Top
05/01/2022

“Alışırlar alışırlar!”

Sevgili okurlarım, 1983 yılında Türkiye'de Turgut Özal dönemi başlamıştı…

Özal değişik ve renkli bir adamdı. Hiç alışık olmadığımız işler yapıyor, toplumda kendisine karşı büyük tepki oluşuyordu.

Örneğin memur maaşları düşük kaldığında ortaya çıkıp “Benim memurum işini bilir!” gibi laflar ediyordu.

Ancak onun bir de eşi vardı…

Semra Özal.

Kocasından çok daha renkli bir kadındı.

Evde onun sözü geçer, Turgut Bey'i o yönetirdi.

Randevularına, Turgut Bey'in kimlerle görüşüp görüşmeyeceğine hep o karar verirdi.

★★★

1983 yılında Türkiye'de hiç alışık olmadığımız olaylara tanık olmaya başlamıştık.

Anavatan Partisi (ANAP) iktidar olunca Turgut Bey önce başbakan oldu, sonrasında cumhurbaşkanı…

Aileye herkes “Hanedanlık” diyordu.

Bu durum Turgut Bey'in 1993 yılındaki beklenmeyen vefatına kadar sürüp gitti.

★★★

Evet, bütün bu süreç boyunca ülkeyi eşiyle birlikte bazen perde arkasından, bazen de açıkça yönetenlerden biri Semranım idi.

Güçlü kadındı.

Hiç kimseden çekinmez, korkmazdı.

Herkesin içinde purosunu yakar, viskisini içerdi.

O yıllarda Turgut Bey'e kızardık ama Semranım'a daha da çok kızardık.

Kocası öyle bile olsa dincilikle, tarikatçılıkla falan uzaktan yakından ilgisi olmayan, başını örtmeyen bir Anadolu kadını.

O kadar ki, Turgut Bey'in dincilikle nam salmış biraderi Korkut Özal'la görüşmez, kocasının görüşmesine de izin vermezdi.

★★★

Onun hakkında nice yazılar yazmış, eleştirip alay etmiştik!

İtiraf edeyim, şimdi Türkiye'nin içinde bulunduğu bu pislik ortamda Semranım'ı arıyorum.

Neyse, esas konumuza geleyim…

Hayat pahalılığı sürüp gidiyordu.

Yolsuzluklar, devlette ciddiyetsizlik, adam kayırmacalar bütün hızıyla başlamıştı.

Gerçi günümüzde olanlarla kıyaslandığında o dönemin yolsuzlukları devede kulak bile değildi ama süreç başlamıştı.

Zamlar birbirini izliyor kitleler pahalılık altında eziliyor, tepkiler giderek artıyordu.

Bu yakınmalar doğal olarak Semranım'a da gidiyordu.

Günün birinde gazeteciler tarafından kalabalık bir ortamda kendisine bu konu soruldu…

İçinden gelerek verdiği yanıt muhteşemdi!

“Alışırlar alışırlar!”

★★★

Onun bu sözleri daha sonra adeta bir slogana dönüştü. O kadar ki, bazılarının canı bu yüzden yandı.

Onlardan biri teğmen, Murat Şeref Baba idi.

1990 yılında Turgut Özal'a çektiği bir telgrafta aynen şöyle demişti:

“Atatürk'ün makamında oturan bir kimsenin itibar deyince aklına, bazı ülkelerin devlet başkanlarıyla fotoğraf çektirmek geliyor olmasına ben alışamadım. Siz alışırlar dediniz ama Sayın Turgut Özal, ben sizin cumhurbaşkanı olmanıza da alışamadım.”

Bu telgraf Özal ailesine hiçbir zaman verilmedi ama genç teğmenin TSK'dan kovulmasıyla sonuçlandı!

★★★

Sevgili okurlarım günümüzde, bu iktidar döneminde aynı olayları yaşamak zorunda kalıyoruz.

Bir türlü alışamadık ama aynı zamanda alışıyoruz!

Memleket soyuluyor, ses çıkaramıyoruz.

Adamına göre muamele yapılıyor, tepki koyamıyoruz.

Toplumun büyük bir kesimi olanları ve yaşananları umursamıyor, bana dokunmayan yılan bin yaşasın anlayışıyla kanıksıyor.

Sadece kendi nasırına basıldığı zaman ses veriyor!

★★★

Evet, geçmişte ağır bir eleştiri bombardımanına tuttuğumuz Semranım gerçeğini şimdi, aradan geçen uzun yıllar sonrasında daha iyi anlıyoruz.

Semranım mert kadınmış. Siyasi sorumluluğu olmadığından, içinden geldiği gibi konuşmuş.

Şimdi tepemize çöreklenmiş olanların onun bu sözcüklerini açıktan söylemeleri elbette mümkün olmuyor.

Aksi takdirde oy kaybederler…

Ama içlerinden geçen şöyle:

“İstediğimiz kadar yolsuzluk yapalım, istediğimiz kadar zam yapalım, bizim oylarımız zaten belli. Yargı dahil bütün devlet kurumları elimizde. Üstelik başımızda sayın cumhurbaşkanımız gibi bir Müslüman var! Çıkarılan çatlak seslere biz bakmayız. Onlar bugün tepki verir, yarın her şey unutulur gider. Yaptıklarımız da yanımıza kâr kalır!”

★★★

Ses çıkarsak bile yapılan her şeyi kanıksıyoruz.

Üzerimizden silindir gibi geçtiler.

Semranım “Alışırlar alışırlar” derken haklıymış…

Belki de bu günlerin geleceğini, beterin beteri varmış diyeceğimizi yıllar öncesinden keşfetmiş!

Ona sağlıklı bir yaşam diliyorum.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp