Top
13/01/2022

Uygarlık (!) yolunda Türkiye…

Sevgili okurlarım Türkiye'nin pırıl pırıl bir evladı daha, çevresinde ve kendi üzerinde yaşadığı dinci baskılardan bunalıp intihar etti.

Özel bir öğrenci yurdunda kalmakta olan Enes Kara Elazığ'da tıp fakültesi 3. sınıf öğrencisi imiş, ismini bu acı olay sonrasında duyduk.

Dinci kesimin elindeki nice öğrenci yurtlarından birinde kalıyormuş.

Babasının ve ailesinin nasıl bir kafa yapısına sahip olduğunu, çektiği videoda açıkça anlatıyordu.

Devletin yurtları yetersiz, oralarda yer yok.

Sayıları bilinmese de Türkiye'de binlerce, belki on binlerce öğrenci tarikat-cemaat yurtlarda kalmak zorunda.

Normal bir düzende ya özel yurtlara parayı bastıracak, ya da devlet yurtlarında kalacak.

Ama gelin görün ki devlet yurtlarında oda ve yatak bulmak mucizelere bağlı.

Torpil ayarlayacaksınız!

★★★

Memleketin dört bir yanında gereksiz binalar yaptılar…

Bazılarını yandaş kesimlerden satın aldılar, bazılarını ise kiralayıp içine çöktüler.

Örnek mi istiyorsunuz, işte size başkent Ankara'da kiraladıkları, çok katlı olmaktan başka hiçbir özelliği olmayan ‘yandaş' binalar.

Ankara adliyeleri bu uygunsuz binalarda, kentin dört bir yanına dağılmış yerlerde çalışıyor.

Sadece bunlara ödenen kiralarla nice öğrenci yurtları yapmak mümkündü ama bunu herhalde akıllarına getirmediler!

Yaptıkları her inşaat, yapılan bütün harcamalar bu iktidarın lüks, şatafat ve propagandasına yönelik.

Gösterişli olacak…

Temel atma veya açılış törenleri düzenlenip milletin beyni yıkanacak.

★★★

Tarikat yurdunda kalan tıp fakültesi öğrencisi Enes Kara baskılardan bunalmış, daralmış, durumunu anlatan bir video çekip her şeyi anlattıktan sonra kendi canına kıymış.

Dün yandaş gazetelere baktım, acaba bu önemli haberi nasıl vermişlerdi!

Sadece biri olayı sıradan bir intihar haberiymiş gibi iç sayfalarında iki sütunluk haber olarak kullanmış, ötekilerin elleri böylesine önemli bir olaya değinmeye varmamıştı.

★★★

Türkiye bu dinci baskıları uzun yıllardan beri yaşıyor…

Küçücük pırıl pırıl çocuklar kafalarına geçirilen beyaz takkelerle, sallana sallana Kuran öğreniyor…

Dinci kanalları izleyin, o sahneleri siz de aynen göreceksiniz.

Tarikatlar ve cemaatler Allah'la kulun arasına girmeye yeltendiler…

Çünkü bu işte çok büyük avantalar, vurgunlar, kazançlar var.

Atatürk dönemi hariç, Cumhuriyet tarihinde bu din sömürüsü ve din tüccarlığı hiç dinmedi ve doymadı.

Zira en büyük kazanç kapısı idi.

★★★

Şimdiki genç kuşaklar onu tanımaz…

Bir dönemin efsane siyasetçisi Osman Bölükbaşı vardı. Bütün iktidarları titreten adamdı.

Kendisini emekliye ayırmış, siyasetten çekilmişti.

Her nedense o yaşlılık günlerinde gazeteci olarak sadece benimle konuşur, içini bana dökerdi.

Başında olduğu partisi hemen her koalisyon hükümetinde pay alır ama Bölükbaşı hep muhalif kalır ve üstelik hiçbir hükümette bakan olmayı asla kabul etmezdi.

Sola karşı olan sağ görüşlü bir siyasetçi idi.

Bir gün bana aynen şöyle demişti:

“Uzun siyaset hayatım boyunca bütün sektörleri tetkik ettim ve şunu gördüm ki, en kazançlı sektör din ticareti ve din sömürüsüdür.”

★★★

Din ticareti olanca hızıyla sürüp gidiyordu…

Ancak günün birinde ortaya yepyeni bir din sektörü ya da örgüt çıktı:

Fetöcülük!

Hızla örgütlendiler, büyüdüler.

Ünleri yurt dışına bile taşmıştı.

AKP iktidar olunca iyice rahatladılar. Devletin kapıları artık onlara açılmıştı. Paraya para demiyorlardı…

Sonunda boylarından büyük işlere kalkıştılar, çıkar çatışmasında iktidar partisiyle papaz oldular ve darbe girişiminde bulundular…

İşin ilginç yanı, bu gazetenin yönetici ve yazarları Fetö suçlamasıyla yargılandık, her birimiz üç yılı aşkın hapis cezalarına çarptırıldık!

★★★

Enes Kara bu çarpık cemaatler ve tarikatlar düzenindeki son kaybımız.

Geçmişte daha nice pırıl pırıl çocuklarımız ve gençlerimiz bunların maddi ve manevi açıdan kurbanı olmuştu ama onlar “Kader kurbanı” idi!

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp