Top
18/10/2022

Bekir’in ardından iki yıl…

Sevgili okurlarım, Bekir Coşkun şu gazetecilik mesleğinde edinmiş olduğum en büyük gerçek dostlarımdan biriydi…

Sahip olmakla onur duyduğum o 40 yılı aşkın dostluğu ve arkadaşlığı ömrüm boyunca unutmayacağım.

1970'li yılların sonu. Ben henüz çiçeği burnunda bir gazeteciyim.

Dönemin Ticaret Bakanı ile TRT'de bir söyleşi programı yapılacakmış. Çekimler için bizi de çağırdılar. Bekir'le ilk kez orada tanışmıştık…

Ve sonra, neredeyse her geçen gün dostluğumuz ilerledi.

Hürriyet gazetesinde aynı ortamı paylaştık…

Sonra bir sürü olaylar oldu, ben kovuldum!

Hemen ardından aynı durum Bekir'in başına geldi.

Gazetedeki yan yana odalarımızda duvar komşusu idik. Uzun yıllarımız böyle geçti.

★★★

Sonrasına bakın, kısmetimizde bu kez Sözcü'de birlikte olmak varmış!..

Yine yan yana odalarda duvar komşusu olduk.

Bekir'i yitirdik ama gazetemizin Ankara bürosundaki odası halen olduğu gibi duruyor. Masası, kitapları, sigara tablaları ve küçük anılarıyla birlikte aynen koruyoruz.

★★★

Gün geldi arkadaşım hastalık belirtileri göstermeye başladı. Kötü bir hastalıktı. İstanbul'da ameliyata aldılar.

İlk kötü haberi o gün almıştım. Ameliyatına giren doktorlardan biri aynı gün aradı:“Emin Bey siz Bekir Bey'in yakın dostusunuz. Gerçeği bilmeniz gerektiğini düşündüm. Şimdi size
üzücü bir sır vereceğim ama sadece sizde kalsın. Durum hiç iyi değil. Ameliyatta ne yazık ki sadece aç-kapa yapılabildi..”

★★★

Ameliyat sonrasında tedavisi sürüyordu. Doktorlar sigara içmesini kesinlikle yasaklamıştı ama fosur fosur içmeye devam ediyordu. Sigarayı bırakması bir türlü mümkün olmadı.

Hastalığı boyunca hep birlikte olduk. Laf aramızda Bekir eşinden epeyce çekinirdi! Ama onun baskısı ve ısrarı bile sigarayı bırakmasıyla sonuçlanmıyordu.

(Uzun yıllar içerisindeki dostluğumuza eşlerimiz Andree Coşkun ve Tansel Çölaşan da katılmıştı.)

★★★

Bekir'in yazılarını milyonlarca okuru gibi ben de her gün severek okur ve belki inanmayacaksınız ama olumlu anlamda kıskanırdım…

“Şu yazıyı yazmak neden benim aklıma gelmedi” diye kendi kendime hayıflanırdım.

Bekir Coşkun gerçek anlamda bir hayvan severdi…

Evinde kedileri ve köpekleriyle yaşar, o büyük hayvan sevgisi kitaplara, televizyon programlarına, gazeteye de yansırdı.

Günün birinde sevimli köpeği Gorbi hastalanmış. Bekir gazeteye her gün geliyor ama perişan durumda. Gözlerinin altı simsiyah morarmış, uykusuz, bitkin ve yorgun. Umut olmadığını söylüyor.

İşi bilenlere sormaya başladım, Gorbi ölürse Bekir'e acaba ne demeli!

Başsağlığı dilesem tuhaf kaçar mı?

Sonunda başsağlığı diledim.

★★★

Arkadaşımın durumu giderek kötüleşiyordu ve beklenen acı olay 18 Ekim 2020 günü gerçekleşti.

Ölünce Urfa'daki Tülmen köyünde babasının yanına gömülmeyi vasiyet etmişti…

Ve cenazesi Ankara'dan oraya götürülüp gömüldü.

★★★

Sevgili okurlarım, şimdi sizlere ilginizi çekeceğini düşündüğüm dört fotoğraf sunuyorum…

-İlki, Bekir'in mezarının yapılmadan önceki ilk hali. Adeta onu tanıyormuş gibi davranan bir sokak köpeği mezarın üzerine usulca yatmış, sanki bütün köpeklerin sevgisini yansıtıyor.

-İkincisi gömüldükten birkaç gün sonra. Mezarın başında yine aynı sokak köpeği.

-Üçüncü fotoğraf sevgili arkadaşımın mezarının bugünkü hali.

-Sonuncuda ise ikimiz başbaşa, bir açık hava muhabbetinde.

★★★

Bekir Coşkun iyi bir gazeteci idi…

Ama her şeyden önce iyi bir insandı.

Bazen diyorum ki “Keşke ölmeseydi, şu mücadeleyi şimdi onunla birlikte veriyor olsaydık!..”

Keşke…

Allah rahmet eylesin.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp