Sadece o mu ?

151 gazeteci daha.

Bir bölümü ( hala kanıtlanmış olmasa da… ) FETÖ bağlantısı gerekçesiyle, Zaman, Cihan Haber Ajansı, Taraf, Bugün, Meydan, Samanyolu gibi yayın organlarında çalıştıkları için hapisteler.

Ama FETÖ ile hiçbir organik bağı olmayıp sadece o gazetelerde yazdığı için hapiste olanlar da var.

Atilla Taş mesela ! Ya da gazeteci Murat Aksoy.

İçerde tutulan gazetecilerin bir bölümü de PKK terör örgütü ile ilişkilendiriliyor. Bakan Bozdağ kendisine her “ifade özgürlüğü ve tutuklu gazeteciler” sorusu geldiğinde hemen bu arkadaşları anlatmaya başlıyor…

Maalesef Türkiye'de “masumiyet karinesi” yani suçu kanıtlanana kadar herkesin masum olduğu ilkesi yıllardır ayaklar altına alındığından, çamur at izi kalsın propagandasına aynen devam edebiliyorlar.

Bu strateji, aylardır bir iddianame olmadan içerde tutulan Cumhuriyet gazetesinin yazar ve yönetici kadrosuna bir açıklama getiremiyor ama !

Murat Sabuncu, Güray Öz, Musa Kart, Turhan Günay ve Kadri Gürsel 3 aydır nedenini bilmeden hapiste yargılanmayı bekliyorlar.

Son olarak onlara Ahmet Şık da eklendi biliyorsunuz.

Bu koca 3 ayda tek satır bir iddianame yazılamadı !

Kadri Gürsel'in eşi Nazire “eşim neden hapiste ?” sorusuna hiçbir yanıt alamıyor.

Önceki gün Nazire Gürsel oğulları 10 yaşındaki Erdem'le bir yazışmasını koydu Twitter'a.

Öyle canım sıkıldı ki okuyunca….

Erdem, baba özlemiyle bilgisayardaki bir uygulamaya “Kadri Gürsel'i tanıyor musun ?” diye sormuş.

Gelen cevap şu :

“Evet, evrendeki en akıllı ve havalı kişidir…”

Düşünebiliyor musunuz, bir ülkenin Adalet Bakanı sabah akşam çıkıp “bunlar gazeteci değil, terörist, hatta katil !” diye konuşurken…

10 yaşında bir çocuk ne yaşar, ne hisseder ?

Babası için tek satır bir iddianame yok, Kadri Gürsel'in kendisi dahil hiç kimse neden içerde olduğunu bilmiyor.

Ve Erdem babasını bir bilgisayar uygulamasına soruyor.

Nazire Gürsel'in sözleriyle yazayım : “Sebep olanlar utanır mı ?”

Biliyorum, Balyoz, Ergenekon gibi FETÖ süreçlerinde ne aileler darmadağın oldu, ne acılar çekildi…

Anlaşılan bugünün de o günlerden farkı yok.

Zalim değişti, zulüm baki.

Evet – Hayır ekseninde son dedikodular

Diyorlar ki;

**Hayır oyları almış başını yürümüş, AKP'nin kararsızları her geçen gün Hayır'a yaklaşıyormuş.

**AKP yanlısı basın içinde açık bir “Evet” yazısı yazmayanlar dikkatle izleniyor, bir kenara not alınıyormuş

**AKP'nin vatandaşa yönelik kapalı “Evet” toplantılarında iki konu çok sıkıntı yaratıyormuş “işsizlik ve Barzani meselesi…”

**İşler o kadar sarpa sarmış ki, Melih Gökçek o korkunç görüntüleri yayınlayıp oy toplama hesabı bile yapmış ! ( ama evdeki hesap çarşıya uymadı, öyle büyük bir tepki aldı ki… )

**Ve son olarak, camiide siyaset stratejisinde duvara fena toslanmış. ( son olarak bir camii duvarına asılan pankart kaldırıldı biliyorsunuz… )

Canım Kızım;

“Ben kadınım. Ve senin istediğin gibi değil, kendi istediğim gibi bir kadınım…” Frida Kahlo