Top
30/11/2022

Her gün şehitler…

Sevgili okurlarım, özellikle büyük kentlerimizin belli kesimlerinde vur patlasın çal oynasın bir yaşam biçimi sürüp gidiyor.

Olanları ve Türkiye'nin gerçek yüzünü, hele de Güneydoğu'da olanları devlet dahil kimse görmek istemiyor.

Lüks yaşam olanca hızıyla devam ediyor.

AVM'ler açık, raflar dolu!

Hayat pahalılığı herkesin olmasa bile toplumun bir numaralı sorunu.

İnsanlar kendi günlük yaşamlarında boğulmuş, herkes bir şeyler bekliyor.

Öte yanda ise başımıza geçip bizleri yöneten 20 yıllık bir iktidar var.

Bu iktidar dev gibi sorunların altında ezilmiş, ne yapacağını bilmez durumda.

★★★

Milyonlarca kişi, nüfusun yüzde 10'u  işsiz…

Çözüm bulunması söz konusu değil.

Milyonlarca EYT'li emeklilik hakkını yıllar önce kazanmış ama hasretle beklediği emekli maaşına kavuşması mümkün olmuyor.

Sadece 5.500 liradan oluşan asgari ücret açlık sınırında.

Günümüzün ekonomik koşullarında bir işe yaradığı yok.

Milyonlarca insanımız işte böyle bir kargaşa ortamında yaşıyor ve hiç kimse nasıl bir çözüme ulaşılacağını bilmiyor.

★★★

Bu olumsuz tablonun çok önemli bir boyutunu da özellikle Suriye ve Kuzey Irak topraklarında yitirdiğimiz şehitlerimiz oluşturuyor.

Gün geçmiyor ki şehit haberleriyle sarsılmayalım…

Pırıl pırıl genç insanlarımız can veriyor.

Subaylar, özellikle teğmenler, astsubaylar, uzman çavuşlar ve sözleşmeli erler her gün toprağa veriliyor.

Televizyondan izliyoruz, şehit evlerine büyük Türk bayrakları asılıyor…

Evlerin çoğu gecekondu gibi.

Demek ki toprağa verdiklerimizin tamamına yakını fakir fukara ailelerin çocukları.

★★★

Bu konuda Cumhurbaşkanı Recep Tayyip, ya da Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar tarafından sürekli açıklamalar yapılıyor:

“Bir gece ansızın gelebiliriz!”

“Teröristlerin inlerini yok edeceğiz, başlarına geçireceğiz…”

“Şehitlerimizin kanı yerde kalmayacak.”

Olay sonrasında yapılan resmi açıklamalar da aynı doğrultuda.

“Kahraman şehitlerimizin intikamı alınmış, kanları yerde kalmamıştır. Aziz şehitlerimize Allah'tan rahmet, kederli ailelerine başsağlığı ve sabır diliyoruz.”

Birkaç saat sonra ise bu lafları yenileri izliyor:

“Dünkü operasyonlarımızda 28 terörist etkisiz hale getirilmiştir…”

(Herhalde dikkatinizi çekmiştir, rakam her gün değişiyor. Azalıyor veya çoğalıyor.)

★★★

Bu ölüm rakamlarının nasıl belirlendiğini doğrusu çok merak ediyorum…

Oralarda dağ başlarında uçakların ve ağır silahların da kullanıldığı çatışmalar çıkıyor ve her gün şu kadar terörist öldürülüyor.

O çatışma ortamında bu sayı acep nasıl belirleniyor?

Kim nasıl sayıyor?

Bakın size söyleyeyim, toplum verilen bu rakamlara artık (ne yazık ki) inanmamaya başladı…

★★★

Belleklerde oluşan başka sorular da  var.

Özellikle bu Pençe-Kilit operasyonlarında ve öncesinde bugüne kadar kaç askerimiz şehit düştü?

Bu soruyu biraz daha genelleme yapıp şöyle de sormak mümkün:

Bugüne kadar gerek Suriye ve gerekse Kuzey Irak topraklarında verdiğimiz şehit sayısı kaçtır?

Her şey gizli!

Bunları önemli bir soru daha izler:

Oralara gireceğinizi dosta düşmana, bütün dünyaya ilan ediyorsunuz. Madem öyle niçin girip işi bitirmiyorsunuz?

Ama öyle anlaşılıyor ki bildiri yayınlamak kolay da, terör yuvalarına girmek her açıdan epeyce zor.

ABD ne der, Rusya ve AB ne yapar, bütçemiz izin verir mi…

Ve karşımıza mazeret olarak önemli bir engel daha çıkabilir:

Arazi koşulları.

★★★

İki komşu ülkenin topraklarında yer alan terör üslerini yok edeceksin…

Buna eyvallah.

Her gün şehitler verdiğimiz sınır ötesi harekâtlarda hepimizin dileği budur.

Ama sen bunu davul zurnayla dosta düşmana ilan edip karşı tarafın önlem almasını sağlıyor ve belki de kaçmasına neden oluyorsun.

Bu nasıl iştir?

★★★

Sevgili okurlarım, bu konuda kafalarda çok soru var da, biri özellikle çok önemli.

Şehitlerimizin sorumlusu kimdir, kimlerdir, hangi üst makamlardır?

Bunlardan herhangi birine bugüne kadar hesap sorulmuş mudur?

Sorulmadıysa niçin?

Türk Milleti her zamanki suskunluğunu, umarsızlığını ve duyarsızlığını bu konuda da koruyor.

Eskiden olsaydı bu soruları Genelkurmay'a sorardık ama orası artık sadece ismen var!

Şimdi kime sormalı bilmem ki!

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp