Top
09/01/2013

Barzani bıyık altından gülüyor

Sevgili okuyucularım, “PKK ile masaya oturan şerefsizdir” diyenler, şimdi İmralı'da bırakın masaya oturmayı, resmen pazarlık ediyorlar.
Zannediyorlar ki, Apo denilen katil ikna edildiği, kafakola alındığı takdirde silahlar çöpe atılacak ve terör bitecektir!
Burada defalarca ve ısrarla yazdım ve yazmayı sürdüreceğim.
PKK terörünün ana üsleri Türkiye dışında. Bir numaralı merkez ise Kuzey Irak'ta, Barzani
denilen o iki paralık aşiret reisinin, o soysuz ve alçak herifin topraklarında.
Terörü o herif besliyor, sonra da utanmadan “İmralı görüşmeleri çok olumludur. Devam etmesini dilerim” diye koskoca Türkiye Cumhuriyeti'ne alay eder gibi nasihatler vermeye yelteniyor.
Bizim duyarsız hükümetten tık yok!
Bu konuda ısrarla yazdıklarımın somut örneğini dün yaşadık. Çukurca'da, Kuzey Irak sınırına neredeyse sıfır noktada olan Karataş Karakolu baskına uğradı.
Sonuç: Bir şehit.
Bizim medyanın haberlerine göre baskını 110 kişiden oluşan bir PKK'lı grup düzenlemiş.
Bundan sonra yapılan açıklamalara ben artık ne yazık ki inanamıyorum.
“17 terörist öldürüldü… 23 terörist etkisiz duruma getirildi…”
Dünkü baskın için de aynı haberler piyasaya sürüldü:
“14 terörist öldürüldü ama ölenlerin sayısının çok daha fazla olduğu sanılıyor. PKK'lılar,
ölenlerin cesetlerini kar kızaklarıyla taşıyıp Kuzey Irak'a geçirdiler!”

* * *

Şimdi bir olay düşünün… Adamlar Barzani'nin topraklarından girip saldırıyor ve ölen arkadaşlarının cesetlerini kar kızaklarıyla kaçırıyor.
Çukurca'da bir metre kar var. Rezalete bakın siz, adamlar Kuzey Irak'tan gelip karakol vuruyor… Ve sonra kızaklarla yaralı ve ceset kaçırıyor. Demek ki taa oradan sınırı geçip kızaklarla gelmişler!
Barzani'nin egemenliğindeki topraklar, Türkiye'nin baş belasıdır. Terör oradan beslenmektedir. Terörün ana üssü orasıdır.
Birkaç ay önce AKP'nin Hakkari İl Başkanı, PKK tarafından kaçırılmıştı. Adamı kaçırıp Kuzey Irak'a götürdüler, orada gizlediler ve sonra bizim sınır kapısı Silopi'den geri getirdiler!
Bunlar olurken bizim “Devlet (!)” ya seyrediyordu, ya da olan bitenden haberi yoktu. Belki de vardı ama elinden bir şey gelmiyordu.

* * *

Dahası var. Bu örgütün elinde aylardır, yıllardır esir tutulan polislerimiz, astsubaylarımız, erlerimiz ve bir de kaymakam var…
Ve bunlar da esirlik sürecini Kuzey Irak'ta, Barzani topraklarında geçiriyor.
Hükümet bunların orada olduğunu bildiği halde ağzını açamıyor. Öldüler mi, yaşıyorlar mı, o da bilinmiyor.
Yapılan tek şey şu:
Ailelerine baskı uygulanıyor… “Sakın ola ki ağzınızı açıp konuşmayın, hele gazetecilerle hiç
konuşmayın” deniliyor.
O garibanlar da bekliyor, bekliyor!

* * *

Terör örgütünün koruyucusu olan en büyük katil, sözünü burada sık sık ettiğim Barzani
denilen alçak herif, bizim hemen yanıbaşımızda…
Topraklarına karadan bir operasyon yapılamıyor.
Yasak!
600 bin kişilik ordu besliyoruz, terör orada duruyor ve bizim ordumuz bataklığı kurutmak
yerine Türkiye'deki sivrisineklerin peşinde!
Olanları seyretmekle yetiniyor.
Bırakın Kuzey Irak'a operasyon düzenlemeyi bir yana, bugüne kadar hiçbir hükümet yetkilisinden bu herifin yaptıklarını kınayan bir tek açıklama duydunuz mu?..
Duymadınız!..
Çünkü AKP hükümeti, Barzani ile ticaret yapıyor.
Bir sürü yandaş oraya mal satıyor. Bir sürü yandaş orada petrol ticareti yapıp malı götürüyor.
Barzani ile Kuzey Irak petrollerinin satış projeleri hazırlanıyor.
Türkiye'de güya bir hükümet var, şehit acılarını ticaret ve para kazanma rantına dönüştürmüş.
Apo teröründe bugüne kadar tam altı bin şehit… General, subay, astsubay, uzman çavuş ve polislerimiz…
Onların ruhları herhalde isyan ediyor, kemikleri mezarlarında sızlıyor.
Ama PKK ile yıllarca mücadele eden, dağda bayırda vuruşan, bitlenen, aç kalan, kurşun yiyen kahramanlar şimdi Balyoz ve Ergenekon davalarının sanıkları olarak hapiste sürünüyor.
PKK dün bir metrelik karlı ortamda Barzani topraklarından geçip yine karakol basmış, saldırıda bir askerimiz şehit düşmüş, kime ne!..
Aman cici çocuklar siz siz olun, İmralı'daki pazarlık masasından sakın ola ki kalkmayın!
Apo ikna edilince terör mutlaka biter!
Verdikçe verin, ne isterse onu verin!

Ve yandaş şehit aileleri türedi!

Sevgili okuyucularım, Apo pazarlıkları sürerken korkunç bir olaya daha tanıklık ediyoruz. Devlet ve hükümet gücünü kullanan birileri, Türkiye'nin dört bir yanında bulunan şehit aileleri derneklerine haber uçurdu:
“Siz şimdi bir açıklama yapın ve İmralı müzakerelerini çok olumlu bulduğunuzu söyleyin. Açıklamalarınızı ajanslara verin, onlar geçsinler…”
Ve bazı şehit derneklerinden açıklamalar birbiri ardına gelmeye başladı:
“Hükümetimizin İmralı'da Öcalan'la yaptığı görüşmeleri çok olumlu buluyoruz. Terörün böyle biteceğine inanıyoruz! Sayın Başbakanımıza güveniyoruz!”
Bu gülünç haberler yandaş ve yalaka medyada yer buluyor.
Barzani'nin de aynen böyle dediğini unutmayalım!
Böyle düşünmeyen şehit derneklerinden ise ses yok… Çünkü onlar da korkutuldu. Ağızlarını açtıkları takdirde başlarına iş geleceğini biliyorlar.
Yandaşlığın her kesimdeki temsilcilerini tanımıştım da, bazı şehit aileleri derneklerinin günün birinde hele Apo konusunda yandaş olacağını doğrusu hiç düşünmemiştim!

Ve Fethullah konuştu!

Belli bir konuda herkes konuşur da Fethullah durur mu! Onun da bir şey söylemesi gerek… Ve İmralı pazarlıkları konusunda taaa Amerika'dan ses verip şöyle dedi:
“Sulh hayırdır. Hayır sulhtadır. Milli onur ayaklar altına alınmadığı sürece el de öpülebilir, etek de. Gerekirse kan kusulması ama kızılcık şerbeti içtim denilmesi gerekebilir. Kur'an sulhun hayırlı olduğunu söylemiştir…”
Sonra akıcı (!) Türkçesi ile devam ederek şöyle diyor:
“Sulh kasaba dairesinde evleviyetle, şehir dairesinde evleviyetle ve cihan dairesinde evleviyetle hayırlıdır. Hangi dairede olursa olsun sulh-u umumiyi temin etmeye çalışmak lazımdır. Heyet-i İslamiye, heyet-i milliye arasında huzurun temini adına
katlanacak her şeye katlanmak lazım…
Bazı şeylere evet demesek denilebilir. Muhtemel o tür şeylerle bazı problemler çözülecekse, işte o Hudeybiye sulhu mülahazasıyla yapılması gereken şeyi yapmak lazım.
Güzergah emniyetini tehlikeye atmamak lazım. Devletimizin bir devlet-i aliye olması istikametinde yoluna devam etmesi lazım. Devletler muvazenesinde muvazene unsuru olmak lazım.”
Fethullah çok güzel söylemiş! Hele Türkçesi muhteşem!
Herhalde ne demek istediğini sizler de en az benim kadar anlamışsınızdır!

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp