Top
03/01/2013

Fethullah

Sevgili okuyucularım, adına Fethullah denilen bu şahıs hakkında çok sayıda yazı
yazdım. Baktı ki olmuyor, günün birinde bana muhteşem bir mektup gönderdi. Bana övgüler düzüyor, yere göğe sığdıramıyordu! Arşivime giren o mektubu burada yayınlayınca zor
durumda kaldı ve beni “Özel yazışmayı açıkladığım” gerekçesiyle savcılığa şikayet etti. Hakkımda ceza davası açıldı.
İstanbul'da yargılandım ve beraat ettim.
Sonra hakkımda onun gazetesi tarafından bir dava daha açıldı, o henüz bitmedi.
Türkiye'yi ABD'den yöneten bu şahıs çok güçlü!
1999 yılında Türkiye'den ABD'ye gidip yerleşti.
Aradan geçti 14 yıl ve halen orada
yaşamakta. Duyduğuma göre İngilizceyi artık anlıyormuş!

* * *

Acaba Türkiye'de hakkında açılmış davalar, süregelen soruşturmalar mı var? Başka bazı
sorunlar mı var?
Hayır, hiçbir şey yok!
O halde niye gitti, niye yerleşti oralara?
ABD ve CIA'nın korumasında yaşamak için!
Pensilvanya Eyaletinde bir çiftlik evinde krallar gibi yaşıyor. Çiftlik tam 107 bin
metrekare. İçinde bir göl, çeşitli villalar var ve onlardan birinde Fethullah kalıyor.
Emrinde aşçılar, uşaklar, hizmetçiler, sekreterler, bilgisayar uzmanları,
danışmanlar, kameramanlar, şoförler, korumalar var.
ABD'de böyle şatafatlı yaşamak birazcık para gerektirir! Orada nefesini bile parasız alamazsın.

* * *

Bu şahıs ilkokul mezunu bir vaiz. Başka hiçbir özelliği yok. Belki devletten emekli vaiz maaşı alıyordur, doğrusu onu bilemiyorum.
Kendi ifadesine göre herhangi bir malvarlığına sahip değil.
Peki bu krallara layık yaşamı nasıl, hangi parasal güçle sürdürüyor? Kendi parası olmadığına göre, onu kimler geçindiriyor?
Üç odalı bir evde bir arkadaşıyla yaşasa, eyvallah! Ama böyle çiftliklerde, böyle
villalarda yaşamak pahalı iştir.
Bu şahsın arkasından koşan belki yüz binlerce, belki milyonlarca müritleri var. Acaba bir gün olsun düşünüp kendilerine şu soruları sordukları oluyor mu?
“Yav Fethullah, bu değirmenin suyu nereden geliyor? ABD'de onca masrafı sen hangi parayla sağlıyorsun? Madem paran ve malvarlığın yok, seni kimler yaşatıyor?..”
Ama bu da yetmez. Hemen ardından bir kez daha sormaları gerekir:
“Her gün Türkiye'nin siyasetine karışıyorsun, Türkiye'yi oradan yönetiyorsun. Senin ABD'de ne işin var? Niçin vatana dönmüyorsun?
Neden korkuyorsun? Korkacak neyin var?..”

* * *

Müritlerinden bazıları iyi niyetli gariban, ya da beleşçi!.. Fethullah'ın cemaati onları yaşatıyor, dershanelerinde eğitiyor, okullarında okutuyor, beleş ev tutuyor.
Fethullah'ın Zaman isimli bir gazetesi var. Bayi satışı sadece 21 bin. Ama bu gazete bir milyondan fazla satar görünüyor! Bu aradaki farkın nereden karşılandığını burada defalarca sordum, yanıt gelmedi!
Her gün bir milyondan fazla gazeteyi beleş dağıtmaya Suudi Arabistan kralının bile bütçesi yetmez. O halde nereden geliyor bu değirmenin suyu, bunun parasını kimler sağlıyor?..
Bu müritlerin aklına bu soruları merak edip sormak bir gün olsun gelmiyor mu?
Bunlar insan mı, yoksa robot mu?
Kafaları hiç mi çalışmaz, soru sormayı, merak etmeyi, gerçekleri öğrenmeyi hiç mi düşünmezler?

* * *

Bir “Cemaat” düşünün ki, Türkiye'yi yönetmektedir. Elinde sonsuz bir para gücü vardır ve başındaki şahıs yıllardır ABD'de yaşamaktadır.
ABD ilginç bir ülkedir. Böyle birini, kendi çıkarları olmazsa topraklarında bir dakika tutmaz.
Adam Türkiye'yi oradan yönetir. Elinde gazeteleri, televizyon kuruluşları vardır. Bazı kanallarda onun vaazlarını (!) dinleriz, öylesine muhteşemdir ki, gülmeye başlarız!
Geçmişte cemaatine verdiği direktif vardı:
“Önce adliyeyi ve mülkiyeyi ele geçireceksiniz. Yavaş yavaş, kimseyi ürkütmeden gideceksiniz.”
Bunu başardılar. Hakimlerin, savcıların, kaymakam ve valilerin, polisin çoğu artık
onların elinde. Kamu kurumlarının çoğu onların denetiminde.
Ne ilginçtir ve ne acıdır ki, son zamanlarda Türk ordusuna da sızmayı başardılar.
Öylesine güçlendiler ki, zaman zaman Tayyip'le bile hırlaşıyorlar.

* * *

Sen bir yanda din iman, Allah peygamber diyeceksin, sonra da yıllar boyu ABD'de yaşayacaksın!
Fethullah bu çelişkiyi açıklamak zorunda… Çünkü hesabını sadece Allah'a değil, kullara da vermek zorunda. Hem bize, hem de peşinde dolanan müritlerine ve para babalarına…
Kendisine çağrımı -kaçıncı kez bilmiyorum- burada yineliyorum:
Gel Fethullah gel!.. Bu işler Amerikan topraklarından ahkam kesmekle olmaz.
Gel, burada konuş ne konuşacaksan…
Orada krallar gibi yaşıyorsun, seni burada da aynen yaşatırlar, hiç korkma!

Kara mizah

Sevgili okuyucularım, Türkiye gerçek bir kara mizah ülkesi oldu. Din tüccarlığı, din sömürüsü ve cahillik atbaşı yarışıyor.
Koskoca dinimizi bir metrelik bir bez parçasına indirgediler, kadınları örttüler. O yetmedi, şimdi “Kuponlu Müslümanlık” icat ettiler.
Yozgat'ta bir camide promosyon başladı.
İmam camiye 180 kez namaz kılmaya gelen küçük çocuklara tablet bilgisayar
hediye ediyor. İmam Cebrail Öztürk şöyle diyor:
“Her namazdan sonra çocuklara bir kupon veriyoruz. 180 namazdan sonra 180 kupon biriktiren öğrencilere tablet bilgisayar vereceğiz. Bu sayede çocuklar artık namazı camide
kılıyor!”
Haberin fotoğrafı da var.
Küçücük erkek çocukların başlarında takke, küçücük kız çocukları örtülü. Yozgat Valisi bunları görmez, görse de umursamaz.

* * *

Dünkü şeriatçı Akit gazetesinde, birinci sayfadaki kocaman bir fotoğraflı haber:
“Müslüman olan Noel kutlamaz. Beyoğlunda Galatasaray lisesi önünde ‘Müslüman Noel Kutlamaz' yazılı pankart açan gençler, Noel soytarı işidir diye slogan attı.”
Gerçekten de bir fotoğraf var. Birkaç genç böyle bir pankart açıp poz vermiş.
O arkadaşlar haberleri pek izlemezler, ellerine tutuşturulanı açarlar!.. Kendilerine verilen görevi yerine getirirler…
Çünkü daha birkaç gün önce Abdullah-Tayyip biraderlerin her ikisi de ayrı ayrı birer mesaj
yayınlamışlardı:
“Hıristiyanların Noel bayramını kutlarız!”
AKP destekçisi şeriatçı gazete habersiz, o soytarı pankartı açan gençler habersiz!

* * *

Bizim Çankaya'da oturan şahıs Bangladeş Devlet Başkanına mektup yazıp ricada bulundu:
“Onları asmayın!..”
Meğer onlar terör eylemleri gerçekleştiren hızlı şeriatçılar imiş. Dünyanın en fakir
ülkelerinden biri olan Bangladeş bu mektubu yemedi. Büyükelçimiz Dışişleri Bakanlığına çağrılıp protesto edildi:
“Onlar yargılandı ve mahkeme kararıyla idam cezası aldılar. Siz böyle mektuplarla bizim
içişlerimize karışamazsınız. Aksi takdirde biz de size aynı şeyi yaparız.”
O mektubu yazan bizimkinden tık yok! Türk Devletini Bangladeş karşısında bu duruma düşürdüğü için belki pişman olmuştur.
Türkiye bir kara mizah ülkesi!

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp