Top
14/01/2020

Atatürk’ün kızları olimpiyat yolunda

Sevgili okurlarım, kadın voleybol milli takımımız harikalar yaratmayı sürdürüyor. Bu takıma hayranım.

Şimdi size onlarla ilgili olarak 2012 yılında yazmış olduğum iki yazıyı sunuyorum.

Lütfen bana “Bunca siyasi sorun varken voleybol yazmak aklına nereden geldi” demeyin.

Onlar bunu çoktan hak ettiler.

İlk yazımın tarihi 5 Mayıs 2012.

Başlığı “Atatürk'ün Kızları Olimpiyat Yolunda.”

İşte o yazı:

★★★

Türk kızlarının voleyboldaki başarısını sürekli izleyen biriyim. Hem lig maçlarını, hem de yabancı takımlarla yaptıkları maçları televizyondan izliyorum.

Erkeklerin voleybolu bana hitap etmiyor çünkü çok hızlı ve sert oynanıyor. Toplara adeta çivi çakar gibi vuruluyor ve topun sahada kalma süresi çok azalıyor.

Kadınlarda  ise öyle değil. Top sahada daha uzun kalıyor, çok zevkli mücadeleler oluyor.

Şimdi Ankara'da, olimpiyatlara Avrupa kıtasının tek temsilcisi olarak katılabilmek amacıyla kıran kırana bir mücadele var. Takımımızın Bulgaristan'la yapıp 3-0 kazandığı maçı salonda, Hırvatistan ve Almanya ile yapıp kazandığı öteki iki maçı ekranda izledim.

Bugün ve yarın iki maçımız daha var. Zorlu rakiplerle oynayacağız ve ikisini de kazanırsak, tarihte ilk kez takım sporlarında olimpiyat oyunlarında boy göstereceğiz.

Voleybolumuzun bu düzeye gelmesinde Fenerbahçe, Galatasaray, Eczacıbaşı, Vakıfbank gibi takımların katkısı çok büyük.

Ah, bugün ve yarın kazanıp gidebilsek, olimpiyatlarda da çok iyi bir derece alacağımız kesin.

★★★

Bayan voleybol takımımız medyada “Filenin sultanları” olarak adlandırılıyor. Oysa onlar sultan falan değil, Atatürk'ün kızları.

Sultanlık kavramı Türkiye'de çok gerilerde kaldı.

Hiç unutmuyorum, birkaç yıl önce Japonya'da yapılan dünya şampiyonasında 10 Kasım günü, Türkiye saati ile sabah 9'u 5 geçe, formalarında siyah bantla, oyun alanında Atatürk için saygı duruşunda bulunmuşlardı.

Türk kızları, voleybolda uluslararası alanda en büyük başarılara imza attılar, takımlar düzeyinde nice Avrupa şampiyonlukları kazandılar. Dünya klasmanında en başta güreşiyorlar. Eğer onların başarılarının onda birini, içinde nice dümenler dönen futbolda elde etseydik Türkiye yıkılır, sokaklarda büyük gösteriler yapılırdı.

Evet, Ankara'da nefes kestiler ve üç maçı da kazanmayı başardılar. Şimdi -bugün ve yarın- geriye kaldı son iki maç. İkisini de kazanırsak olimpiyat yolu açılıyor. Bugünkü maç saat 17.30'da başlayacak, salonda izleyeceğim. Bugün Ankara seyircisine çok önemli bir destek görevi düşüyor. Kazanırsak yarın final oynayacağız.

Esra, Eda, Naz, Neslihan, Gözde, Bahar, Özge, Polen, Neriman, Büşra, Gülden, Gizem…

Haydi Atatürk'ün kızları, Türkiye sizden zafer bekliyor.”

Üç gün sonra yazdığım 8 Mayıs 2012 tarihli yazımın başlığı yukarıda… İlk yazımın başlığı “Atatürk'ün Kızları Olimpiyat Yolunda” idi.

O gün rakibimiz, son dünya şampiyonu Rusya idi. Bir kule gibi uzun, iki metreden yüksek oyunculardan oluşan Rus takımını 3-1 yenip finale kaldık. Binlerce seyirci salonu inletiyordu.

Pazar günü ise final maçında rakibimiz Polonya idi. Rusya'yı bile yendikten sonra işimiz biraz daha kolaylaşmıştı.

Yine büyük seyirci desteği ile Polonya'yı 3-0 yendik ve Londra olimpiyatlarına katılmaya hak kazandık. Türkiye, böyle bir başarıya ilk kez ulaştı.

Bu takım olimpiyatta da ilk üçe girecek düzeyde.

Mutluluğumuz çok büyük. Maçtan sonra oyuncularımızdan Naz Aydemir şöyle diyordu:

“Bu takım her şeyi hak ediyor. Bize çok güzel bir isim taktılar. Biz Atatürk'ün kızlarıyız.”

İsim babası olmak bana onur verdi.

★★★

Bu kızları, Atatürk'ün kızlarını Türk voleyboluna kazandıran herkese özellikle teşekkür ediyorum.

Elbette önce oyuncularımız geliyor ama takımları, hocaları, yöneticileri ve onları ilk günden başlayarak yetiştiren herkesin bu başarıda büyük payı var. Tüm voleybol camiasını kutluyorum.

Futbolda spor adına yaşanan çirkefi, doğru veya yanlış bir sürü inanılmaz iddiaları, maçlarda atılan dayakları, küfürleri, korkunç rezilliği ve dönen büyük paraları gördükçe, Atatürk'ün kızlarına olan saygım ve hayranlığım daha da artıyor.

O kızlar gerek kulüp maçlarında ve gerekse milli maçlarda, dünya ve Avrupa çapında en büyük başarılara imza attılar.

Evet, Cumartesi günkü yazımın başlığı “Atatürk'ün Kızları Olimpiyat Yolunda” idi. Yol mutlu sonla bitti ve o başlığı şimdi büyük bir mutlulukla değiştirmiş oldum:

“Atatürk'ün Kızları Olimpiyatta.”

Esra, Eda, Naz, Neslihan, Bahar, ikiz kardeşler Gözde ve Özge, Polen, Neriman, Büşra, Gülden, Gizem…

Hepsine helal olsun.

Şimdi aynı başarıyı (Londra) olimpiyat oyunlarında göstereceklerine inanıyorum, onlara başarılar diliyorum.

★★★

Sevgili okurlarım, Atatürk'ün kızları önceki akşam final maçında Almanya'yı yenip büyük bir zafer daha kazandı ve Londra'dan sonra 2020 Tokyo olimpiyatlarına gitme hakkını elde etti.  

Eda, Naz, Simge, Zehra, Hande, Cansu, Meliha, Şeyma, Ebrar, Meryem, Tuğba…

Oyuncularımızı, hocalarını, yöneticilerini, voleybol federasyonunu içtenlikle kutluyor ve yazıma sekiz yıl sonra biraz değişik bir başlık koyuyorum:

“ATATÜRK'ÜN KIZLARI YİNE OLİMPİYATTA.”

Türkiye'ye şeriat düzeni getirmek isteyen, kadını ikinci sınıf insan olarak gören aymazlara ders olsun.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp