Top
21/06/2022

Yarın geliyor gelmekte olan!..

Sevgili okurlarım yarın Türkiye için çok önemli bir gün!..

Zira yarın, elinde para kesesiyle kutsal bir konuğumuz Türkiye'yi onurlandıracak, mübarek adımları ülkemize bereket yağdıracak.

Kimdir o?

Dost ve kardeş Suudi Arabistan'ın bir numarası, kralı olan Muhammed bin Selman…

Onun önemine, büyüklüğüne ve kutsallığına 2018 yılında bütün dünya ile birlikte tanık olmuştuk.

Hepimizin artık neredeyse ezbere bildiği olayı burada bir kez daha anımsatmakta fayda var.

★★★

Cemal Kaşıkçı Suudi Arabistan vatandaşı bir muhalif gazeteci. Suudi yönetimini sürekli eleştiriyor, dış dünyada ses getiriyordu.

Kaşıkçı günün birinde evlenmeye karar veriyor. Nişanlısı Türk vatandaşı Hatice Cengiz. Ancak bu konuda yapılması gereken yasal işlemler var. İstanbul'daki Suudi Başkonsolosluğu'ndan randevu istiyor. Randevu bir ay sonrası için veriliyor.

Günü gelince Kaşıkçı konsolosluk binasına gidiyor. Kapıda kendisini bekleyecek olan nişanlısına da talimat veriyor:

“Belli bir saate kadar dışarı çıkmazsam şu kişilere haber ver!..”

Kaşıkçı saatler boyu dışarı çıkmayınca nişanlısı gereken yerlere haber veriyor ama cinayet ertesi gün ortaya çıkıyor.

★★★

Evet, binaya giren Cemal Kaşıkçı orada Suudi görevliler tarafından feci biçimde öldürülmüştür…

Ama olayın başlangıcı daha da korkunçtur.

Muhalif gazeteciyi öldürme kararı Suudi Arabistan'da Suudi devleti tarafından alınmış, bu amaçla İstanbul'a özel uçaklarla özel katiller ekipleri gönderilmişti.

Ekipte otopsi uzmanları, narkoz uzmanları, özel kesme biçme aygıtlarını kullanan görevliler ve gazeteciyi boğmakla görevli güçlü kuvvetli adamlar falan vardı.

★★★

Adamlar cinayetten önce üç özel jet uçağı ile İstanbul'a iniş yaptılar.

Her birinin cebinde diplomatik pasaport vardı. Gümrüğe falan hiç takılmadan geçtiler ve başkonsolosluk binasına giriş yaptılar.

Onları başkonsolos Muhammed el Uteybi karşılayıp ağırladı.

Olacakları biliyordu.

Ekibin İstanbul'daki başı idi.

Cemal Kaşıkçı ile ertesi gün orada buluşacaklardı…

★★★

İşin sonrası meçhul!

Gazetecinin öldürüldüğü kesin de, içeride neler olduğu bilinmiyor.

Suudi katiller Cemal Kaşıkçı'nın üzerine çullanıp büyük olasılıkla boğuyor.

Narkoz verdiler mi?

Cesedi kesip biçtiler mi, parçalara mı ayırdılar?

Ama ortalıkta çok önemli bir soru daha var:

Ceset ne oldu?

★★★

Suudi makamları cinayet sonrasında Türk polisinin içeri girip arama yapmasına (birkaç gün boyunca) izin vermediler.

Bu süreçte içeriye market arabalarıyla temizlik malzemeleri soktular. Belli ki binanın içi temizleniyordu.

Sonra izin verildi ama bizim açımızdan bakıldığında artık iş işten geçmişti.

Polisimiz bahçede derin bir kuyu ve fırın bulmuştu.

Oraların aranmasına ‘diplomatik dokunulmazlık' gerekçesiyle izin vermediler!

Sonuçta katiller ekibinin tamamı alet edevatlarıyla birlikte ülkelerine kaçmayı başardı.

Başkonsolos Uteybi dahil!

★★★

Ekibin hepsini biliyorduk…

İstanbul'da dava açıldı. Yargılama Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülecekti ama elde sanık yoktu ki!

Bu arada Suudi tarafından da palavra haberler çıkıyordu…

“Sanıklar idamla yargılanıyor!”

Oysa yargılanan kimse yoktu, sanıklar dışarıda özgürce dolanıyordu.

★★★

Ve geldik 2022 yılına…

Her şeyi unutan Recep Tayyip Erdoğan Suudi Arabistan gezisine çıktı.

Tam bu sırada çok ilginç bir gelişme yaşandı.

İstanbul'da görülmekte olan cinayet davasının dosyasını Suudi Arabistan şeriat mahkemesine devrettik!

İnanılır gibi değil ama böyle.

Egemenlik hakkımızı (Osmanlı döneminde kapitülasyonlarda olduğu gibi) başka bir ülkeye dolar karşılığında teslim etmiş olduk.

★★★

Sevgili okurlarım gözümüz aydın…

Suudi'lerin en yetkili adamı Selman inşallah yarın Ankara'da olacak.

İade-i ziyaret için geliyormuş…

Geliyormuş gelmekte olan!

Onu hasretle, özlemle bekliyoruz.

İnşallah kesenin ağzını biraz açsın, bize dolarlar ve krediler ihsan etsin, amin.

Fırsat bulursa Anıtkabir ziyareti de yapsın!

Ancak ben Recep Bey'in yerinde olsam kendisine sorardım:

“Ya hacii İstanbul'da konsolosluk binanızda kendi vatandaşınızı öldürdünüz. İyi de hiç utanmadınız mı? Katilleri ne yaptınız?”

Acaba ne derdi, kim bilir!

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp