Top
26/11/2020

Cezaevi mektupları

Sevgili okurlarım, Alaşehir-Manisa Cezaevi'nde yatmakta olan Sedat Karaman isimli hükümlüden aldığım mektup ilginç…

Tam olarak anlayamadım ama sanırım cinayetten hükümlü.

Mektubu sizlere aynen iletiyorum:

★★★

“Sevgili Emin Bey, öncelikle belirtmek isterim ki yazılarınızı ilgiyle takip ediyorum. Sizden ricam, bir konu hakkında sesim olmanız. Çünkü biz derdimizi duyuramıyoruz.

Ben 24 yaşında üniversite öğrencisi, 6 yıldır cezaevinde mahkûm olan bir bireyim. 18 yaşımda iken bir arkadaşımla olan husumet istenmeyecek şekilde bitti. Ben de bu olaydan yedinci yılıma gireceğim ve hâlen mahkûmum.

Kısaca şöyle özetlersem, yerel mahkeme 20 yıl ceza verdi. Yargıtay 1. Ceza Dairesi cezamda indirim isteyerek dosyayı (lehime) bozdu. Tekrar yerel mahkemeye çıktığımda, mahkeme Yargıtay'ın bozma ilamına uymayarak cezamı müebbede çevirdi.

Daha da ilginci, 20 yıl cezayı çok bulan Yargıtay müebbet cezayı da onadı.

Sayın Emin Bey, CMK 309. Maddenin 4. Fıkrasının (b) bendi şöyle; ‘Yargıtay'ın lehe bozduğu bir dosyada mahkeme bir önceki cezadan daha ağır ceza veremez.'

Mahkeme kanunu yok saydı.

Daha da ilginç olan, Yargıtay içtihatları kendi içinde çelişti. Yedi yıl geçti, halen hiçbir makama sesimi duyuramıyorum.

18 yaşında iken yargı mercilerinin yapmış olduğu hatalar nedeniyle hayatı, idealleri, hayalleri bir anda yok olmuş bir bireyim. Yürürlüğe giren infaz yasası nedeniyle de derin üzüntü içindeyim.

Yedi yıl boyunca kanun hükmünde kararnameler dahil bir çok ceza indirimi gördüm ama bu indirimlerin tamamı ekonomik suçlar için.

Hırsızlık, dolandırıcılık, gasp, sürekli bu suçlara af yasası geliyor. Bu suçları işleyenler genelde bir değil, en az 10 dosya ile geliyor. Ancak çıkarılan yasa nedeniyle çıkıyorlar. Benim gibi kader mahkûmları ise çürütülmeye mahkûm.

★★★

Size şöyle bir örnek vermek istiyorum. Alman ceza sisteminde 21 yaş altı suç işleyen kişiler en fazla 10 yıl yatırılıyor, ıslah edilip çıkarılıyor. Fakat ülkemizin ceza algısında ISLAH yok ÇÜRÜTÜLME var. Ben şimdi bana verilen bu cezayı yatsam, 18 yaşında girdim 45 yaşımda çıkıyorum.

Gençliğim, hayatım bitecek. 45 yaşından sonra nasıl topluma ayak uydurayım? Ailemi yerinde bulabilecek miyim? O yaştan sonra nasıl iş kurarım? Çalışsam, maaşımın yarısı direk kesilecek.

Cezaevinde yemek masrafları için 50 bin liranın üzerinde bir meblâğ borçlanıyoruz, o kesilecek. Evlensem, nasıl evleneceğim? Kısacası yaşını aldıktan sonra insan nasıl ıslah olur?

Suç oranları da bundan dolayı artıyor. Gasp, hırsızlık, dolandırıcılık suçluları daha fazla ceza yatmadıkları için tekrar suç işliyor. Kader mahkûmları ise çürütüldükleri için topluma ayak uyduramıyor, borçlandırılıyor, çaresizlikten illegal yollara başvuruyor. Benim gözlemim bu.

Bir de bu kadın cinayeti işleyen insanlar yüzünden bütün kader mahkûmları aynı kefeye konuyor. Kısacası kurunun yanında yaş da yanıyor. Değerli vaktinizi ayırdığınız için teşekkür ederim. İyi çalışmalar dilerim. Saygılarımla. Sedat Karaman.”

Hayatımda ilk kez cezaevinde yatan bir yabancı uyrukludan mektup aldım!

Adı Hani Rajab. Gaziantep Cezaevi'nde yatıyor. Demek ki cezaevlerindeki şöhretim (!) taa Suriyelilere kadar yayılmış. Doğal Türkçe hatalarıyla birlikte mektup şu:

“Selamünaleyküm Emin bey. Nasılsın yüce Allahtan iyi olmanı temenni ederim. Emin bey ben yabancı uyruklu adım Hani Rajab. Suriye vatandaşıyım. Başıma çok büyük bir oyun örüldü ve cezaevine kondum.

Burada ben sizin kanun yollarınızı bilmediğimden dolayı sizden insan olarak bir yardım istiyorum.

Ceza hukukçusu olan Prof. Dr. Ersan Şen. Adresi ve telefon numarası. Kendisinden yardım isticeğim dosyamla ilgili çünkü çok büyük bir haksızlığa uğradım ve hep dolandırıldım ya da bana yalan söylediler.

Ve sizden Allah için bana yardım etmenizi istiyorum. Lütfen geri dünüş yaparsan Allah inandırsın sana hep dua edecem.

Sadece ersan hocanın açık adresini ve telefonunu. Kendisine mektup yazıcağım yardımını istiyceğim.

Seni yüce Allaha sonra kendinize emanet ediyorum ve Allaha emanet ol. Sevgilerimle. Hani Rajab.”

Benim cezaevinde yatmakta olan birine geri dönüş yapma olanağım yok…

Eğer onca işleri arasında ilgilenme fırsatı bulacak olursa, ötesine Ersan hoca karar verir.

★★★

Sevgili okurlarım, cezaevlerinden her gün çok sayıda mektup alıyorum. Şu veya bu nedenle yatanlar beni ve SÖZCÜ'yü adeta “Kurtarıcı” olarak görüyor!

Özellikle 15 Temmuz darbe girişimi sonrasında ağır hapis cezalarına çarptırılan, o gece hiç silah kullanmayan, sadece aldıkları emirleri uygulamak zorunda olan erler ve askeri öğrenciler var.

İçeriye böylesine ağır cezalarla tıkılınca çaresiz kalan genç insanlar içlerini bir gazeteciye döküp yardım istiyor ama bizim elimizden gelen bir şey yok ki…

Anladığım tek gerçek var:

Çok sayıda tutuklu ve hükümlüye her açıdan haksızlıklar yapılmış ve yapılıyor.

★★★

Aileleriyle görüşme, kitap okuma, dışarıdan kitap getirtme, hastalanınca hastaneye sevk edilme olanakları son derece kısıtlı. Koğuşlar acayip kalabalık. Örneğin 10 kişilik tek tuvaletli koğuşta 30 kişi yerlerde yatıyor.

Neyse ki gördüğüm kadarıyla mektuplarına sansür çok ender uygulanıyor. Bu yazdıklarım on binlerce tutuklu ve hükümlü, herkes için geçerli.

Bizler dışarıda yaşantımızı özgürce sürdürürken, elimizden bir şey gelmese bile içeride yaşayanların dertlerini ve sorunlarını bilmek zorundayız.

Cezaevlerinden gelen mektuplar beni acıtıyor, yazmamak içime sinmiyor.

Fırsat buldukça yazmaya devam edeceğim.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp