Top
30/04/2022

Din ticareti, din sömürüsü

Sevgili okurlarım kutsal Ramazan deyince akıllara gelen ilk şeylerden ilki din ticareti ve din sömürüsüdür.

Ne yazık ki böyledir.

Ramazan'la birlikte Türkiye'nin dört bir yanında iftar sofraları kurulur.

Hiç kuşkunuz olmasın, bu sofraların en büyük nedeni ve amacı yukarıda saydığım iki husustur.

Bu sofraların çoğunda siyasetçiler boy gösterir…

Ve yine hiç kuşkunuz olmasın, hangi görüşten veya partiden olursa olsun onlar da din sömürüsü ve oy devşirme peşindedir.

★★★

Genç kuşaklar onu tanımaz, belki ismini bile duymamıştır… Türk siyasetinde bir zamanlar Millet Partisi Başkanı Osman Bölükbaşı vardı.

Bölükbaşı muazzam bir ‘konuşmacı' idi.

İster Meclis kürsüsünde olsun ister açık hava mitinglerinde, sözleriyle vurdu mu ses getirirdi.

İnanılmaz espriler yapar, hedef aldığı siyasetçileri yerin dibine sokup mahvederdi…

Üstelik bugünkü bazıları gibi başkaları tarafından hazırlanan konuşma metinlerini önündeki elektronik aygıtlardan okuyup millete sanki kendisi söylüyormuş gibi yutturmaya kalkışmazdı. (Zaten o aygıtlar henüz keşfedilmemişti!)

Osman Bölükbaşı neresinden baksanız namuslu adamdı. Partisinin görev aldığı koalisyon hükümetlerinin hiçbirinde bakanlık kabul etmemiş, kırmızı plakalı makam araçlarını elinin tersiyle itmişti.

★★★

Daha önce de söylemiştim, gazeteci olarak sadece benimle konuşurdu. Ankara'daki mütevazı evinde tek başına yaşar, ortalığı istila etmiş olan hamamböcekleriyle mücadele ederdi.

Emekli milletvekili maaşı dışında herhangi bir geliri yoktu. Bugün böylesini arayın da bulun bakalım!

Bana söylediği şu sözleri hiç unutmadım…

“Uzun siyaset yaşamım boyunca bütün sektörleri tetkik ettim. En büyük kazanç getirenin, en kârlı olanın din ticareti olduğunu gördüm.”

Üstelik bunları söyleyen Bölükbaşı solcu falan değil, sağ görüşlü bir siyasetçi idi.

★★★

Yarın Ramazan'ın son günü…

Hangi görüşten olursa olsun 30 gün boyunca kendileri için iftar sofraları kurdular.

Toplu iftarlar…

Sofralara çökenlerin en az yarısı beleşçi. Onlar oruçlu moruçlu değil.

Beş yıldızlı otellerde kurulan iftar sofralarının ücreti kişi başına ortalama 2 bin lira ama o sofralarda sadece kuş sütü eksikti!

Saray'da 30 gün boyunca hemen her akşam düzenlenen görkemli sofraların maliyeti bilinmiyor.

Saray her akşam doldu boşaldı. Yargı dahil bütün kesimler davet edilmişti.

Fakir fukara ve beleşçiler için Saray dışında kurulan toplu sofralarda ise menü soğumuş bir çorba, kuru fasulye, pilav ve tatlı…

Binlerce kişi aynı anda yemek kuyruğunda.  

★★★

Dün elime devletin Anadolu Ajansı tarafından hazırlanan ve medyaya servis edilen bir haber geçti…

Başlığı şöyle:

“AK Parti teşkilatı 30 Nisan'da 81 ilde iftar programı düzenleyecek.”

Haber metnini özetliyorum:

“AK Parti Genel Başkan Yardımcısı Erkan Kandemir, AK Parti teşkilatının 30 Nisan Cumartesi günü 81 ilde iftar programı düzenleyeceğini bildirdi…

‘Cumartesiyi pazara bağlayan gün bir milyon teşkilat mensubumuzla iftar sofrasında buluşma programı yapacağız' diyen Kandemir 30 Nisan'da tüm Türkiye'deki eş zamanlı Ramazan programlarını bitirmiş olacaklarını belirtti. ‘Cumhurbaşkanımız bu organizasyona İstanbul'dan katılacak' dedi…”

Vay anasını sayın seyirciler, daha ne demeli!

Bunların yaptığı din ticareti, din sömürüsü falan değil yani!

Her şey Allah rızası için!

★★★

Bu ‘Saray iftarlarına' bütün kesimler tek tek, ayrı ayrı çağrıldı…

Bildiğim kadarıyla Recep Tayyip bu Ramazan ayında öncen belirlenmiş bir ailenin evine gidip yere çökerek iftar yapmadı.

Bu değişikliğin nedenini bilmiyorum ama bütün iftarlarını Saray'da masada oturarak gerçekleştirdi!

Çağrılanlar arasında Türkiye'deki azınlık temsilcileri de vardı.

Azınlıklara da hoşgörülü davranmak, onlardan da az bile olsa oy devşirmek gerekiyordu.

★★★

Bu sofralar gösterdi ki, Ermeniler ve Rumlar dahil bizim azınlıklar onu çok seviyor, hallerinden memnunlar!..

(Aşağıdaki bölümleri iktidar gazetelerinden aldım, özetliyorum:)

Biri (Bedros) konuşmuş:

“Bu yılki iftar bambaşkaydı. Sanki bir baba etrafına çocuklarını almış, sıcak bakışı, güleç ve sıcak yüzüyle bizi ağırladı. Allah razı olsun. Kendisine şükranlarımızı sunduk. Resmilik yoktu, sıcak bir ev havası vardı. Sayın cumhurbaşkanımız gerçek bir halk adamı. Merhametini, hassas kalbî duygularını hissettik…”

Bir diğeri konuşmuş. (Susin.)

“Sayın cumhurbaşkanı bu kadar yoğun iken bize 3-4 saatini ayırdı. Bu çok ama çok değerli. Müzik ve edebiyat da konuştuk. Tek tek elimizi sıktı. Halimizi hatırımızı sordu. Azınlıkları önemseyen ve onlara sahip çıkan birini karşımızda gördük. Sorunları olan bunları aktarma fırsatını buldu.”

★★★

Bir Ramazan ayının daha sonuna geldik…

Siyasi yatırım, din ticareti, din sömürüsü, palavralar, zırvalar, ne ararsanız vardı…

Ve bir de bol kepçe yağcılık!

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp