Top
13/01/2019

Ruh sağlığımız!

Toplum olarak ruh sağlığımız nasıl?
Ülkeyi yönetenlerin sürekli bağırıp çağırmaları, karşıt gruplara hakaretler yağdırmaları, geçim sıkıntısı, enflasyon, işsizlik, gelecek kaygısı vatandaşın psikolojisini iyice bozmuş durumda…
Bu bakımdan MHP lideri Devlet Bahçeli'nin gündeme getirdiği “Ruh Sağlığı Yasa Tasarısı” doğru bir öneridir.
Böyle bir yasadan yalnız halkımız değil, ülkeyi yönetenler de faydalanır.
Gelecek kaygısıyla stres altında bunalan ve sık sık panik atak geçiren insanlarımızın tedavileri şart. Ancak, yönetim kadrolarının da tedavileri faydalı görünüyor. Onlarda panik atak yok ama “Narsizm” var.
Nedir narsizm?
Kendisine aşırı hayranlık duymak, her şeyi bildiğini sanmak, kibirli olmak, her zaman beğenilmek istemek, eleştirileri değersiz görmek, kendisinin mükemmel insan olduğunu düşünmek, olumsuzluklar karşısında öfkelenmek, intikam duygusu beslemek, narsizmin tipik belirtileridir.
Tüm bu grupların “psikoterapi desteği” almaları gerekir. Bu bakımdan Devlet Bahçeli'nin “Ruh Sağlığı Yasa Tasarısı” yerinde bir öneridir. Memleketin buna şiddetle ihtiyacı var!

rahmi-turan

Hafta içinde partili Cumhurbaşkanı Erdoğan'ı dinlerken, bir muhalefet partisinin lideri konuşuyor zannettim.
Betonlaşmaya, yeşilin yok edilmesine, ağaçların kesilerek doğanın tahrip edilmesine o kadar sert ifadelerle karşı çıktı ki, şaşırdım kaldım.
Çünkü söylediği her şey AKP'nin iktidarda olduğu son 17 yıl içinde yapıldı, gökdelenler dikildi, yeşil alanlar talan edildi!
Önce Erdoğan'ın sözlerini okuyalım, sonra da Marmaris'in Okluk Koyu'nda yazlık saray için kesilen 50 bin ağaca gelelim.

★★★

Erdoğan bir çevreci hassasiyetiyle şöyle dedi:
“Deniz kenarlarını, ormanları betona çevirme gayreti içinde olanlar var.
Şu para var ya, nelere muktedir! Bu kapitalizm nelere muktedir?
Orman morman, ne var, ne yok kesiyor, atıyor, götürüyorlar.
‘Oraya ben bir dikey mimari yapayım, malı götüreyim' yapılan iş bu…
Yani doğa şöyle olmuş, böyle olmuş, umurunda değil.
Çevre ve Şehircilik Bakanıma da söylüyorum; kimsenin gözünün yaşına bakmayacaksın. Yıkmaksa yıkacağız. Ama daha önce müsaadeyi almış, orada yapacak bir şey yok. Böyle bir şey olmamışsa kesinlikle müsamaha yok!”

★★★

Konuşma güzel ama gerçekle bağdaşmıyor.
Erdoğan'ın şikâyet ettiği 30-40 katlı inşaatWların ve orman kıyımlarının çoğu AKP'nin iktidarda olduğu son 17 yılda gerçekleşti.
Halen bu kıyımlardan biri Marmaris'in Okluk Koyu'nda devam ediyor.
50 bin dolayında ağaç kesildiği, köylülerin arazilerinin para verilerek devlet tarafından ellerinden alındığı belirtiliyor. Neden?
Cumhurbaşkanı için 300 odalı yazlık saray yapılıyor da ondan…
“Bu kapitalizm nelere muktedir?” diyen Erdoğan'ın sözleri doğru ama ülkedeki uygulama farklı!

Katliam devam ediyor!

Doğa hızla tahrip ediliyor, ormanlar yok oluyor, sahiller yağmalanıyor, yeşilin maviyle kucaklaştığı sahillerimiz mahvoluyor.
Cumhurbaşkanı Erdoğan'a rağmen doğayı tahrip eden, sahilleri betonlaştıran o kararları kimler, nasıl alıyorlar? Böyle bir şey olabilir mi?
Çevre ve Şehircilik Bakanlığı, doğal koruma alanlarını yerle bir ederek cennet Gökova'da betonlaşmanın önünü açtı.
Koruma derecelerinin düşürülmesine bağlı olarak en büyük tahribat Marmaris'in Okluk Koyu'nda yapıldı.
Turgut Özal'ın uzun yıllar önce yaptırdığı mütevazı Cumhurbaşkanlığı Yazlık Konutu yıkılıp, yerine insan aklına ve vicdanına sığmayan boyutlarda 300 odalı devasa yazlık saray yapıldı.
Özal'ın danışmanı olan gazeteci-yazar Can Pulak “Okluk Koyu civarını şöyle bir gezen, doğa cinayetini gözleriyle görür” diyor.

★★★

Çevre katliamı Türkiye'yi tehdit ediyor.
CHP'li Muğla Büyükşehir Belediye Başkanı Dr. Osman Gürün, bölgesindeki doğa faciasını önlemek için büyük mücadele vererek “Böyle bir kıyıma seyirci kalamayız” diyor.
Gürün'ün açtığı hukuk davaları devam ediyor.
CHP Lideri Kılıçdaroğlu Dr. Osman GürünMuğla Büyükşehir Belediye Başkanlığı için yeniden aday göstererek iyi yaptı. Dilerim, Muğla'nın gözde ilçesi Bodrum için de doğru olan adayı seçer.

TEBESSÜM

Gelin ve kaynana!

Alışverişe çıkan kadın yolda bir kalabalık görmüş… İnsanlar arka arkaya iki cenaze birden taşıyorlarmış.
Kadın meraklanıp kalabalığa karışarak en öndeki siyahlı kadına sormuş:
“Hanımefendi, bu üzüntülü gününüzde beni bağışlayın. Ölenler neyiniz oluyor?”
Siyahlı kadın yanıtlamış:
“Öndeki kaynanam, arkadaki görümcem.”
“Vah vah, başınız sağ olsun. Nasıl oldu?”
“Buldog cinsi köpeğim önce görümceme saldırıp onu öldürmüş. Kaynanam yardıma koşmuş. Köpek onu da öldürmüş!”
Kadın kısa bir süre düşündükten sonra:
“Hanımefendi” demiş “Bir ricam olacak. Köpeğinizi bana kiralayabilir misiniz?”

GÜNÜN SÖZÜ

Dil, keskin bir bıçak gibi kan dökmez ama onun gibi öldürür!

rahmi-turan-2
Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp