Top
22/02/2013

Fethullah’tan yanıt bekleyen sorular!

Sevgili okuyucularım, hocaefendi Fethullah Amerika'ya yerleşmiş, bir eli yağda, bir eli balda yaşıyor.

Pensilvanya Eyaleti'nde büyük bir çiftlik… Çiftlikte büyük bir göl ve çeşitli villalar var. Kendisine hizmet veren sekreterler, aşçılar, uşaklar, şoförler, korumalar, kameramanlar, temizlikçiler ve müritler, hep birlikte güzel bir hayat sürüyorlar.
Fethullah aklına estikçe kameraların karşısına geçip her konuda vaazlar veriyor. Sonra o vaazlar Türkiye'de kendilerine ait televizyon kanalları ile gazetelere iletiliyor, onlar da bu son
derece seçkin (!) vaazları kamuoyuna aktarıyorlar.
Ayrıca cemaatin resmi sözcülüğünü yapan internet siteleri var.

* * *

Fethullah'ı kafasındaki takkeyle falan görünce öyle sıradan biri zannetmeyin!
O, ekibiyle birlikte Türkiye'yi yöneten adam. Devlete el koymuş, cemaatin adamlarını özellikle polis ve askeriyeye yerleştirmiş. Valilerin ve kaymakamların da çoğu onun adamı.
Ancak gelin görün ki, bazı “Şer (kötülük) şebekeleri” onları rahatsız ediyor! Birkaç gün önce kendilerine ait internet sitesinde Fethullah adına yapılan açıklama vardı. Özetliyorum,
lütfen gülmeden okuyunuz:

* * *

“Kıymetli arkadaşlar, kin ve nefret duygularıyla oturup kalkan bir kısım kimseler sürekli yalan ve iftiralara sarılıyor, dine hizmet eden herkesi hedef alıyor ve onları karalamak için her yola başvuruyorlar.
Yaptıklarıyla vicdanlarının iflas etmiş ve insaf hislerinin tükenmiş olduğunu ortaya koyan bu zavallılar yalan ve iftirayı bir silah gibi kullanıyor, hiç olmazsa izinin kalacağı ümidiyle temiz ruhlara sürekli çamur püskürtüyorlar.
O nasipsizleri muhatap alıp iftiralarına cevap yetiştirmenin abesle iştigal olduğunu düşünüyoruz.
Zira vicdan ve insaf olmalıdır ki, insan doğruları kabul etmeye açık bulunsun. Bununla beraber sözü bir noktaya getirmek için iki hususa değinmek istiyoruz.
Bazı şer (kötülük) şebekeleri, Muhterem Fethullah Gülen Hocaefendi hakkında halkın
zihninde şüpheler uyandırmak için senelerden beri var güçleriyle çalışıyorlar.
Muhterem Hocamızın her sözünü ve her görüntüsünü nasıl çarpıtabileceklerine dair şeytani gayretler sergiliyor ve en nezih karelerin, en güzel beyanların üzerine zift pompalıyorlar.”
Bunu yapanlar Allah'tan bulsunlar. Amin.
Açıklama bu kez Fethullah'ın “Mucizeleri” ile devam ediyor:

* * *

“Mesela, büyük bir fırtınanın yaklaşmakta olduğunu duyan çevredeki Müslümanlar gelip
‘Efendim, dinimizin bu türlü felaketler karşısında bir tavsiyesi var mı? Bir dua yazma lütfunda bulunur musunuz?' deyince muhterem Hocaefendi Ayet-el Kürsi yazıyor.
Türk, Kürt, Boşnak, Bulgar, Abhazyalı Müslümanlar yazılan o duayı alıp evlerine ve bahçe
duvarlarına asıyorlar.
Allah'ın inayetiyle (yardımıyla) başka yerlerde çok büyük yıkımlar olduğu halde onlar çok küçük kayıplarla o belayı atlatıyorlar.
Fakat birileri bunu haberleştirirken ‘(Hocaefendi) Mazlum Müslümanlar dururken Amerika'ya dua ediyor' şeklinde veriyor ve masum bir duaya sığınma hadisesini bile çarpıtıp onu da karalama malzemesi olarak kullanmaya çalışıyorlar…”

* * *

Sonra yine ağlaşma faslı başlıyor:
“Müfteriyi (iftira atanı) anlayabiliyoruz. O kendi karakterini sergiliyor. Sadece iki grubu
anlayamıyoruz:
Birincisi, iftira haram olduğu halde bunlara bulaşabilen Müslümanları anlayamıyoruz.
İkincisi, şer şebeke her fırsatı kullanırken, Muhterem Hocamız her gün (kameralar önünde) sohbet edip ders yaparak hakikat buketleri gönderdiği halde o sohbetleri başkalarına ulaştırma gayreti içinde bulunmayan, bir kişi daha duysun heyecanı taşımayan, hiç değilse kendisi için istifade (yararlanma) yollarını aramayan Hak erlerini (Müslümanları) hiç anlamıyoruz.”

* * *

Sevgili okuyucularım, şimdi gelelim işin özüne!.. Bu işler böyle ağlatıcı sızlatıcı, acındırıcı ve gülünç mesajlar yayınlamakla olmaz.
Bunlar işin hikayesidir ve hiç kimse inanmaz. Nitekim yukarıda açıkladığım mesajda da yakınıyorlar, ilgi görmediklerini ve güvendikleri kimselerin artık kendilerine yüz vermediğini ñdolaylı yoldan- itiraf ediyorlar.

* * *

Ben burada Fethullah ve ekibine zaman zaman bazı somut sorular sorar ve yanıt beklediğimi vurgularım.
Ama nedense yanıt veremezler.
Oysa işin püf noktası o sorularda yatmaktadır.
Sen cemaat olarak örgütleneceksin, devleti yöneteceksin, yüzlerce trilyon liralık para kaynaklarını siyaset yolunda kullanacaksın ve birkaç basit soruya yanıt veremeyeceksin! Hiç olur mu yani!
Şimdi o soruları bir kez daha sıralıyorum. Başta Fethullah olmak üzere eğer bunlar dürüst-yürekli, iddia ettikleri gibi “Müslüman” insanlarsa, kıvırtmadan yanıt verirler. İşte o sorular:
– Hocaefendi, Pensilvanya'da yaşamakta olduğun o güzel çiftlik kaç dönüm arazi içinde kurulu? (Tam 107 dönüm!)
– İçinde kaç villa var?
– Orada senin emrinde kaç personel ve kaç mürit görevli?
Onların maaşlarını kim ödüyor, harcamaları kim karşılıyor?
– Çiftlik kimin mülkü? Tapusu kimin üzerine? Kimler tarafından ne zaman, kaç milyon dolara satın alınmış? Ya da kiracı olarak oturuyorsanız, kirası kaç dolar? Türkçesi, bu değirmenin suyu nereden geliyor?
– Türkiye'de senin hakkında başlatılmış herhangi bir soruşturma, ya da açılmış bir dava var mı? (Yok.)
– O halde niçin Amerika'da yaşıyorsun? 14 yıldan beri Türkiye'ye niçin dönemiyorsun? Niçin hariçten gazel okuyorsun?
– Koskoca adamsın. Avukatının yazdığına göre bir zamanlar burada cami penceresinde bile yaşamışsın. Şimdi neden korkuyorsun?
– Sakın Amerika seni “İslamcı” söylemlerin nedeniyle şu veya bu biçimde kullanıyor olmasın!
Amerika seni topraklarında barındırarak hangi yararları sağlıyor?
– Hocaefendi, oralardan nutuk atmak kolay! Gel Türkiye'ye, “Müslümanlığını” ve siyasi
söylemlerini burada sürdür! İktidar sende, güç sende. Korkacak neyin var yahu?

* * *

Özellikle ve bir kez daha yazıyorum.
Aslında kendisine bu soruları hem yönettiği cemaatinin, hem de bu şahsın gölgesinde ve korumasında yaşayıp çıkar sağlayan, bilerek veya bilmeyerek bunlara hizmet veren müritlerinin sorması gerekir.
Askerler, polisler, kaymakamlar, valiler, kamu görevlileri, işadamları, siyasetçiler, herkes bunları sormalıdır.
Bu durumu onlar görmüyor mu?
Peşinden gittikleri adamın Amerika'da ne işi olduğu, ülkesine gelmekten niçin korktuğu, bu kadar yüreksiz, ya da çıkarcı olup olmadığı onları hiç ilgilendirmiyor mu?
Böyle masallarla, ağlaya sızlaya vaazlar vererek, mesajlar yayınlayarak hiç zaman  kaybetmesin.
Ya kendisi, ya da güvendiği müritleri çıksın ortaya, bu sorulara mertçe yanıt versin.
Adam taaa oralardan Türkiye'yi yönetiyor, birkaç somut soru sorduğunuz zaman ortalıkta
görünmüyor!
Vay bu cemaatin haline!

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp