Top
Mesut Parlak

Mesut Parlak

mesutparlak@sozcum.com

04/04/2016

Başdanışmanlar!

Belli konularda gerek teorik, gerekse pratik bilgi ve tecrübelerini sorumlu olduğu kurum ve kişilere aktaranlara
“DANIŞMAN” denir.
Danışmanlar görevlerini yaparken;
a. Somut durum tespiti
b. Mevcut ve olası risk değerlendirmeleri
c. Konularla ilgili çözüm önerilerinin neler olduğunu ortaya koyarlar.
Başarılı yöneticiler kendi akıllarıyla değil, moda deyimle “ORTAK AKIL” ile karar verirler. Danışmanlar bu desteği verirken hayallerle değil, gerçekler ve ulaşılması planlanan hedeflere odaklanırlar.
Danışmanlık tüm dünyada çok önemli bir iş koludur. Uygar ve demokratik ülkeleri yöneten üst düzey yöneticiler, büyük holding yöneticileri ve iş adamları yoğun danışmanlık hizmetleri alırlar. Geçmişte olduğu gibi bugün de ülkemizde üst düzey yöneticiler, danışmanlık hizmeti alıyor. Sayın Cumhurbaşkanı ve Sayın Başbakan da ekiplerindeki danışmanlardan hizmet almaktalar. Medyadan öğrendiğimize göre çarşaf, çarşaf başdanışman listeleri yayınlanıyor. Allah arttırsın, nazardan korusun, asgari ücretin bin 300 lira olduğu ülkede olgun ve dolgun maaşlar alıyorlar. Bu danışmanlar arasında merak ediyorum iktidara yakın olmayan bir tek kişi var mı?

TÜRKİYE'YE BAKIN, İŞİN ÖNEMİNİ ANLAYIN!

Batılı ülke yöneticileri, danışman seçiminde din, ırk, mezhep ve siyasi kimliklere değil, uzmanlıklarındaki başarılara bakıyorlar.
Danışmanların hizmet verdikleri konuda ülke gerçekleri ilk sıradadır. Verecekleri raporlar hem ülke, hem de dünya siyaseti açısından son derece önemlidir. Yanlış ve yetersiz raporlar ülke için olduğu gibi, dünya barışını bile zora sokabilecek durumlar yaratabilir. Dünyada ve ülkemizde son dönemlerde sıkça yaşanan tatsız olayların temelinde de bu yok mudur?
Türkiye'mizin son 5 yılda yaşadıklarına bakılırsa, danışmanlığın ne denli önemli olduğu da apaçık ortaya çıkacaktır.
Dış siyasete göz atarsak; Davutoğlu, dönemin Başbakanına yıllarca dışişlerinden sorumlu danışmanlık, daha sonra da Erdoğan kabinesinde Dışişleri Bakanlığı yapmıştır. Davutoğlu bu görevleri yaparken, hem Dışişleri hem de özel danışmanlardan hizmet almıştır. Dışişleri Bakanlığı son 6-7 yıla kadar uluslararası boyutta bir yüz akı olmuştur. Nedeni de çekirdekten yetişen insanlar, uzun eğitimlerden sonra büyükelçi, konsolos ve üst düzey bürokrat olmuşlardır. Bu yeteneklere
bir devlet büyüğümüz “MONŞER” demiştir.
O monşerler Türk siyasetini şekillendirip, ülkeyi
son zamanlara sorunsuz olarak taşımışlardır.

TÜRK BÜYÜKLERİ ACİLEN ÖNLEM ALMALI…

Merak ediyorum; şu anda Dışişleri Bakanlığı'nda o monşerlerin görüntüsü var mı? Sıfır sorunla başladık, sorun olmayan ne yakın komşu, ne de uzak sözde müttefik kaldı mı? Bu yaşananlar karşısında sorun üst düzey yöneticiler de mi, danışmanlarda mı? Yoksa bu yaşananlar geçmişteki monşerlerin dışişlerinde yaptığı
“ENKAZ”ları kaldırırken mi ortaya çıktı?
Bu yaşadıklarımıza bakıldığında ortada büyük bir yanlışlık yok mu?
Türk büyükleri; bunu tez elden belirleyip, gerekli önlemleri almalısınız.
Eğer almazsanız, ülke için çok geç olacak.
Lütfen, Türkiye'nin temel taşlarına özen gösterin, atamalarda sadakat değil, liyakati öne alın. Bu atamaların hangi kriterlere göre yapıldığını siz değerli okurlar benden daha iyi biliyorsunuz.
Beştepe, Çankaya danışmanları ve metin yazarları; ülke sevginizden kuşku duymuyorum. Verdiğiniz raporlar, mutlaka ülke gerçekleriyle örtüşmelidir. Kulağa hoş gelen ama gerçeklerle örtüşmeyen raporlar vermekten kaçınmalısınız.
Amerika'ya ilk Müslümanlar ayak bastı, bir haftaya kadar Şam'da Cuma namazı kılacağız, 90 yıllık enkazı kaldırıyoruz gibi uçuk metinleri yazıp, büyüklerimizi de zor durumlara düşürmeyiniz.
Son söz: Ne kadar okursan oku, bilgine yakışır biçimde davranmıyorsan
CAHİLSİN demektir.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp