Top
22/03/2022

Cezaevlerinden haklı yakınmalar

“Sayın Emin Bey, cezaevlerinde yatmakta olanların tek dostu, ya da sesi sizsiniz. Benim kimseye yazıp çizme huyum yok ama şimdi size yazıyorum. Çünkü okuyacağınızı düşünüyorum ve elinizden gelirse bir şey yapacağınızı biliyorum.

Aslında size şimdi aktaracaklarım kişisel bir sorun değil…

Ve kim ne derse desin, iddialı denilebilir ama cezaevlerinde yatmakta olanların en büyük sorunlarından biridir.

Ama bu sorun hiç konuşulmuyor ve tartışılmıyor.

Mesele şu:

Sanıksanız ve avukat tutacak paranız yoksa devlet size avukat veriyor. Avukatı barolar belirliyor. Ama o avukatı görebilenlere aşk olsun!

Asla ve kesinlikle sadece bir kere ifade alınırken mahkemeye geliyor, sonra bir daha yok.

Olay nedir, derdin nedir, nasıl bir savunma yapalım, bu iş başına nasıl geldi, ne yaptın, ne yapmadın demek yok. Bu baro avukatlarının âdet yerini bulsun diye söylediği tek şey var: ‘Aleyhimize olan hususları kabul etmiyoruz, sanığın savunmasına aynen katılıyorum.'

★★★

Avukatlık bu mudur?..

Barolar bize hiç avukat vermese daha iyi. Bazıları kararı istinaf veya temyiz de etmiyor. Beraat etmesi gereken pek çok sanık bu yüzden, yani savunması doğru dürüst yapılmadığı için mahkûm oluyor.

Benim durumum da böyle. Kişiselleştirmek istemediğim için daha fazlasını anlatmak istemiyorum.

★★★

Baroya dilekçeler yazdım bana atadığınız avukat görüşmeye hiç gelmedi, hiçbir şey yapmıyor diye. Hiçbir geri dönüş olmadı.

Cezaevine dilekçe yazdım, savcılığa ve yargılandığım mahkemeye dilekçeler yazdım, bana başka bir avukat verin diye ama hiçbirinden olumlu cevap alamadım.

Avukatlık bu değildir. Bu olamaz.

Baro böyle yapmamalı.

Avukatlar az para aldığı için ilgilenmiyormuş. Ama bunun adı, para az diye bizim hayatımızla oynamaktır.

★★★

Ben ve benim gibi pek çok insan yeterli savunma yapılmadığı için adli hata ile mahkûm olduk.

Peşimizden koşacak, yargılama yanlıştır diyecek bir avukat tutma imkânımız yok.

Benim size gönderdiğim şu mektuba verecek pul param bile yok.

Lütfen mahkûmlara AF için yardımcı olun.

Saygılar selamlar, kendinize iyi bakın. Allah'a emanet olun. Fikret Ünlü.”

★★★

Konuyu dün araştırdım. İşin aslı şöyle…

Ücretsiz avukatı barolar belirliyor. Çoğu bu göreve talip olan gençler, yeterli para kazanamayan yeni avukatlar.

Onları baro seçiyor ama paralarını devlet ödüyor. Daha doğrusu ödeyeceği varsayılıyor.

Ücretler çok düşük.

Genelde brüt 600 ile 1.100 lira arasında değişiyor.

Ayrıca onlara cezaevlerine geliş gidiş yol parası da sadece bir kez ödeniyor. Ötesini, parası zaten olmayan avukat kendi cebinden karşılamak zorunda kalıyor ve dolayısıyla kaytarıyor.

Üstelik baro avukatlarına bu ödemeler aylar sonra yapılıyor.

Bu durumda sadece baroları suçlamak biraz yanlış oluyor. Yani eleştirilmesi gereken, devlet mekanizmasıdır.

Sevgili okurlarım, cezaevlerinde sorunlar anlatarak, yazarak bitecek gibi değil…

Dile kolay, cezaevlerimizde yaklaşık 300 bin tutuklu ve hükümlü yatıyor. Aileleriyle birlikte iki milyona yaklaşan bir kesim.

Elime dün sabah ulaşan ikinci mektubu Burhaniye cezaevinden Ahmet Erbay yazıyor… Kalabalık koğuşlarda sigara sorununa değinmiş.

Mektubunda daha başka çok doğru sorunlara da değiniyor ama o kadarına yerim yok.

Ben Adalet Bakanlığı yetkilisi olsam o mektubu cezaevi arşivinden çıkarıp inceler ve Erbay'ın sözlerini ciddiye alırım.

İşte o mektubun sigara bölümü…

★★★

“… Pandemi döneminde önem kazanan bir başka husus sigara konusu. Bilindiği gibi sekiz kişilik koğuşlarda 23 kişi kalıyoruz. Standartların çok altında özel ve ortak kullanım alanı mevcut.

Ayrıca bahçe (güneş batarken avlu) kapısı kapandığında koğuş tamamen kapalı bir fanusa dönüşüyor ve temiz havaya hasret kalıyoruz.

Cezaevlerini dizayn edenlerin koğuş içindeki havanın nasıl devridaim edeceğini hesaplamadan, tasarlamadan yaptığını düşünüyorum.

Eğer hesaplayıp yapıldığını iddia eden varsa, koğuşta bir gece geçirip tecrübe etmelerini çok isterim.

★★★

Sigara içmiyorum ama içene saygım var. Kişinin ne yapıp yapmayacağı onun özgür iradesine kalmış bir şey.

Kaldığım koğuşta Koah, şeker, tansiyon, sara hastalığı olan kişiler de var.

Bu nedenle, koronayı cezaevinde çok ağır biçimde geçirmiş biri olarak sormak istiyorum…

Kronik rahatsızlığı olanları istemediği halde sigara içenlerle aynı koğuşta tutmanın acaba işkenceden farkı var mıdır?

Sigara içmeyenlerin talep ettikleri takdirde sigara içilmeyen koğuşlara alınması, belki ufak düzenlemelerle cezaevlerinde “Yeşilay koğuşları”  oluşturulması gerekmektedir…

Saygılarımı sunar, çalışmalarınızda başarılar dilerim. Ahmet Erbay.”

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp