Top
12/07/2020

Ayasofya’da meraklar, sorular ve rastlantılar!..

Sevgili okurlarım, yeniden güncel olan Ayasofya konusu daha önce de ülke gündemine getirilmişti.

1934 yılında imzalanıp yürürlüğe giren Bakanlar Kurulu kararı…

Ayasofya'nın müze yapılmasına karar veriliyor.

Altında bütün bakanlarla birlikte Cumhurbaşkanı Mustafa Kemal Atatürk'ün imzası var.

Dün de yazmıştım, önce tutturdular “Atatürk'ün imzası sahtedir ve dolayısıyla bu kararname geçersizdir” diye!

Böyle olmadığı anlaşıldı…

Ve iddia sahiplerinden daha sonra ses seda çıkmadı! Türk Milleti'ni böyle yalanlarla bir kez daha aldatmaya kalkışmışlardı.

★★★

Şimdi Danıştay 10. Dairesi 86 yıllık kararnameyi iptal etti ve Ayasofya yeniden cami oldu. Böyle olacağı zaten önceden biliniyordu.

Ancak bu konuda sorulması gereken bazı sorular var.

Atatürk döneminde sayısı bilinmese de herhalde binlerce kararname yayınlandı.

Özellikle devrimler ve uygulanması konusundaki kararnameler…

Şimdi bu tabloda ortaya bazı gerçekler çıkıyor:

Demek ki birileri o kararnamelerin de iptali için Danıştay'a başvuruda bulunup  davalar açabilir… Ve Danıştay kabul edebilir!

Peki o zaman ne olacak?

★★★

Başka bir soru…

Şimdi iptal edilen kararname ile ilgili olarak Danıştay'da başka davalar da açılmıştı.

Onların tamamı geçmiş yıllarda reddedilmiş ve o kararlar Danıştay İdari Dava Daireleri Genel Kurulu tarafından onanıp kesinleşmişti.

Şimdi bütün yargıda olduğu gibi Danıştay'ın da kadroları değişti.

O halde ortaya çıkan sonuç şu oluyor:

Kesinleşmiş yargı kararları bile her an değişebilir!

Demek ki iktidarlar ve yargı kadroları değişince, yargının kararları da 180 derece değişebilirmiş!

İşte biz, şu anda böyle bir “Hukuk ortamında (!)” yaşıyoruz!

★★★

Recep Bey açıkladı:

İbadete zaten açık olan Ayasofya camisinin resmi açılışı 24 Temmuz Cuma günü düzenlenecek törende kılınacak namazla gerçekleşecek.

İstedikleri her konuda jet gibi çalışıp gerekli işlemleri yaptıklarını biliyoruz…

Peki cuma namazı niçin 24 Temmuz günü kılınacak?..

Çünkü 24 Temmuz 1923, Lozan Anlaşması'nın yıl dönümü.

Gıcık oldukları İsmet İnönü tarafından imzalanan ve uzun savaşlar sonrasında ülkemize özgürlüğünü ve bağımsızlığını kazandıran anlaşma…

Amaçları o açılış gününde yapılacak kutlamalar ve kılınacak toplu namazlarla Lozan'ı gündemden düşürüp gölgede bırakmak ve yerine Ayasofya propagandasını yerleştirmek!

★★★

Sevgili okurlarım, bir şeyi daha çok merak ediyorum…

Recep Bey acaba o gün Ayasofya'da olacak mı?

Elbette bilerek söylemiyorum ama bence olacak!

Propaganda için böyle bir fırsattan yararlanmaması söz konusu olamaz.

★★★

Bir başka merak konusu daha…

Dünya kültür mirasının en önde gelen anıtsal yapılarından biri olan Ayasofya'nın cami yapılmasına bütün dünya karşı çıktı. (Zaten ibadete açıktı.)

Recep Bey de bunu biliyordu…

Ve kararı o yüzden mümkün olduğunca geciktirdi.

Acaba bu konuda yabancı ülkelerle bazı pazarlıklar oldu mu?

Örneğin Ayasofya kararına fazla itiraz etmesinler diye bazı Hıristiyan ülkelere, bazı sözler verildi mi?

Örneğin Heybeliada'da yıllardır (AKP döneminde önce) kapalı tutulan ve Ortodoks papazları yetiştiren Ruhban okulunun yeniden açılması konusu gündeme geldi mi?

Neden olmasın ki!..

Ben burada kendimce fikir jimnastiği yapıyorum, bazı ilginç rastlantıları ve kafalardaki soruları sizlere iletmeye çalışıyorum.  

★★★

Şimdi ilk iş olarak belli bölümleri ibadete zaten açık olan Ayasofya'yı Diyanet'e devrettiler.

Ayasofya artık Diyanet'in tapulu mülkü oldu!

Sonrasında neler olacağını hep birlikte izleyeceğiz.

Hele Danıştay'ın “gerekçeli” kararı bir açıklansın bakalım…

Bu pilav daha çoook su kaldıracak gibi görünüyor!

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp