Halk arasında yaygın bir söz vardır.”Biz ne zaman adam olacağız?'' diye… Bu söz geçmişte, toplumda yaşanan bazı olumsuz olaylar karşısında ara sıra kullanılırdı.

Son on yıldır, ülkeyi yönetenlerin yanlış siyasi uygulamaları için değil, birbirlerine karşı kullandıkları hakarete varan siyasi söylemler karşısında da ”Yok kardeşim biz adam olmayız” şeklinde dillendirilmeye başladı.

Belirli yaşa gelmiş insanlar çok iyi hatırlar. Sayın İnönü, Demirel, Ecevit, Erbakan, Erdal İnönü, Hikmet Çetin, Murat Karayalçın, Mesut Yılmaz, Tansu Çiller'in vb dönemlerinde siyasi literatür de bu denli incitici, hatta hakarete varan ifadeler asla duyulmamıştır.  Atışmalar ve sert tartışmalar yapılmış ancak, hiçbir zaman nezaket sınırları aşılmamıştır.

Son 10 yılda Türk literatürüne giren, toplumun hiçbir siyasinin ağzından  duymadığı ve çok yadırgadığı hakarete varan sözler, maalesef bugün havalarda uçuşuyor.

Kullanılan bu dil, kalite ve kantite açısından ülke siyasetinin nerelere evrildiğinin açık bir göstergesi değil mi?

Kullandığımız bu dille mi yeni bir yüz yıla ulaşacağız?

Bu dille mi uygar Dünya'da yerimizi alacağız?

Kullandığımız bu üslupla mı genç kuşaklara örnek olacağız?

Bu dille mi kardeş olacağız?

9 Eylül Türkiye halklarının dil, din, etnik köken farkı gözetmeksizin hep birlikte emperyalistlere karşı savaşarak kazandığı özgürlük zaferdir.

Bu büyük Kurtuluş Günü asla göz ardı edilemez.

9 Eylül, Büyük bir bayramdır… Kutlu olsun.

Bu bayram, uluslararası Starımız Tarkan konseri ve o günü kutlamak için meydanlara toplanan iki milyonu aşkın İzmir'liyle “Taçlanmıştır”.

Hiç kimse bugünü karartamaz.

Sayın Soyer'in yaptığı konuşması çarpıtılarak Osmanlı'ya hakaret ettiğini söyleyip “Be hadsiz, be ahlaksız, bunun babası da aynıydı, kendisi de aynı” demek yakışık aldı mı?

Tüm tartışmalar bitti, siyasette sıra babalara mı geldi?

O baba ki, ABD'ye sığınmış 15 Temmuz kalkışmasının başındaki haini tutuklayan ilk savcıdır. O'nun babası da diyerek ne kastedildiğini doğrusu kamuoyuda çok merak ediyor.

Sayın Soyer, 9 Eylül de “NUTUK”tan tarihi bilgiler verdi. Dönemin padişahı için kullandığı hain kelimesi için, “sen Osmanlı'ya hakaret ediyorsun” diye kıyametler koparıldı.

Beyler hiçbirimiz o çağda yaşamadık. Tarihin o dönemlerle ilgili yazdıklarını kitaplardan okuyoruz.

Sayın Soyer, konuşmasında. Kurucuları Orhan Bey, Fatih Sultan Mehmet, Kanuni Sultan Süleyman, Mimar Sinan için bir ifade kullandı mı?. Nutuk'ta, onlara ait kötü bir ifade var mı? Sayın Soyer'in konuşmasında Osmanlı adı geçti mi?

Polemik yaparak, Soyer'in kullandığı sözler bahane edilerek, o büyük gün karartılmak isteniyor.

Bu büyük Cumhuriyet'i kurup, bu toprakları  bizlere vatan olarak bırakan Ulu Önder Atatürk'e yapılan hakaretlere karşı da, bir gün olsun, sesinizi böyle yükselttiğinizi duyamadık…

Özellikle , son on yılda siyaseten kullandığınız hakarete varan sözleri, bir partinin Genel Başkanı olarak yaptığınızı düşünüyorum, Cumhurbaşkanı olarak değil!

Değerli okurlar, tarihi gerçek anlamda okuyan hiç bir yurttaşın Osmanlı ile bir sorunu yoktur ve olamaz. Osmanlı büyük bir imparatorluk ve çok değerli padişahlar tarafından yönetilmiş ve yüz yıllarca büyük diyarlara hükmetmiştir.

Efendiler, o bir çağdı, Osmanlı hilafetle yönetildi, yaşandı ve tarih kitaplarında yerini aldı.

Şu anda, yeni bir çağ, Laik, Demokratik sosyal hukuk devleti olan Türkiye Cumhuriyet'inde yaşıyoruz.

Artık bir aile yönetimi değil, halkın iradesiyle yönetiliyoruz.

Bu ülkede 86 milyon, imparatorluk döneminde olduğu gibi ümmet değil, Türkiye Cumhuriyeti yurttaşı olarak yaşıyor.

Cumhuriyet'in bütün nimetlerinden yararlanıp, ülkenin tepesine gelmiş olanlar, gönül isterdi ki, 9 Eylül Kurtuluş Günü için onlarda güzel sözler söyleyip, bu mutlu günü hep birlikte paylaşsaydık.

Yazıyı, Büyük Usta NAZIM HİKMET'in  dizeleri ile noktalayalım.

9 Eylül dersin iki kelime,

Ben değişen yazgı anlarım,

özgürlük anlarım,

bağımsızlık anlarım…

Sen İzmir dersin iki heceyle,

ben sevinçten ağlarım…

Sen 9 Eylül dersin iki kelime,

ben onurlu bir halk anlarım,

rüzgârın çevirdiği sayfa anlarım…

Sen İzmir dersin iki hece,

ben saygıyla ayağa kalkarım.

SON SÖZ; “Ölmüşlerin kavgasını neden yeni doğacak olanlar sürdürmek zorunda?” JACK LONDON