İktidarın “Yüzyılın Konut Projesi” ya da “Cumhuriyet Tarihinin En Büyük Sosyal Konut Projesi” olarak adlandırdıkları seçim projesi iyi güzel de “Niye bunca insan ev alamıyor?” diye sormuyor kimse?

Daha nereye yapılacağı belli olmayan konutlara milyonlarca kişinin baş vurmasında bir gariplik yok mu sizce de? Bu durum bize ne anlatıyor önce onu irdelemek gerekiyor bence!

★★★

Öyle sarsakça hazırlanmış bir proje ki! Niye? Daha geçen ay Erdoğan ve Çevre-Şehircilik, İklim Değişikliği Bakanı, ülke genelinde kullanılmayan, satılamayan 50 bin ofis-işyerinin konuta çevrileceğini, bu yolla 2023 Temmuz'una kadar 15 bini İstanbul'da olmak üzere ülke genelinde 50 bin ‘ofisten dönüşmüş ev' inşa edileceğini ilan etti. Yönetmelik yayınlayarak ofisten konuta dönüşüm kampanyası başlattı.

Ya şimdi? Bu sefer de TOKİ iki yılda 50 bin yeni işyeri inşa edecek!

Sadece çıkıp bunu açıklasalar bana diyeceğim eyvallah… İlan edilen kampanyanın sırf seçim uğruna ne kadar plansız-programsız ve alelacele hazırlanıp ortalığa sürüldüğü apaçık ortada… Projede gençlere ve emeklilere 50'şer bin konut kontenjanı ayrıldığı açıklandı. Harika valla… Gencin ve emeklinin durumu iyi olanı vardır illa… Oysa bu konutların amacı dar gelirli olanları rahatlatmak.

★★★

Gençlerin Kredi Yurtlar Kurumu'ndan kullandıkları kredileri geri ödenemediği için banka hesapları bloke ediliyor. Hadi geçtim peşinatı, kredi taksitlerini nasıl ödeyecekler.

Diğer yandan emekli aylığı 3.500 lira olan evsiz ve kirada oturan biri ne yapacak da bu kampanyadan yararlanacak? Barınma ülkede neden sorun haline geldi? Ev fiyatları neden bu kadar katladı? Mevcut yönetimin dini referans alarak ekonomi yönetmesinin etkisi var mı? Ya da sığınmacı, mülteci politikalarının yaşattığı bir açmaz mı?

Hiç bunları sorgulamayalım, gidip konut fiyatlarını uyguladığı yanlış ekonomi politikalarıyla patlatan ampule oyumuzu basalım. Niye? Ev yapacak! Cebinden mi? O soru hiç sorulmayacak!

Erdoğan, “Üretim ekonomisinin neticesi olarak biz şu anda hasılayı toplamaya başladık. Şu an itibarıyla Merkez Bankamızın rezervi 115 milyar dolar civarında…” dedi.

Kendisinin moralini bozmak istemem ama esas hasıla çok fena… Boşuna toplama! Bırak dağınık kalsın, kimse anlamasın.

★★★

Halbuki kendisinin de alanı ekonomi, bu işlerin böyle yürümediğini bilmeli… Onu bu alemde en çok sevenlerden biri ve dostu olarak acı konuşmalıyım bu konuda… Kim ona bu yalan yanlış bilgileri veriyorsa iki elim yakasında…

Şöyle ki, Evet brüt rezervler 115 milyar dolar civarı, tam olarak 113.58 milyar dolarda… Bunu kullanılmaya hazır rezerv diye söylersen işi bilenler güler sana…

★★★

Net rezerv söyleyeceksin onu söylerken de ödünç aldığın takas paralarını düşeceksin. Ne etti? Merkez Bankası rezervi eksi 52.65 milyar dolar… 

Hadi Hazine'nin eksisini saymasan da olur. Onu pek sayan çıkmaz ama eklersen eksi 58 milyar doları geçer.

Diğer yandan turizm mevsimi bitti, artık geçtiğimiz aylar kadar dolar gelmeyeceği aşikar…

İhracat gerilemeye başlayacak. Nitekim sanayi üretimi, temmuzda haziran ayına kıyasla yüzde 6.2 düştü. Bu üretim düşüşü 2020 nisanından bu yana kaydedilen en önemli düşüş…

★★★

Üretmezsen neyi satacaksın, nasıl gelirini artıracaksın?

Başta Avrupa Birliği pazarı olmak üzere küresel pazarlardaki daralma ve resesyon endişesi bir süredir Türkiye'nin dış ticaretindeki yavaşlamayla kendisini gösteriyordu.

★★★

Şuna doğru dürüst bakalım şu tabloya… Toplam 450 milyar dolar dış borç var. Bunun 180 milyar doları bir yıl içerisinde ya ödenecek ya yüksek faiz ile döndürülecek.

Bir yıl içinde vereceğimiz yaklaşık 50 milyar cari açığı da eklersek 230 milyar dolarlık hacim yaratmamız gerekecek.

Sen gidip Şanghay Birliği'ne gireceğim diyorsan belli ki batı ile uzaklaşıyorsun ekonomik ilişki anlamında… Para verirler mi gönül rahatlığıyla?

Bakalım borç parayı bize uygun koşullarda Kazakistan mı, Özbekistan mı, Tacikistan mı Kırgızistan mı yoksa Hindistan veya Pakistan mı verecek? Hadi hayırlısı…