Top
24/09/2022

Adamın kanı henüz kurumadan…

SEVGİLİ okurlarım, burada önce kısa bir anımsatma yapmak gerekiyor…

Suudi Arabistan vatandaşı Cemal Kaşıkçı bir süre sonra evlenecek. İşlemlerin tamamlanması için İstanbul'daki Suudi Arabistan başkonsolosluğuna başvuruda bulunuyor.

Kendisine üç hafta sonrasına, 2 ekim 2018 günü için randevu veriliyor.

Cemal Kaşıkçı Suudi rejimine muhalif bir gazeteci.

Uluslararası ortamlarda etkinliği var. Onun varlığı, yazıları ve yaptığı konuşmalar hırsız Suudi şeyhlerini son derece rahatsız ediyor.

Böyle bir randevu verildiği başkonsolosluk tarafından ‘merkeze' bildirildiği anda karar veriliyor ve gerekli hazırlıklar başlatılıyor.

Cemal Kaşıkçı konsolosluk binasına girdiğinde öldürülecektir.

★★★

Cinayeti işlemek için Suudi Arabistan'da özel ekipler hazırlanıyor…

İşlem sonrasında hiçbir iz bırakmayacak özel uzmanlar İstanbul'a doğru yola çıkarılıyor.

Ekipte cinayet deneyimi olan otopsi uzmanları, cesedi iz bırakmadan yok edecek çok özel elemanlar vesaire yer alıyor.

Bunlar özel uçaklarla ayrı ayrı İstanbul'a gelip otellere yerleşiyor…

Ana üsleri başkonsolosluk binası.

★★★

Cemal Kaşıkçı belirlenen gün ve saatte içeriye buyur ediliyor…

Sonrası her açıdan meçhul!

Bilinen tek şey muhalif gazetecinin orada hiçbir iz bırakmadan öldürüldüğü…

Gecikmesinden kuşkulanan ve Kaşıkçı'yı konsolosluk yakınlarında bir yerde beklemekte olan Türk nişanlısı durumu polise bildiriyor.

★★★

Bizim polisin gerekli izinleri alıp konsolosluk binasına girmesi, orada arama yapması falan saatler alıyor.

Sonuç sıfıra sıfır elde var sıfır!

Sayıları 20'ye ulaşan özel katiller ekibi bu boşluktan yararlanıp Suudi Arabistan'a savuşuyor.

Ceset bulunamıyor.

Aradan dört yıl geçti ama şu anda bile bulunmuş değil.

İşin sonraki aşamaları ise Türkiye Cumhuriyeti açısından utanç verici.

Suudiler bizimle adeta alay etmeye, aşağılamaya başlıyor.

★★★

Cinayeti inkar etmeleri mümkün olmuyor ama biz suçluları yargılayacağız deyip yalan söylüyorlar.

Bazı sanıklar için idam cezası istendi diye kıvırtmaya kalkışıyorlar.

Kimliği belli olan katillerin iadesini istediğimizde feryadı basıyorlar:

“Bizim yargımız bağımsızdır! Biz dahil hiç kimse ve hiçbir makamdan talimat alamaz!”

Uzun lafın kısası şöyle…

Bu cinayet olayını sadece biz değil bütün dünya tartıştı ama ceset ortada yoktu!

Bizim iktidar da çok bozuk attı…

Suudi'lere posta koydular, “Eğer siz yapmazsanız gereğini biz yaparız” falan dediler.

Milletin gazını alabilmek için neredeyse savaş ilan edeceklerdi.

Ancak gelin görün ki ne yapılması gerektiğini, bizi yöneten aymazlar da bilmiyordu.

Ortada polisiye romanlara konu olacak, ustalıkla ve dört dörtlük (!) işlenmiş bir cinayet vardı.

★★★

Bu olayı neden bugün bir kez daha yazı konusu yaptığıma gelince…

Geçtiğimiz Perşembe günü Suudi Arabistan'ın “Milli günü” imiş!..

Bu nedenle Ankara'nın beş yıldızlı otellerinden birinde resepsiyon düzenlemişler.

Resepsiyona bizden İçişleri Bakanı Süleyman Soylu, Diyanet Başkanı Ali Erbaş, bazı AKP milletvekilleriyle birlikte üst düzey bazı subaylar katılmış.

Salonun girişine Arabistan çadırı kurulmuş, konuklara deve sütü ikram edilmiş.

★★★

Böyle günlerde ev sahiplerine bazı sorular sorulmaz.

Örneğin Suudi büyükelçisine “Yav ekselans ne oldu şu Cemal Kaşıkçı cinayeti, katiller nerede” diye sormak ayıp kaçar!

Sen tepkini o davete katılmamakla gösterirsin.

Bu cinayet nedeniyle yakın geçmişte biz bunlarla papaz olmuştuk…

Herifler Türkiye Cumhuriyetini açıkça aşağılamıştı.

Bizimle alay etmişlerdi.

Kendi işlettikleri cinayetin sorumlularını şimdi bile korudukları kesinleşti.

★★★

Biz her şeyi unutmuşuz…

İçişleri Bakanı, Diyanet Başkanı falan o katillerin resepsiyonunda boy gösteriyor.

Niçin?..

Çünkü heriflerde bol kepçe para var, bizde yok.

Ne demiş büyüklerimiz…

Siyasette dün dündür bugün bugündür!

Hey gidi Türkiye Cumhuriyeti…

Senin ülkende öldürülen gazeteci Kaşıkçı'nın kanı henüz kurumadı.

Bu kadar aşağılama yeter sana…

Başka ne demeli!

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp