SEVGİLİ okurlarım hep diyorum, bunların döneminde başımızda acayip, akıl almaz işler yapıp sorumluluğu başkalarının üzerine atan bir iktidar var…
Ne zaman ne yapacağı belli değil.
İşine ne gelirse onu yapıyor.
Dün ak dediğine gerekirse bugün kara demekten çekinmiyor.
Onlar için önemli olan, iktidarlarını kazasız belasız, en az yıpranarak devam ettirmek ve mümkün olduğu takdirde 2023 seçimlerini kazanıp kendilerini birkaç yıl daha güvence altına alabilmek.
İş o boyuta vardı ki, millet bu inanılmaz hayat pahalılığı ile boğuşurken şimdi yandaş medyayı yıllardan beri reklamlarıyla, büyük paralarla destekleyen büyük zincir marketleri de suçlamaya başladılar.
BİM, A101 ve ŞOK.
★★★
Üstelik bu suçlamalar hiç beklenmedik bir yerden, kraldan fazla kralcı, Recep Tayyip bağımlısı Devlet Bahçeli'den geldi.
Oysa yukarıda sıraladığım üç zincir marketin tamamı yandaş medyaya (gazetelerde, televizyonlarda ve yandaş internet sitelerinde) büyük ilanlar veriyor, AKP iktidarına doğrudan ve dolaylı yollardan destek atıyor.
Şimdi ne oldu?
Uğursuz kara kedi aralarına nasıl girdi?
Mutlaka önemli bir şeyler oldu da bilen yok!
★★★
Üzerimizde bir türlü baş edemedikleri korkunç bir enflasyon rezaleti var.
Bugün beş liraya aldığımız herhangi bir ürünün fiyatı bir bakıyorsunuz ki yarın sekiz liraya zıplamış.
Bu nasıl oluyor, bu furyada vurgunu kimler yapıyor, hangi kesimler yapıyor?
İşin aslına ve gerçek boyutlarına girmeden birilerini suçlamak dünyanın en kolay işidir…
Bundan önce de aynı şeyi defalarca yaptılar.
Belediye zabıtalarını seferber edip etiket denetimine çıkardılar!
Zabıta ne anlar enflasyon denetiminden.
Girdiler manavlara bakkallara ve marketlere, bir gövde gösterisi yapıp boy gösterdiler ve gittiler. Hepsi o kadar.
★★★
Bu da yetmedi…
Bakanlık müfettişlerini devreye soktular.
Müfettişlerin elinde herhangi bir yetki yoktu. Onlar da girdi içeriye…
Bunlar olurken iktidara bir miktar medya desteği de gerekiyordu. Zabıtalar ve müfettişlerle birlikte kameralar da devreye sokuldu, vatandaşa yine yalanlar söylendi…
Ne oldu ne bitti, iktidar militanları dahil hiç kimse anlamadı. Değişen hiçbir şey yoktu, o namussuz fiyatlar bir türlü düşmüyordu ama bir şeyler yapmak gerekiyordu.
“İşte biz enflasyonla böyle mücadele ediyoruz, halkımızın yanındayız” algısını yaratabilmek için seferber oldular.
Baktılar ki yine olmuyor, bu kez farklı propaganda yöntemlerini devreye soktular!
Utanmasalar, mümkün olsa o gülünç çağrıları yapacaklardı…
“Koş vatandaş koş, Tarım Kredi Birlikleri marketlerinde her şey çok ucuz. Fasulye bir, et ve peynir beş, şeker üç lira, domates 75 kuruş!..”
Yalanın ve palavranın bu kadarı elbette olamazdı ama burası Türkiye abicim!..
Günün birinde duyarsanız şaşırmayın.
Olmaz olmaz deme, hazırlıklı ol…
Bunların kitabında olmaz olmaz yoktur!
★★★
Sevgili okurlarım, bazı gerçekleri hepimizin artık çok iyi bilmesi gerekiyor…
Eğer enflasyon ve hayat pahalılığı hepimizi inim inim inletiyorsa, millet bu ağır yükün altında ne yapacağını bilemez duruma düşmüşse, bunun tek sorumlusu bugünkü iktidardır.
Bunların yaptığı ve geri adım atamadıkları korkunç zamlardır. Özellikle de…
-Akaryakıt.
-Doğalgaz.
-Elektrik.
Paramızın değerindeki düşüşü hiç saymıyorum.
★★★
Nüfusumuz dayandı 85 milyona.
Yukarıda saydığım üç kaleme acımasızca yapılan gaddar zamlar, bilimsel hesaplara göre en az 80 milyon insanımızı doğrudan etkiledi, mahvetti.
Ulaşım pahalılaştı, her mal ve hizmette ürün fiyatlarına bindi.
Evler ve iş yerleri soğudu.
Üretim düştü.
★★★
Bu iktidar yolunu şaşırmış durumda…
Ne yapacağını bilmiyor, bilemiyor…
Bütün yükü sıradan vatandaşın sırtına bindirdi.
Kendi lüks ve şatafatlı yaşamları ise sürüp gidiyor.
Şimdi ise EYT (Emeklilikte Yaşa Takılanlar) sorununa sarıldı. Çözüm için hazırlıkları başlatmış.
Önümüzdeki yıl seçim yılı olmasaydı acaba bu konuda bir tek adım atarlar mıydı?
Kılları bile kıpırdamaz, ‘Ne haliniz varsa görün, derdinize yanın. Bizden bu kadar' derlerdi.