!”

GÜNÜN SÖZÜ

Gideceğin yeri, ulaşacağın hedefi bilmiyorsan koşmanın yararı yoktur!

 

 

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp