Top
17/10/2019

Adalet Bakanı’na açık mektup

“SAYIN Abdulhamit Gül, sizi bu mektupla rahatsız ediyorsam kusura bakmayın. Ancak yazma nedenim kişisel bir istek değil.

Cezaevlerimizde suçlu veya suçsuz, hükümlü veya tutuklu on binlerce insanımız yatıyor.

Bunlar her yaşta, her eğitim düzeyinde olan çeşitli kimseler.

Bu mektubumda cezaevlerindeki olumsuz koşullardan falan da söz edecek değilim. Yazma nedenim şudur:

Okuma arzusu ve kitap açlığı.

★★★

Geçenlerde bu konuda Sayın Bakanlığınızdan birileri okur ve belki de gereğini yapar diye, burada bir açık mektup yayınlamıştım.

Mektubu yazan Şakran Aliağa Cezaevi'nden Nazım Altıntaş idi ve şöyle diyordu:

‘Sizden sadece bir tek şey istiyorum: Kitap. Cezaevinin içinde veya dışında olmam benim için fark etmez. Kitaplar bana yeter. Kitaplar beni bu duvarların, tel örgülerin dışına çıkarıyor. Kitaplar aklımın ve vicdanımın özgürlüğünü en güzel bir şekilde hissettiriyor. Yani aslında sizden özgürlük istiyorum…'

★★★

Bu konuda cezaevlerinden çok mektuplar geliyor ve hepsi de kitap istiyor. Son olarak dün elime geçen bir mektubu sizin için özetliyorum. Osmaniye Cezaevi'nden yazan, 39 aydan bu yana tutuklu olan Emre Sönmez.

Kendisini tanımam, suçunu bilmem.

Şöyle diyor:

‘Bulunduğum kurumun kütüphanesindeki neredeyse bütün kitapları okudum. Bir süredir o kitapları yeniden okumak durumunda kalıyorum. Okumaya, bilgiye, eğitime, öğrenmeye aç bir insanım.

Okumak benim dört duvar arasından dışarıdaki havayı alabilmek için nefes yolum. Şu sıralarda nefes yolum tıkandı.

Kitap açlığı konusunda ismimi ve bu yoldaki düşüncelerimi dilediğiniz gibi kullanarak yardımcı olmanızı çok rica ediyorum. Bana yardım eder misiniz?..'

★★★

Sayın Bakan, 9 Ekim 2019 tarihli yazımda şöyle demiştim:

‘Bu vesile ile Adalet Bakanlığı'na sormak isterim. Cezaevlerinde yatmakta olanlara kitap göndermek serbest midir? Çünkü bazen, gönderilen kitapların iade edildiğini duyuyorum.

Eğer bu konuda (bazı sakıncalı sayılan kitaplar dışında) herhangi bir yasak yoksa Bakanlık bunu açıklasın, biz cezaevlerine büyük bir kitap kampanyası başlatalım, bütün mahkûmlar okusun.

Adalet Bakanlığı yanıt verirse sevinirim.'

★★★

Ancak Bakanlığınızdan kısacık bir açıklama bile gelmedi.

Şimdi sizden rica ediyorum, bir emir verin ve bu konuda bir açıklama yapılmasını sağlayın.

Cezaevlerine dışarıdan kitap gönderilmesi serbest midir?

Eğer serbest ise hep birlikte bir kampanya başlatsak…

Ama gerek cezaevleri kütüphanelerine ve gerekse içeride yatmakta olan tutuklu ve hükümlülere o kitapları ulaştırmanın koşulları ve kuralları nedir?

Gönderilen kitaplar ilgili yere ulaşır mı?

★★★

Sayın Bakan, 10 kişilik koğuşlarda 30 kişinin sıkış tepiş, koyun koyuna yattığı cezaevleri olduğunu hepimiz biliyoruz.

Hiç değilse o insanlara ‘Kitap okuma özgürlüğü' sağlayalım, sıkıntılarını biraz olsun unutmalarına ve dış dünyaya açılmalarına yol verelim.

Lütfen emir verin, Adalet Bakanlığı bu konuda açıklama yapsın.

Yeter ki okuma açlığı çeken insanlara kitap yoluyla biraz olsun yardımcı olalım.

Ne dersiniz?

Saygılarımla.”

Sevgili okurlarım, Cumhuriyet gazetesinde Mahmut Lıcalı'nın inanılmaz haberini okuyunca şaşırdım. Özetliyorum:

15 Temmuz darbe girişimi sonrasında bir vakıf kuruluyor. Amacı çeşitli kaynaklardan para toplayıp, o gece can veren ve yaralanan yüzlerce insanımıza ve onların yakınlarına yardım elini uzatmak.

Günün birinde CHP, bu vakfın araştırılmasına karar veriyor.

Yeri nerededir, kimler kurmuştur ve en önemlisi kaç para toplanmıştır. Toplanan paralar kimlere verilmiştir.

Resmi Gazete'de Ocak 2016 itibariyle yer alan verilere göre, “Türkiye Şehit Yakınları ve Gaziler Dayanışma Vakfı” tarafından toplanan para miktarı o tarihte 309 milyon lira olmuş.

Bugün ise 500 milyonu geçmiş olması gerekiyor.

★★★

CHP Ankara Milletvekili Murat Emir söz konusu vakfı araştırmaya başlıyor. Çıkan sonuç şöyle:

Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından verilen adreste böyle bir kuruluş yok… Para ve bağış toplama kampanyasının sona erip ermediği bilinmiyor… Vakfın herhangi bir telefon numarası ya da internet adresi de yok… Halen faaliyette olup olmadığı da bilinmiyor…

Peki bu paralar ne oldu?

Kılıçdaroğlu geçtiğimiz salı günü partisinin grup toplantısında bu konuyu gündeme getirdi ama medyamız üzerinde durmadı. Kılıçdaroğlu kürsüde şöyle demişti:

“Vakfın adresi yok. Sadece Ankara deniliyor. Arkadaşlarımıza Vakıflar Genel Müdürlüğü tarafından verilen adrese gidildi. Orada, o iş hanında böyle bir vakıf yok. Malı götürdüler herhalde. Bu vakfın adresi niye yok? Parayı yürüttüler de
ondan mı?”

★★★

Gündeme getirilen bu yolsuzluk iddiasında durum çok vahim. Hele yolsuzluk şehitler ve gaziler üzerinden yapılmış ve onların hakkı olan milyonlarca lira birileri tarafından cukkalanmışsa…

Kaç para toplandı, paralar ne oldu, dağıtıldı mı soruları yanıt bekliyor.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp