Nasıl bir devirde yaşıyoruz?
Kurşun atan serbest…
Yumruk atan serbest…
Dayak atan serbest…
Yumurta atan serbest…
Tweet atan 9 yıl hapis!
Demokrasi, insan hakları, düşünce ve ifade özgürlüğü bizim iskeleye uğramayan bir vapura benziyor!
AKP'nin kurucularından Bülent Arınç da düşüncelerini söylediği için sözlü saldırıya uğradı. Arınç “Canan Kaftancıoğlu'nu sevmiyor olabilirsiniz. Onun attığı mesajların hiçbirine katılmıyorum. Ama ifade özgürlüğüne saygı duymalıyız!” demiş ve HDP'li Ahmet Türk için de “Terörle bir ilgisi yok!” diye konuşmuştu.
Vay sen misin böyle diyen? Kendi partisi de, küçük ortağı da bir olup ona ateş püskürdü. Arınç'ı şu sözlerle düşman ilan ettiler:
“Arınç gizli CHP'li!”
“Arınç PKK safında!”
“Arınç canlı bomba!”
“Yazıklar olsun sana!”
Bu ülkede düşünce ve ifade özgürlüğünü savunanlar ne zaman linç edilmekten kurtulacak?
Cumhuriyet yazarı Muzaffer Ayhan Kara, Ankara'nın tanınmış lokantacısı Süreyya Üzmez'in hayatını kitap yaptı.
“Balıkların Efendisi” adını verdiği kitapta Muzaffer Ayhan Kara, Süreyya Üzmez'in Çanakkale'de geçen çocukluk yıllarını yazarken okurlara “Unutulmayan bir kelebek öyküsü” anlatıyor.
İlginç hikâyeyi okuyalım:
★★★
“Süreyya'nın Çanakkale'deki evlerinin bahçesinde dut ağaçları vardı. O da kuzenleriyle, arkadaşlarıyla, haziranda olgunlaşan dutları, ağaçların altına çarşaflar sererek silkelerlerdi.
Boldu dut… O kadar da lezzetliydi ki…
Süreyya, dut ağacının yapraklarının ipek böceği yetiştiriciliğinde ne kadar önemli olduğunu bilirdi. Yapraklar arasındaki kozadan çıkan küçük kelebeğin öyküsünü hiç unutmadı…
★★★
Bir gün kozada küçük bir delik belirir.
Bir adam oturup saatlerce kelebeğin bedenini bu küçük delikten çıkartmak için harcadığı müthiş çabayı izler.
Adam, kelebeğe yardım etmeye karar verir. Eline küçük bir makas alıp kozadaki deliği büyütmeye başlar. Bunun üzerine kelebek kolayca çıkıverir! Fakat bedeni kupkuru, küçücük kanatları ise buruş buruştur.
Adam kelebeği izlemeyi sürdürür. Çünkü her an kanatlarının açılıp genişleyebileceğini ve bedenini taşıyacak kadar güçleneceğini düşünür.
Ancak, kanatlar bir türlü açılmaz. Kelebek, ömrünün kalanını yerde sürünerek geçirir. Ne kadar denese de asla uçamaz!
Yardım, kelebeği öldürmüştür!
★★★
Adamın iyi niyeti ve yardımseverliğiyle anlayamadığı şey şudur:
Kozanın kısıtlayıcılığı ve buna karşılık kelebeğin daracık bir delikten çıkmak için göstermesi gereken büyük çaba, Yüce Yaradan'ın kelebeğin bedenindeki sıvıyı onun kanatlarına göndermek ve bu sayede de kozanın deliğinden çıktığı anda uçmasını sağlamak için seçtiği yoldur.”
Kelebek hikâyesi, ders alınması gereken bir öykü!
AKP neden düşüşte?
Bazı dostlar “AKP neden irtifa kaybediyor?” diye soruyor.
Neden kaybetmesin ki?
Ülkeyi saran Suriyelilere oluk gibi harcanan paralar sonucu ülkede sıkıntılar arttı, lüks ve israf insanları bezdirdi, ekonomik kriz ve işsizlik AKP'yi düşüşe geçirdi!
Memur Sen'in araştırmasına göre geçtiğimiz ay 4 kişilik bir ailenin yoksulluk sınırı, ev kirasıyla birlikte, 6 bin 653 lira, açlık sınırı 2 bin 385 lira oldu. Asgari ücret ise 2 bin 20 lira…
Bu durumda milyonlarca kişi yarı aç, yarı tok yaşıyor demektir. İktidar ise hâlâ, kendi vatandaşlarımızdan çok Suriyeli mültecileri kolluyor!
Aslında böyle bir partinin irtifa kaybetmek yerine daha büyük bir hızla düşmesi gerekirdi. Önümüzdeki aylar çok sıkıntılı geçmeye aday!
TEBESSÜM
Temel'den inciler!
– Temel evlendiği gece gerdeğe girerken çıplak vücuduna gazetelerden yaptığı kâğıttan bir havlu sarmış. Niye?
– Başbakan o günkü demecinde “Basın her şeyi büyütüyor” dediği için.
– Şampiyonluk koşusunda doping yapan Temel sonuncu olmuş. Neden?
– Doping yaptığı anlaşılmasın diye!
– Hastalanan Temel, kendisini yangına karşı sigorta ettirmek istemiş! Niçin?
– Ölünce cehenneme giderse diye!
– Temel, doğum yapan karısının göğüslerinin altına sürekli buz torbası koyuyormuş. Niçin?
– Bebeği taze süt içsin diye!
– Temel yeni arabasını kullanırken hep gülüyormuş. Neden?
– Arkadaşları ona “Arabanı güle güle kullan” demişler de ondan.
GÜNÜN SÖZÜ
Halkın hoşnutsuzluğu bir ulusun ilerlemesi için atılan ilk adımdır!
