Top
16/05/2020

Entübe durumdaki ekonomi

Sevgili okurlarım bazı olaylar geliştikçe karşımıza yeni sözcükler çıkıyor. İşte onlardan biri:

Entübe.

Bu sözcük her zaman vardı ama bizler pek duymazdık. Oysa tıp insanları bilir ve sık sık kullanırdı.

Bir hasta nefes alma sorunu yaşıyorsa, zor duruma düşmüşse, ölümcül oksijen eksikliği nedeniyle solunum cihazlarına bağlanmışsa ona oksijen
desteği sağlanıyor, yaşatmak için ağızdan veya burundan oksijen veriliyor…

Benim “Entübe” için yapabileceğim en basit tanım bu.

Zira oksijensiz kalan hasta her an ölebilir.

İşte buna entübe deniliyor. Son salgın nedeniyle bu sözcüğü artık her gün duymaktayız.

Alete bağlanan, oksijen desteği ile yaşatılmaya çalışılan hastalar ve üzücü görüntüler…

★★★

Bizim ekonomi de işte bu durumda…

Entübe.

İstedikleri kadar palavra atsınlar, yandaş medyayı istedikleri kadar kullanıp “Durum çok iyi” diye üfürsünler, ekonominin ne durumda olduğunu her kesimden milyonlarca insanımız, yaşadıklarından biliyor.

Satışlar durmuş, sanayi kuruluşları çuvallamış, milyonlarca insan işsiz, fiyatlar acayip artmış, dış ödemeler dengesi ağır hasar görmüş, devlet bütçesinin açıkları patlamış, esnaf, çiftçi ve emekli kesimi mahvolmuş…

İnsanlar bin liralık yardım alabilmek için uzun kuyruklarda bekleşiyor.

CHP'li belediyelerin ihtiyaç içinde yaşayan bu garibanlara, fakir fukaraya yardım yapması iktidar tarafından yasaklanıyor.

O kadar ki bedava ekmek dağıtımı bile engelleniyor…

★★★

Ve işin en ilginç yanı nedir biliyor musunuz?

Kuyruklarda bekleyen, ayın sonunu getiremeyen, yeterince beslenmesi mümkün olmayan insanlarımızın en az yarısı gidip AKP'ye, kendilerini bu acınası durumlara düşüren, yolsuzluklara böylesine göz yuman bu iktidara oy veriyor.

İnanılır gibi değil ama böyle.

★★★

Geçenlerde orta yaşlı birkaç kişinin konuşmasına kulak misafiri oldum. Gariban kesiminden oldukları belliydi ve içlerinden biri açıktan AKP'yi savunuyordu… Kendisine sordum:

“Abicim kusura bakma ama sen seçimde hangi partiye oy veriyorsun?”

“Ak Parti” dedi, yine sordum:

“İyi de, sen bu memlekette olanları hiç görmüyor musun, rahatsızlık duymuyor musun? Durumunun iyi olmadığı belli. İstediğine oy ver ama şu olanları da biraz görmeye çalış…”

İnşaatlarda çalışıyormuş, iki çocuğu işsizmiş…

Verdiği yanıt ilginçti:

“Ama beyefendi onlar Müslüman!”

Artık söyleyecek başka söz yoktu. “Çok haklısın” dedim, veda edip yanlarından ayrıldım.

Solunum cihazlarına bağlı olan ekonomi yoğun bakımda, entübe durumda… Bir sürü palavralarla ve oksijen (!) desteği ile ayakta tutulmaya çalışılıyor.

İşin özeti böyle.

Sevgili okurlarım, yukarıdaki başlığı iktidar borazanı TRT'nin sitesinde gördüm ve dikkatimi çekti.

Salgınla ilgiliydi… Yani salgını büyük ölçüde atlatmışız!

Türkiye iyileşiyormuş!

Anladığım kadarıyla iktidarın yeni sloganı bundan sonra bu doğrultuda olacak.

Oysa bu ifade tamamen yalan… Kafadan uydurulmuş bir lâf.

Bunların bütün amacı salgın felaketini böyle palavralarla örtbas edip millete moral pompalamak.

Hayır, keşke yanılsam ama Türkiye'nin iyileştiği falan yok.

★★★

Ölümlerin sayısı dört bin'i geçti.

Günde en az, ama en az 50 kişi ölüyor.

Anadolu illerinde, özellikle Doğu ve Güneydoğu'da günde kaç kişinin hangi koşullarda öldüğünü bilemiyoruz.

Zaten ölüm raporlarına da çoğu zaman başka hastalıklar yazılıyor ve gerçek rakamlar milletten gizleniyor.

★★★

İktidarın temel amacı, elindeki propaganda mekanizmasını dibine kadar kullanıp memlekette olumlu ve iyimser hava yaratabilmek.

İşte o nedenle virüs fabrikası AVM'lerin açılmasına karar verdiler.

İşte o nedenle futbol liglerini haziran ayında başlatacaklarını duyurdular. Takımları o tükürük dolu yeşil çimlere salıp oynatacaklar!.. Ve o kadar ki, çoğu takımların başkanlarından tutun futbolcularına, malzemecilerine kadar pek çoğu zaten şu anda bile virüsü kapmış durumda.

Aldıkları her kararın altında yine ‘Parasal zarar, parasal kazanç' hesapları yatıyor.

Yani Türkiye hızla iyileşiyor!

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp