Top
27/10/2022

Beni de unutmadılar!

Sevgili okurlarım, bundan birkaç gün önce telefonum çaldı…

Karşımda Saray'dan üst düzey bir yetkili…

Beni aslında çok sevdiklerini ve takdir ettiklerini söyledi ve dedi ki:

“Emin Bey sizi bundan sonra sayın cumhurbaşkanımızın katıldığı bütün toplantılara ve toplu açılış törenlerine davet etmek istiyoruz. Önümüzdeki Cuma ve Cumartesi günleri iki önemli toplantımız olacak.”

Çok mutlu olmuştum ama ne olur ne olmaz diye hemen yanıt vermek istemedim.

Saray yetkilisi sözlerini sürdürürken aramızda şöyle bir konuşma geçti:

-“Bize sizin gibi değerli elemanlar lâzım. O toplantılarda sizi de aramızda görürsek mutlu oluruz.”

-“İyi ama benim fikirlerim ortada. Yanlış bir Emin Bey'i aramış olmayasınız…”

-“Yok değil, biz sizdeki pırıltının epeydir farkındayız ama bir araya gelmemiz bugüne kadar hiç kısmet olmadı.”

-“Çok sevindim valla… Şimdi ne yapalım?”

-“İlk adım olarak bizim bu iki toplantıya gelin, sonrası kolay. Size bazı sürprizlerimiz de olabilir.”

-“Ne gibi yani?”

-“Olumlu yanıt verirseniz bundan sonra sayın Cumhurbaşkanımızın yurt içi ve yurt dışı gezilerine de katılırsınız. Uçakta diğer gazetecilerle birlikte çektirilen toplu fotoğraflarda yer alırsınız. Bir süre sonra Cumhurbaşkanımızın özel ekran programlarında bizim öteki yandaşlarla birlikte sizi de televizyona çıkarırız. Hem bizim açımızdan iyi olur hem de sizin açınızdan…”

-“Ama siz bugüne kadar hiçbir muhalif gazeteciyi böyle davet etmediniz ki… Üzerimizde yasaklar var bizim…”

-”O yasaklar artık kalkıyor. Sizin gibi bazı değerli arkadaşları davet etmeye karar verdik.”

-“Bu davetiniz benim için büyük onurdur!”

-“Bekliyoruz Emin Bey, sizi de bekliyoruz.”

-“Ben bir düşüneyim de…”

★★★

Sevgili okurlarım yukarıdaki konuşmanın tümüyle hayal ürünü olduğunu herhalde anlamışsınızdır.  Şimdi Saray ve bu iktidar acele bir karar almış ve bazı toplantılarına ‘kendilerinden olmayan' bazı gazetecileri de çağırmayı (ilk kez olarak) kabul etmişler.

Bu açıdan bakıldığında, manzara bu iktidar döneminde uzun yıllardan beri şöyledir:

O gazeteciler bunların hiçbir faaliyetine çağrılmaz. Her biri ayrı ayrı yasaklıdır.

O gazeteciler çoktan tu kaka ilan edilmiştir.

Örneğin bizim gazetenin hiçbir çalışanı hiçbir yere davet edilmez.

★★★

Peki ama göstermelik bile olsa kapıları şimdi niçin açıyorlar?

Bu sorunun yanıtı belli:

Basın üzerinde uyguladıkları o korkunç baskı rejimini biraz olsun hafifletmiş göstermek!

Zannediyorlar ki bizler de bu gibi anlamsız ve göstermelik çağrılara alkış tutacak ve hemen peşlerinden gideceğiz.

Bir yanda baskı.

Gözaltına alınan, yargılanan, tutuklanan, işlerinden edilen, bazıları sokaklarda dayak yiyen çok sayıda gazeteci… 

Ve son olarak Tele-1 olayında olduğu gibi RTÜK tarafından kapatma cezası, ya da ağır para cezaları verilen televizyon kanalları.

★★★

İktidar partisi şimdi yeni bir propaganda yöntemi uygulaması başlatıyor:

Demokrat ve fikir özgürlüğünden yana görünüp bazı ‘muhalif' gazetecileri toplantılarına çağırmak ve sözüm ona ‘demokratik açılım' sergilemek!'

Bu, yutturmaca bir ilk adım olacak…

Bir sonraki adım onları dünya liderimizin uçağına davet edip özellikle beleş dış gezilerde güzelce ağırlamak…

Ve bu yolla kafakola almak…

Oltaya takılan takılır…

Yutan yutar, yiyen yer, giden gider…

Ölen ölür kalan sağlar bizimdir.

★★★

Başkalarının ne yapacağı beni bağlamaz.

Sadece kendi adıma söylüyorum.

Saray ve AKP'den (gelmez ya) gelecek olan her türlü çağrıyı dün bizim Çiğdem Toker'in yaptığı gibi anında reddetmek benim için görevdir.

Herhangi bir toplantıya onların çağrısıyla katılmak, herhangi bir yere onların davetiyle gitmek benim için asla söz konusu olamaz.

Kendilerine yine de çok teşekkür ediyorum.

İyi ki bu konuya benim adımı bulaştırmamışlar.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp