Top
20/11/2019

İçimiz ferahladı!

Sevgili okurlarım, Sayın Recep Bey dün partisinin grup toplantısında konuştu ve siyasal yaşamında belki de ilk kez “İşsizlik” sorununa değinmek zorunda kaldı.

Doğrusunu isterseniz, bu konuşmayı dinlerken içim ferahladı, rahatladım, şöyle bir oh çektim! Meğer biz bu işsizlik belasını başka türlü algılamışız ama korkulacak bir şey yokmuş!

Sayıları şu anda 4 milyon 650 bin kişiye ulaşan her kesimden işsiz insanlarımız, onun bu sözlerinden sonra artık rahat olabilir!

Bakınız “Bilimsel” olarak neler dedi:

“İşsizlik oranımız yüzde 14 gibi yüksek bir seviyededir. Eskiden ülkemizde çalışma çağına gelen nüfusun bir kısmı iş aramadığı veya aile şirketlerinde çalıştığı için istihdam istatistiklerine girmiyordu.

Şimdi eğitim düzeyinin yükselmiş olmasının da etkisiyle, çalışma çağına gelen hemen her kadın ve erkek vatandaşımız iş arıyor.

İşsizlikte artışın sebebi bizim istihdam oluşturmadığımızdan değildir. Mesele iş gücüne katılım oranının eskisine göre fevkalade yükselmiş olmasıdır.

CHP'nin işsizlikten yakınıyor olmasını biz milletimize bırakıyoruz.”

★★★

Recep Bey çok doğru söylüyor!

Bunlar çoğaldı, bazıları eğitildi ve üniversite bitirdi, fakat adam olamadı.

İş bulma durumu nanay ama şimdi hepsi piyasaya çıkmış iş istiyor. Bence amaçları çığırtkanlık yapıp iktidarımızı yıpratmak.

Eskiden ne güzelmiş, bu gibilerin çoğu iş aramazmış, evinde oturup hamur yoğururmuş, şarkı söylermiş, aile şirketlerinde çalışırmış!

İşsizlikten yakınanlar Recep Bey'in bu sözlerini dikkate almalı ve ağlaşmaya son vermelidir. Bunların çoğu bozguncudur.

Üstelik bir de “Açız” deyip hak aramaya kalkışırlar, olacak şey değildir!

Bu yaptıkları ayıptır yahu, ayıptır.

Gözlerini Allah doyursun inşallah. Amin.

Sevgili okurlarım, Devlet, Milli Savunma ve Adalet eski Bakanı Prof. Dr. Hikmet Sami Türk'ten dün aldığım anlamlı mektubu sizlere aynen iletiyorum:

“Yurt içi ve uluslararası hava taşımacılığının genişlemesi, yeni havalimanı ne kadar büyük olursa olsun, İstanbul'da işletilen üçüncü bir havalimanı gereksinmesini kısa zamanda gündeme getirecektir. O nedenle Atatürk Havalimanı ileride yeniden kullanılmak üzere olduğu gibi kalmalıdır.

İstanbul'da uygun başka yerler yokmuş gibi Atatürk Havalimanı'nı yıkıp park yapmak, yer seçimi bakımından yanlış tercihtir. Hele bunu bir çok yerde yapıldığı gibi Atatürk adını kaldırmak için bir vesile olarak kullanmak, Cumhuriyetimizin kurucusuna karşı nankörlükten başka bir şey değildir.”

★★★

“Henüz özel bir ad konmayan İstanbul Havalimanı'nın işletmeye açılmasından sonra, 1933 yılından beri kullanılan, zamanla genişletilen, 1985'ten bu yana Türkiye Cumhuriyeti'nin kurucusu Atatürk'ün adıyla anılan, uluslararası hava taşımacılığında bu adla tanınan ve 11 milyon 776 bin metrekarelik bir alan üzerinde hizmet veren havalimanının yıkılmaya başlanması son derece yanlıştır.

Bu yıkım, yeni havalimanının inşasıyla İstanbul'un üçüncü bir havalimanı kazanmadığını gösteriyor. Oysa İstanbul'un Türkiye ve dünya haritasındaki coğrafî konumu, giderek artan bir önem kazanan hava yoluyla yurt içi yolcu ve eşya taşımacılığındaki genişleme yanında, Türkiye ile ilgili ya da Türkiye üzerinden uluslararası hava taşımacılığının genişlemesi, yeni havalimanı ne kadar büyük olursa olsun, İstanbul'da işletilen üçüncü bir havalimanı gereksinmesini kısa zamanda gündeme getirecektir.

O nedenle Atatürk Havalimanı, ileride gerekirse değişiklik ve eklentiler yapılarak yeniden kullanılmak üzere olduğu gibi kalmalı; yıkım işlemleri derhal durdurulmalıdır.

★★★

Atatürk Havalimanı yerine dev bir millet bahçesi (park) yapılacağı daha önce Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan tarafından açıklanmıştı. Bu büyüklükte bir alanın neden dev bir havalimanı olarak değerlendirilmeyip parka dönüştürülmek istendiği, kamuoyunun cevabını beklediği bir sorudur.

Aslında orasının parka dönüştürülmesi, yer seçimi bakımından da yanlış bir tercihtir.

Dünyada bir havalimanının yıkılarak yerine park yapıldığı görülmemiştir. Havalimanları, en hızlı taşıma aracı olan uçakların iniş ve kalkışlarında bir tehlike yaratılmaması için şehir dışında inşa edilir.

Millet bahçeleri ise şehir içinde çevredeki insanların açık havada gezmek, oturmak, dinlenmek ve çocukların oynamak için kolayca gidebileceği yürüyüş mesafesinde olmalıdır.

Türkiye'nin birçok şehrinde olduğu gibi İstanbul'un çeşitli semtlerinde de çok sayıda millet bahçeleri yapılması zorunludur. Şehir plânlarında mutlaka yeterli sayı ve genişlikte parklara yer verilmelidir.

Ama bunun için İstanbul'da uygun başka yerler yokmuş gibi  Atatürk Havalimanı'nı yıkıp  yerine park yapmak, hiç düşünülmemesi gereken bir iştir.

Hele bunu bir çok yerde yapıldığı gibi Atatürk adını kaldırmak için bir vesile olarak kullanmak, Cumhuriyetimizin kurucusuna karşı nankörlükten başka bir şey değildir.”

Hocamız doğruları söylüyor da, kim anlayacak!

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp