Top
Mesut Parlak

Mesut Parlak

mesutparlak@sozcum.com

11/12/2018

ŞİDDET HER YERDE

Değerli Okurlar, Avrupa'daki uygar ülkelerde kadına seçme ve seçilme hakkı daha tanınmamışken, bu ülkede “Genç Cumhuriyet” Türk Kadınına oy hakkı tanımış ve böylece sosyal yaşamda da yerini almasını sağlamıştır. Kadınlar eğitimleri açısından da, iş hayatındaki konumları itibarıyla da erkeklerle denk seviyeye gelmiş hatta geçmeye başlamışlardır. Ama gelin görün ki sanki bu ülkede bunlar hiç yapılmamış, kadına önem verilmemiş gibi son yıllarda kadın cinayetlerinin ne denli arttığını görüp anlamak, üzülmemek elde değil. İşin daha da komiği her yıl, kadın haklarının verildiği gün, törenlerle kutlanmakta ,bunun yanında şiddetten de geri kalınmamaktadır.  Bunun  nedeni bazı kendini bilmezlerin  ,İslam'la ilgisi olmayan uydurma söylemleri  mi, yoksa  bizim bir türlü bacağını kıramadığımız kadının üzerindeki erkek hegemonyası mı bilemiyorum.  Amaç kadını sosyal yaşamdan koparıp eve kapatmaksa, eğitim düzeyi yüksek olan kadınların uğradığı şiddet de hiç de gözden kaçırılacak gibi değil. Kadınımızın korkmaması, sesini yükseltebilmesi açısından, bu tür olayları yapanlara ya da İslam adı altında ilgisiz konuşmalarda bulunanlara, ne diyanet ne de siyasi iktidar hiçbir uygulamada bulunmamaktadır.

Şiddet tabii ki, sadece kadına uygulanmıyor, her canlı bundan nasibini alıyor. Hayvanların gördüğü eziyet, çocuk tacirleri derken bir bakmışsınız yine akşam olmuş. Özellikle 2000'li yıllardan başlayarak son yılarda da artan bir ivmeyle hekimlere de saldırılar yapılıyor. Bilip bilmeden doktorlar öldürülüyor. Ve maalesef bunların ardında son zamanlarda, sorumsuz yayın yapan medya kuruluşlarının büyük payı var. Şimdi sizlere bir kadın doğum uzmanı arkadaşımın bir televizyonda denk geldiği haberin tümünü sizinle paylaşıyorum.

GÜLERİZ AĞLANACAK HALİMİZE…

Televizyon spikeri konuşuyor. Yine bir doktor hatasıyla bir ailenin hayatı karardı..
Dikkat kesiliyorum ”Ameliyatta hastanın karnında bant unutuldu”
Nasıl yani ? Hangi ameliyatta ne bandı kullanılır ki ?
diye düşünürken doktorun yazdığı ”Amniotik band? USG”  yazdığı kağıdı görünce beynimden aşağı kaynar sular dökülüyor.

Açıklama;
Anne karnındaki bebek, Yunanca havuz anlamına gelen ”amnios” denen bir sıvının içinde bulunur. Bu sıvının etrafındaki zar bazen erken yırtılınca zarın parçaları sıvının içinde yüzer hale gelir ve çocuk için tehlike oluşturur (en çok kol ve bacaklarına dolanarak onların kopmasına neden olabilir. )
Bunlara amniotik band denir ve tamamen kişinin kendisi ile ilgili bir durumdur.
Doktor bundan şüphelenmiş ”Amniotik band?” yazmış ve USG istemiş.
Hasta yakınları ”band” lafını görünce olsa olsa unutulmuştur diye düşünmüşler herhalde. Kendileri gibi ”bu nedir?” diye araştırma zahmetine girmeyen bir avukat bulmuşlar. (fotoğrafını koydum ama adını bulamadım) Hanımefendi, bir de bilmiş bilmiş  ”Ameliyat  sonu bu bandların sayılması gerekir” filan diyor.
En tehlikeli insan türüdür bu  ”Bilmez, bilmediğini de bilmez…”
Bir avukat böyle bir konuda kanal kanal dolaşıp ahkam kesmeden önce bu band nasıl bir şeydir, diye merak etmez mi?
Bunları yazarken bir yandan sinirden ellerim titriyor ama bir yandan da  gülme geliyor. Gerçekten tuhaf bir ülke olduk.

Değerli Okurlar, bir televizyon kanalının yaptığı böyle yanlış bir yayından sonra hasta sahipleriyle doktorun karşı karşıya kalması sonucunda yaşanacak olayların yorumunu sizlere bırakıyorum. Burada ülkede medya kuruluşlarının ve televizyonlarının bu tür yayınlardan önce dikkatli araştırma yapmaları, gerekirse uzman doktorlardan görüş almalarını öneririm.

Bu arada, gelecek Türkiye'si için çok önemli bir konuyu gündeme getirmek istiyorum. Yapılan istatistiklere göre, hekimler bu şekilde yapılan yayınlar sonucu veya komplikasyon oluştuğunda doktorları öldürmeye varan saldırılar nedeniyle artık genç hekimler TUS sınavlarında cerrahi branşları tercih etmemeye başladılar. Peki neyi seçiyorlar diye sorarsanız, masa başı ve hastayla karşı karşıya gelmeyecek uzmanlıkları tercih ediyorlar. Bunun nedeni de açık, böyle yaparak can güvenliklerini kendileri koruyorlar.

SON SÖZ: “HABER GERÇEKLİĞİ YARATMAKTADIR, GERÇEKLİK HABERİ DEĞİL.”  EDUARDO GALEANO

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp