Top
04/07/2020

Kapıda bekleyen tehlike

Sevgili okurlarım, adına virüs denilen gözle görülmez elle tutulmaz nesne bütün dünyada olduğu gibi bizim de başımıza bela oldu.

Elimizi sık sık yıkıyoruz, dezenfektanla ayrıca temizliyoruz, maske takıyoruz…

Bunları yapmasına yapıyoruz da yine de korkuyoruz.

Salgının yayılması sürüyor.

Siyaset dahil bütün düzenimiz değişti. Örneğin Ankara Valiliği baroların yürüyüşünü bile virüs bulaşır diye iptal ediyor!

Bu kadarla kalsa yine iyi… Türkiye'de işsizlik zaten doruğa varmıştı, bu da yetmedi…

Ve yüz binlerce insanımız daha virüs yüzünden yine işsiz kaldı.

★★★

İşsiz bırakan yarı batık sektörlerden biri de turizm.

Otel ve restoranların çoğunun kapılarına kepenk vuruldu…

Şimdi turizm sezonu başlıyor, özellikle tatil beldelerindeki büyük oteller açılma aşamasında.

Ama gelin görün ki müşteri sayıları yeterli değil.

“Kurtarıcımız” yabancılar derseniz onlar henüz gelmedi.

Gelecekleri de kuşkulu.

★★★

Geldikleri takdirde milyonlarca turist plajlarda yüz yüze oturacak. Siz istediğiniz kadar önlem alın!

Adına virüs denilen bela o plajlardan da yayılacak.

Ancak işin daha da vahim bir boyutu var.

Türkiye'ye turistler yaz mevsiminde en yoğun olarak birkaç ülkeden gelir:

-Almanya.

-İngiltere.

-Rusya.

-Ukrayna.

Denize ve güneşe hasret ülkeler…

★★★

Salgın açısından bakıldığında bunlar arasında en iyi durumda olan ülke Almanya.

Çok ölü oldu, ağır hasar aldılar, hastalık çok yayıldı ama Almanya hiç değilse işin pratik çözümlerini buldu.

Alınan sıkı önlemleri biraz olsun gevşetti. Ancak Türkiye'ye seyahat yasağını kaldırmadı. Bizimkiler bu yüzden ağlaşıyor. Almanlar gelmezse hapı yuttuk.

İngiltere'de durum tam bir felaket.

Sağlık sistemi dibe vurdu, binlerce kişi öldü, salgın devam ediyor.

★★★

Rusya ve Ukrayna'nın durumu daha da beter.

Her iki ülkede de felaket yaşanıyor.

Rusya'da rakamlar on binlere, yüz binlere vurdu.

Ukrayna rakamlarını gizliyor.

İstediği kadar gizlesin sonuç ortada.

Rusya zaten tam bir felaketin göbeğinde yuvarlanıyor. Putin bile işin ciddiyetini sık sık gündeme getirmek zorunda kalıyor.

★★★

Şimdi yaz mevsiminde biz bu “Tehlikeli” ülkelerden gelecek turist kafilelerini karşılayıp ağırlamaya niyetleniyoruz.

Şunlar aklımıza hiç gelmiyor, ya da gelse bile görmezden geliyoruz:

Bunların gelmesiyle birlikte Türkiye'de virüs salgını yeniden zıplar mı?

Zıplarsa nasıl baş ederiz?

Bu işin bize maddi ve manevi maliyeti ne olur? 

★★★

Türkiye'de Sağlık Bakanlığı ile birlikte bilim insanları da bu uyarıları yapmayı sürdürüyor:

“Aman dikkatli olalım, tehlike her an kapımızda. Yeni önlemler alınması gerekebilir.”

Şimdi bazıları haklı olarak diyecektir ki “İyi de kardeşim, turizm sektörü zaten büyük yara aldı. Bu mevsimde binlerce kişiyi çalıştırması gereken irili ufaklı çoğu otel ve restoranlar batma aşamasında. Turizm emekçileri işsiz… Bu durumda ne yapacağız, sen onu söyle!”

Ne yapılması gerektiğini bizlerin değil bu ülkeyi yönetenlerin bilmesi gerekir.

Bir yanda virüs salgını, öbür yanda para kaybı ve turizm çalışanlarının durumu…  

Yani öyle bir durumdayız ki, aşağı tükürsek sakal yukarı tükürsek bıyık!

Kırk katır mı kırk satır mı!

★★★

Ben vatandaş olarak özellikle İngiltere, Rusya ve Ukrayna'dan gelecek turistler konusunda kuşkuluyum.

Bunları kendi kafamdan uydurmuyorum.

Konuştuğum bütün turizmciler her ne kadar “Gelsinler çünkü biz mahvolduk” diyorsa da, hiçbiri salgın tehlikesini göz ardı etmiyor.

Turistler gelsin, bizi kurtarsınlar…

Salgın, virüs, korona falan bizim için hiç fark etmez!

Salgın yabancı turistler yüzünden artar ve yayılırsa ilgili makamlar inşallah gereğini yapar!

Böyle diyorlar.

Bakalım, neler olacağını hep birlikte önümüzdeki aylarda görürüz.

Yani salgının daha beter yayılması falan hiç önemli değil.

Bize para lâzım para!

İnanmayan, bazı büyük otellerin sahibi olan, hükümet işleri dışında aynı zamanda otelcilik yapan Turizm Bakanına sorsun.

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp