Top
22/04/2022

Ziraat’ı da götürüyorlar…

Sevgili okurlarım, bu iktidarın kafasında acayip bazı fikirler var. Onlardan biri de İstanbul hayranlığı…

Bunlar Osmanlıcı ya!.. Hayranlık oradan geliyor.

İstanbul Fatih Sultan Mehmet'ten, taa 1453 yılından bu yana Osmanlı'nın başkenti olan bir şehir.

Adına payitaht derlerdi.

Bütün kararlar orada alınır, Anadolu ve sınırlarımızın içerisinde kalan öteki bölgeler ve şehirler hep ihmal edilirdi.

İstanbul dışında her yer Osmanlı'nın ‘sürgün yeri' idi.

Yönetimin hoşlanmadığı herkes oralara sürgün edilir ve hayatı kaydırılırdı.

★★★

Osmanlı'da çok sayıda düzgün, yurtsever insanlar vardı.

Onlardan biri Mithat Paşa idi.

Bugünkü Ziraat Bankasını 1863 yılında yardımlaşma sandığı olarak kurmuştu. Devletin mütevazı bir sermaye ile kurulan ilk bankası olmuştu.

Amacı özellikle kırsal kesimde yaşayan gariban çiftçilere kredi verip onları açlıktan ve sefaletten kurtarmaktı.

Mithat Paşa büyük adamdı. Devletin valiliklerinde bulunmuş, gittiği her yeri bıraktığı eserlerle kalkındırmış ve Sadrazam (günümüzde başbakan) olmuştu.

★★★

Fakat gelin görün ki padişah Abdülhamit ile yıldızı hiçbir zaman barışmıyordu.

Günün birinde Abdülhamit onu darbecilikle suçladı, Yıldız Sarayı bahçesinde kurdurduğu düzmece bir çadır mahkemesinde yargılattı.

İdam cezası aldı…

Fakat Abdülhamit ‘büyüklüğünü (!) gösterip' nice aydınlar gibi onu da (bugün Suudi Arabistan sınırları içinde bulunan Taif'e) sürgün etti.

Zindanda bir hücrede tek başına yıllarca yaşadı ama olay bu kadarla bitmiyordu.

Günün birinde, 1884 yılında Abdülhamit bir emir verdi.

Bu emir doğrultusunda Mithat Paşa, muhafızları tarafından Taif'de boğularak öldürüldü.

O öldü ama geriye eserleri ve saygın ismi kaldı.

★★★

Anadolu'da kurulan ve Ankara'yı başkent yapan yeni Türk devleti, Ziraat Bankasını da 1924 yılında Ankara'ya taşıdı.

1930'da Ankara'nın Ulus semtinde modern genel müdürlük binası hizmete girdi. Başkent Ankara'nın en görkemli binalarından biriydi.

O binada ayrıca muhteşem bir müze var, gezmeyenlere öneririm.

★★★

Yeni Türk devleti olanca gücüyle çalışıyor, merkeze taşınan kuruluşları için yeni hazırlıklar yapıyordu. Bina inşaatları hızla başlamıştı.

Onlardan biri de binası hemen Ziraat Bankası'nın yanı başında olan Merkez Bankası idi.

Her iki binanın da altında muazzam arşivler ve özellikle kasalar var.

Devletin elde bulunması gerekli olan altın ve döviz stokları yerin metrelerce altında olan o kasa dairelerinde korunuyor.

★★★

Dedim ya, bu iktidarda acayip bir Osmanlı ve İstanbul hayranlığı var…

Bir ara “Merkez Bankasını da İstanbul'a taşıyacağız” demeye başladılar.

Kapsamlı araştırmalar yaptılar ama sonuç hüsrandı.

O kasa dairelerinin İstanbul'da kiralanacak gökdelen binalarda güven içerisinde korunması mümkün değildi…

Ve bu hayalden vazgeçmek zorunda kaldılar.

Başka bir deyişle Merkez Bankasını İstanbul'a taşımaları mümkün olmadı.

★★★

Sonra akıllarına başka bir cingözlük geldi…

“Merkez olmadı, hiç değilse Ziraat'ı İstanbul'a götürelim!..”

Bankanın genel müdürlük birimlerinde çalışan yaklaşık 1.200 personel var. Her birine birkaç gün önce tebligat yapılmaya başlandı.

“Taşınma hazırlıkları başlamıştır. Hiçbir yasal mazeret kabul edilmeyecektir. İstanbul'a gitmeyi kabul etmeyenler Türkiye'deki diğer şubelerimize atanacaktır.”

Bin'den fazla aile düzenini Ankara'da kurmuş, ev bark sahibi olmuş, çocukları okuyor… Bunlar İstanbul gibi dünyanın en pahalı şehirlerinden birinde yeniden ev arayacak, çocuklarını okula yazdıracak ve üstelik hangi parayla geçinecek…

İtiraz edenlere yanıt veriliyor:

“İtiraz etmekte haklısınız! O zaman sizi Van, Bitlis, Çankırı gibi şubelerimize, ya da ilçelere gönderebiliriz. Hem oralar İstanbul'dan daha ucuzdur!..”

★★★

Türkiye'de üç kamu bankası var…En büyüğü ve kapsamlı olanı Ziraat.

Öteki ikisi Halkbank ve Vakıfbank.

Üçü de bugünkü iktidarın çiftliği.

Bol maaşlı yönetim kurulu üyeleri partili.

Verilen büyük krediler gizli!

Örneğin yandaş medya patronu (Hürriyet, Milliyet, Posta gazeteleri ile Kanal-D, CNN-Türk televizyonların) sahibi olan Demirören ailesine Ziraat tarafından verilen bir milyar doları aşkın kredinin ne olduğu, geri ödenip ödenmediği asla açıklanmıyor.

Soranlara şöyle deniliyor:

“Ticari sırdır, söyleyemeyiz!”

★★★

Kamu bankaları bu
iktidarın yolgeçen hanı olmuş durumda…

Kimin eli kimin cebinde belli değil.

Şimdi kafayı taktılar Ziraat'e, İstanbul'a taşımaya kalkışıyorlar.

Durup dururken yine milyarları savuracaklar.

Neden İstanbul?..Hangi bankacılık hesaplarıyla?..

Hayır, sadece bunların Osmanlı özlemi nedeniyle.

Taşısınlar bakalım!

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp