Top
Mesut Parlak

Mesut Parlak

mesutparlak@sozcum.com

23/01/2023

Anayasa 101

Son dönemlerde iktidar seçim yatırımı olarak toplumun her kesimine para dağıtıyor, daha neler neler dağıtacak birlikte göreceğiz. Dağıttıkları, bu pahalılıkta yaraya pansuman bile olmaz. Dün alınan, artan fiyatlar nedeniyle ertesi gün aynı fiyata alınamıyor.

İnsanlar bu pahalılık karşısında bunalmış ne yapacağını bilemezken açıklanan emekli maaşları ve asgari ücretleri görünce insan, el insaf demekten kendini alamıyor. Acı olan ise çocuklarına asgari ücreti harçlık olarak verenlerin bu rakamları belirlemeleri.

Ülkem insanı pahalılık karşısında bunalmış, evine ekmek götüremezken, bir yandan da kent sokaklarında yaşanan silahlı mafya çatışmaları, can güvenliğini tehdit eder durumlara geldi.

Çeteleşmeler ve cinayetler alabildiğine artarken, artık sokaklar Western filmlerindeki görüntülere sahne oluyor.

Haliç Köprüsü'nde araçlar arasında silahlı çatışmalar.

Balkan ve Rus çete hesaplaşmaları.

Yabancı çete reisleri hesaplaşmaları sonucu öldürülüyor.

En acısı da eski ülkü ocakları başkanı milliyetçi kahraman bir akademisyen, Ankara'nın göbeğinde vurularak öldürülüyor. Bu acı, kolay kolay unutulmamakla beraber, ilginç olan da tetikçi bir türlü bulunamıyor.

Sayın Cumhurbaşkanı, bu katliam karşısında ‘'Bu cinayet tüm ayrıntıları ile nereye varırsa varsın aydınlatılacaktır'' diyor.

Sinan Ateş'le ilgili dava açılıyor. Ancak dava savcısının aniden izine çıktığı ifade edilirken, sonradan bu ifade yalanlanıyor ve ikinci bir savcının daha atandığı yetkililerce ifade ediliyor. Burada yürekleri yakan, Sinan Ateş cinayetinde birinci derecede sorumlunun adli kontrol koşulu ile serbest bırakılmasıdır. Bu serbest bırakılışa, ülkenin ne adalet bakanı, ne de hâkimler yüksek kurulundan ses çıkmıyor. Sakın bunu, hukuk egemendir, biz hukuka saygılıyız deyip geçiştirmeyin.

Bu işler böyle devam ederken, seçimlere giden ülkede can güvenliği nasıl sağlanacak.

Paramiliter bir teşkilat olan (SADAT), Sayın Kılıçdaroğlu'nun konuk olduğu programa reklam vererek ana muhalefet liderini bir tür tehdit ederken, tüm yurttaşlarda da umutsuzluk yaratıyor.

Sayın Kılıçdaroğlu, grup toplantısında bunu dile getirirken, gruba bir tür vasiyette de bulunuyor. Sayın Kılıçdaroğlu'nun bu konuşmalarından anlaşılıyor ki genel başkan bazı çevrelerden tehditler alıyor.

Türkiye, laik, demokratik, sosyal, hukuk devleti diye Anayasa'da tanımlanıyor. Şimdi yurttaş soruyor? Anayasa'nın tanımladığı o ilkeler şu an da ülkede yaşanıyor mu? Bu ilkelerin ayaklar altına alındığı bir ülkede kısa bir süre sonra yapılacak bir seçim için sandık güvenliğinden söz edilebilir mi?

Değerli okurlar, yıllardır sahnede hiçbir stand-up sanatçısı göremiyoruz. Nedeni mi? Ülkede öyle siyasi komediler yaşanıyor ki sanatçılar işsiz kaldı.

Cumhur İttifakı kuruluncaya kadar, iktidar için söylemediğini bırakmayanlar, ittifaka katılınca tüm söylediklerini unutup, can ciğer oldular.

İktidar kendine göre bir seçim kanunu hazırladı ve ona uygun bir tarihte seçim yapılmasını istiyor. 14 Mayıs 2023.

Peki, Anayasa 101'e göre Sayın Erdoğan, üçüncü kez aday olabiliyor mu? Hayır. Üçüncü kez aday olabilmesi için Meclis kararı gerekli mi? Evet.

Seçim kararı ancak Meclis'te 360 milletvekilin oy vermesi ile gerçekleşebiliyor mu? Evet.

Cumhur ittifakının oyları yetiyor mu? Hayır. Siz milletvekili olarak neden erken bir seçim için karar alıp, Sayın Erdoğan'a yeniden aday olma şansı veriyorsunuz. Seçim 18 Haziran der, noktayı koyarsınız olur biter. Mağdur yaratırız diye mi çekiniyorsunuz?.

Mağdur laik demokratik cumhuriyet.

Mağdur hukuk.

Mağdur ülkem halkının büyük çoğunluğu.

Bir gün olsun, TC'lerin, andımızın kaldırılmasına, milliyetçiliği ayağımın altına alıyorum dendiğinde sessizliğe bürünen, halkın enflasyon karşısında ezildiği, yokluk ve yoksulluğun çekilmez boyutlara geldiği, hukukun ortadan kalktığı konusunda tek kelime etmeyen Sayın Bahçeli, muhalefete gelin bir araya gelelim ve seçim tarihini belirleyip seçim yapalım diyor.

Güler misin, ağlar mısın? Sayın Bahçeli, altılı masanın kurulduğundan beri her türlü hakareti et, illet zillet de sonra da onları davet et…

Bu masa, demokratik Türkiye için bir araya geldi. Bu masada oturan genel başkanlar birbirlerine son derece saygılılar. Birbirlerine ekranlardan hakaret edip sonradan hiçbir şey olmamış gibi bir araya gelmediler.

Son olarak da iktidar türbanla ilgili Anayasa değişikliği önerisini Meclis'e taşıdı. Bu muhalefet için tam bir tuzak.

Yıllardır muhalefetin değişik konularda TBMM'yi gündemine getirdiği hiçbir önergeye evet demeyeceksin ama işin düştüğünde masaya davet edeceksin.

Görüşmeler ancak Anayasa'ya bağlılık yemini eden ve Anayasa'ya bağlı olanlarla yapılır. İşine geldiğinde Anayasa, gelmediğinde Anayasa'yı tanımayanlarla değil…

Anayasacılar, ekranlarda sık sık dile getiriyorlar. Temel hak ve özgürlükler anayasalarda yer almaz.

Sayın Kılıçdaroğlu, bir yurttaş olarak öğrenmek istiyorum? Bu türban konusunu size hangi danışmanınız önerdi, çok merak ediyorum? İktidara öyle koz verdiniz ki, masada bile ayrışma yarattı…

Şu an da halkın ilk sorunu ekonomi. Geri kalanının türban umurunda bile değil. Türban deyince, masa ürküyor ve geri çekiliyor, muhafazakâr kesimi küstürür müyüz diye korkuyor. Muhafazakâr kesimin yüzde 10-15'inin dışında kimsenin türban diye bir sorunu yok. Halk yokluk ve yoksullukla boğuşuyor. Zaten bu konu Türkiye gündeminden düştü.

Mücadelemiz, demokrasi. Demokrasi, ülkede yaşayan tüm kesimlerin mutluluğu ise altılı masa dışındaki, mecliste temsil edilen partilerle de görüşmelisiniz. Nikâh yapın demiyoruz, sadece konuşun…

Tek adayla Cumhurbaşkanlığı seçimine girip ilk turda bu işi bitirelim. Zaman daralıyor.

Yüce halkım, bu seçimde ya hukuk devleti olacağız ya da tek adam yönetiminde daha zor günler yaşayacağız.

20 yıldır iktidarda olan Sayın Erdoğan “Yeter söz milletin” diyor. Sayın Erdoğan bir yanlışlık olmasın siz 20 yıldır iktidardasınız, muhalefette değil.

Bu kez millet sandıkta ne diyecek biliyor musunuz? “Yetti”.

SON SÖZ: Toplumların uyanması, din taciri yobazların korkulu kâbusudur. GIARDANO BRUNO

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp