Sevgili okuyucularım, savaşta değiliz gibi görünüyor ama her gün şehit cenazeleri kaldırılıyor. Güneydoğu bölgesinden gelen haberler, her gün kaç şehit olduğuna odaklanmış durumda. Dün son olarak Ovacık Savcısı suikasta uğradı.
Suikastlar hakimlere ve savcılara da
yönelmeye başladıysa, yandık demektir.
Tayyip çaresiz, hükümet aciz. Çankaya'da ikamet buyuran
şahıstan ses yok!
Sadece başsağlığı mesajları
yayınlanabiliyor, bir de “Terör zirvesi” toplantısı düzenleniyor! Beyefendilerin Özel Kalem Müdürleri şehit haberlerini
aldıkça oturuyor bilgisayarın başına ve her seferinde aynı yazıyı kaleme alıp
Genelkurmay Başkanı'na, ya da
başkalarına gönderiyor!
Gönderip göndermedikleri de belli değil ya, medyaya “Gönderilmiştir” diye
veriyorlar! Belki birbirlerine soruyorlar:
“Bugün kaç tane varmış?”
“Sekiz!..”
“Ooo, çok fena. Hemen başsağlığı mesajı yayınlayın, terör zirvesi
toplayın!..”
Ertesi gün:
“Bugün kaç var?”
“İki!..”
“Ooo, çok iyi, bingo!.. Bugün
mesaja da, terör zirvesine de gerek yok!..”
* * *
Ayrılıkçı terör almış başını gidiyor…
Ve iş başındaki hükümet terörü merörü bırakmış bir yana, yeni imam hatip okulları
açmakla uğraşıyor.
Varsa imam hatip, yoksa imam hatip.
Varsa sıkmabaş, yoksa sıkmabaş.
Terörden bunalan hükümet esip
gürleyemiyor ama gündemi bunlarla
yönetmeye kalkışıyor.
Şehit cenazeleri iktidarı protesto
gösterisine dönüştü. İşin daha da acı yanı, olay çıkarıp gelen büyüklerimize yuh çekerler diye bazı cenazelere şehit ailelerini ve şehit yakınlarını da almıyorlar.
İçişleri Bakanı konuştu:
“Şehitlik bir nasip işidir!”
Türkçesi: “Allah'ın kısmet ettiği bir şeydir.”
Bu kadar yavan, uyutucu, saptırıcı bir söz olamaz. Bu sözleri söyleyerek işi
Allah'a havale ediyorlar ve şunu demeye getiriyorlar:
“Askerimiz polisimiz her gün şehit oluyorsa bizim yapacağımız bir şey yok. Allah öyle takdir etmiş. Alın yazısında bu varmış.”
Önlem almıyorlar, ana baba kuzularının işini Allah'a bırakıyorlar ve sonra da
sorumluluğu Allah'a devretmeye
yelteniyorlar.
O zaman siz nasıl bir
hükümetsiniz, nasıl bir iktidarsınız be! Siz ne iş yaparsınız!
* * *
İmam hatip sömürüsü yapmak,
Türkiye'nin dört bir yanındaki nice
okulları imam hatipe dönüştürmek,
küçücük çocuklara ilköğretimde Kuran dersleri koymak, küçücük kız çocuklarını daha o yaşta derslerde örtmek kolay.
Okullar açıldığı gün milyonlarca
küçücük öğrencinin önüne Tayyip
posterleri, adına Eğitim Bakanı denilen
o adamın fotoğraflarını koymak ve bu yolla propaganda yapmak da kolay.
Zor olan, terörle baş edebilmek.
Zor olduğu için onu yapamıyorlar, işi Allah'a bırakıyorlar.
2009 yılında “Kürt açılımı
başlatıyoruz” diye Habur sınır
kapısındaki rezaleti sergileyen, Kuzey Irak'tan gelen üniformalı PKK'lı
teröristleri ülkeye törenle sokan, sonra bunların ayağına Cumhuriyet tarihinde ilk kez olarak seyyar çadır mahkemesi gönderip hepsini serbest bıraktıran
bunlar.
Şimdi hep birlikte suspus
olmuşlar, palavradan nutuklar
atarak “Onlar silah bırakırsa biz de operasyonları durdururuz” gibi saçma sapan laflar eden yine
bunlar.
* * *
Kuzey Irak burnumuzun dibinde ve
terörün ana üsleri orada. Bunu
görmezden gelecek kadar aymaz adamlar bunlar. Hep çağrıda bulunuyoruz, diyoruz ki “Kardeşim, koskoca ordumuzla girin Kuzey Irak'a, orasını
temizleyin.”
Giremiyorlar çünkü oranın yönetiminde Barzani isimli iki paralık, ABD'nin
kucağında oturan bir aşiret reisi var.
Petrol onun elinde.
Tayyip hükümeti Barzani'ye niçin
dokunamıyor?..
Çünkü bu konuda ABD'den icazet almak gerekiyor ve alamayacağını biliyor.
Türk milletinden gizledikleri hesap şu:
“Hem Amerika izin vermez, hem de biz Barzani'ye mal satıyoruz,
ihracat yapıyoruz. Barzani bize para kazandırıyor. Gelir kaynağımızı
kesemeyiz!”
Sevgili okuyucularım, her gün kaldırılan şehit cenazelerinin perde arkası işte budur.
Birkaç yüz metre ötende pislik yuvası olan bataklık duruyor. Sivrisinekler orada ürüyor.
* * *
Ama sen burada, kendi ülkende o
bataklığı bildiğin halde üzerine gidip
kurutmaktan korkuyorsun ve elinde raketle birkaç sineği öldürmeye kalkışıyorsun…
Ve bunu da yaptığın açıklamalarla
kamuoyuna güya duyuruyorsun:
“Falanca yerde yapılan
operasyonlarda şu kadar terörist
etkisiz hale getirilmiştir!”
Burada defalarca yazdım. Bizim için önemli olan kaç teröristin öldürüldüğü
değildir. Sen öldürürsün, Kuzey Irak
bataklığı yenilerini üretip senin üzerine gönderir. Yaşadığımız da zaten budur.
Varsayalım Kuzey Irak'a, adına
Barzani denilen o soysuz herifin üzerine silahlı güç göndermekten, Türk askerine operasyon yaptırmaktan -şu veya bu
nedenle- korkuyorlar.
Şimdi burada herkese soruyorum:
Siz bu hükümetin Barzani'yi hiç değilse sözlü olarak uyardığını hiç duydunuz mu?
Elbette duymadınız…
Çünkü ortada bir üçlü var:
Tayyip iktidarı, ABD ve Irak
petrollerinin sahibi Barzani!
Bunlar büyük bir dayanışma içinde.
Birbirlerine laf söyletmiyor.
Üstelik Tayyip hükümeti Barzani'ye mal satıp para kazanıyor.
Burada, işte bu tablo altında açıkça ve iddialı olarak yazıyorum:
Türkiye'de terörün ve her gün
kaldırılan şehit cenazelerinin en büyük nedeni, Barzani'den elde
ettiğimiz parasal kazançtır.
Kazancınız batsın.
Şehitlerimizi o yüzden toprağa
veriyoruz.
Subay, astsubay, uzman çavuş, er, polis…
Herkes şunu iyi bilsin: Şehitlerimizin hepsi de “Aman Barzani'yi ve ABD'yi karşımıza almayalım” anlayışıyla kara toprağa verilmektedir.
* * *
Dünyanın hangi ülkesinde bir başbakan piyasa çıkıp medyaya hitaben “Terör olaylarını ve şehit haberlerini
büyütmeyin” diyebilir!..
Ve dünyanın hangi ülkesinde o
satılık-yalaka-yandaş medya bu emre uyup dün yine olduğu gibi, şehit
haberlerini sayfalarının en altında,
küçücük bir haber olarak kullanır!
Ayıptır, günahtır, utanmazlıktır.
Kuldan utanma duygunuzu çoktan yitirmişsiniz, bari işinize gelince adını ağzınızdan düşürmediğiniz
Allah'tan korkun be!..
Hiç kuşkunuz olmasın, bunlar bu
kafayla gittiği sürece daha nice şehitler vereceğiz. Daha nice ocaklar sönecek, olanlar asker-polis kimliği ile toprağa verdiğimiz ana baba kuzularına ve onların ailelerine olacak.
Aman aman aman, kim takar
şehitleri!..
Yeter ki Barzani'yi ürkütmeyelim!
