Top
02/04/2013

Ölenlerin sorumlusu Tayyip’tir

Sevgili okuyucularım, bugün sizi üç yıl öncesine, 2010 yılının mayıs ayına götüreceğim. AKP, çılgınca bir işe girişti.
İsrail işgali altında olan ve bütün dünya tarafından İsrail'in egemenlik alanı olduğu bilinen Gazze'ye “İnsani yardım” gönderecekti. Ancak, burada hemen belirtmek gerekiyor. Üç ay sonra, 12 Eylül 2010 günü Türkiye'de bir anayasa referandumu yapılacaktı.
İktidarın bu referandum öncesinde bir şeyler yapıp olayı oy avcılığına dönüştürmesi
gerekiyordu. Bunun çaresi bulundu. Kur'an'dan kaynaklanan Yahudi düşmanlığı nedeniyle İsrail üzerine bir sefer düzenlemeyi planladılar.
Peki bu sefer nasıl olacaktı!

* * *

İstanbul Büyükşehir Belediyesi'ne ait Mavi Marmara isimli bir gemi var. İlk aşamada bu gemiyi şeriatçı bir vakfa devrettiler ve tantana başlatıldı:
Gazze'ye insani yardım malzemesi gönderilecek!
Geminin kamarası yoktu, yemek yiyecek yeri yoktu. Uzun yol gemisi değildi. Marmara denizinde iç hat seferleri yapardı. Ama bunlar hiç önemli değildi. Gemiye doldurulacak kadrolar şeriatçı kesim arasından özenle seçildi. Liman belgelerine göre resmi kayıtlar
şöyleydi:
Mavi Marmara gemisi İstanbul'dan Antalya'ya ve oradan da Mısır'a gidecekti. İsrail ve Gazze yoktu. Gemi İstanbul'dan Antalya'ya 40 kişi ile ve büyük törenlerle yola çıktı. Gemide yardım malzemesi olarak neler olduğu bilinmiyordu. Zaten pek bir şey yoktu.Antalya limanında Mavi Marmara'yı büyük kalabalıklar karşıladı ve görkemli törenler düzenlendi. Kalabalık tekbir getiriyordu.
Liman belgelerine ve kaptan Mahmut Tural'ın imzalı belgelerine göre gemide kaptan dahil 29 mürettebat ve 42 yolcu vardı. Malzeme şöyle:
“12 kilo margarin, 5 kilo sosis, 5 kilo sucuk, 6 kilo neskafe, bir koli hardal, ketçap ve mayonez, 500 kilo ekmek. 1.200 kilo et, 400 kilo şeker, 100 kilo pirinç.”
Resmi liman belgesinde ayrıca şu ifade yer alıyordu:
“Geminin İstanbul limanından Türkiye/ Antalya limanına gitmesine izin verilmiştir.”
Resmi izin Mısır'a, ama geminin rotası önce Antalya, sonra İsrail'e!
Mavi Marmara Antalya limanında birkaç gün bekletildi…
Geminin yanında her gün şeriatçılar tarafından dualar edildi, kurbanlar kesildi… Ve ne olduysa Antalya'da oldu. Yolcu sayısı birdenbire 546'ya ulaştı. Demek ki birkaç gün içerisinde gemiye yaklaşık 500 kişi binmişti! Kimdi onlar?
Hiçbirinin pasaportu yoktu, İsrail vizesi yoktu.
Gümrük işleminden geçmediler.
Devletin yasaları açık açık çiğneniyor, rezalet başlıyordu.

* * *

Önceden karar verilmişti, İsrail'e giden gemiye bazı AKP milletvekilleri de binecekti. Ama her nedense, son anda Ankara'dan gelen emirle bu girişim iptal edildi. Milletvekilleri gemiye binmedi…
Çünkü olacaklar belliydi. Buna karşın Mavi Marmara'ya TRT kameramanları ve öteki yandaşlar alındı. Bunlar yol boyunca gemiden naklen yayın yaptılar. Gemide “Gazze'de şehit olmaya gidiyoruz” diye sloganlar atılıyordu. İlahiler okunuyor, çember sakallılar toplu dua ediyor ve biz buradan uyarıyorduk:
“Bakın, İsrail resmi açıklamalar yaptı. Geminin Gazze'ye yaklaşmasına izin vermeyeceğini, karasularına girildiği takdirde silah kullanacağını bildirdi. Bu olayda kan akar. Ey Tayyip, gel bu işten vazgeç, gemiyi geri döndür!..”
İsrail bunlara bir çağrıda daha bulunmuştu:
“Eğer yardım malzemesi gönderecekseniz, bizim aracılığımızla gönderebilirsiniz. Biz onları
uluslararası denetim altında Gazze'de dağıtırız.”
Hiç umursamadılar… Çünkü işin iç siyaset boyutu önemliydi.
Bir süre sonra referandum yapılacaktı ve Yahudi düşmanlığını bir kez daha sergilemeleri gerekiyordu!

* * *

Mavi Marmara Akdeniz'de seyrederken, ufukta İsrail hücumbotları ve helikopterleri göründü.
İsrail komandoları helikopterlerden gemiye indi.
Gemide çatışma çıktı…
Ve dokuz vatandaşımız can verdi. Çok sayıda yaralı vardı. İsrail komandolarından da yaralananlar olmuştu.
Gemiyi İsrail'e götürüp bağladılar. Bunlar olurken bizim Yahudi düşmanı siyaset bezirganları Türkiye'de bağırıp çağırıyor, intikam yeminleri ediyordu!
Ölenler “Şehit (!)” ilan edildi, Üsküdar'da onların adına şehitler anıtı yapılacağı açıklandı. Cesetler, yaralılar, mürettebat ve öteki şeriatçılar bir süre sonra Türkiye'ye gönderildi, gemi aylar sonra geldi.

* * *

Sevgili okuyucularım, insanoğlunun belleği zayıf. Zaman geçtikçe olayları ve olayların ardındaki gerçekleri unutuyor. Bizler de bu Mavi Marmara kepazeliğini unuttuk gitti.
Ne zaman ki İsrail Başbakanı Netanyahu Türkiye'den göstermelik bir özür diledi, o zaman yine anımsamak zorunda kaldık. Peki ama durup dururken niçin özür diledi?
Şu sahneye bakınız!
Obama, İsrail gezisinde. Türkiye gibi İsrail de ABD'nin kucağında oturuyor.
Obama, Netenyahu'dan rica etti:
“Türkiye'ye Kürt açılımı yaptırıyoruz. Kürdistan kuracağız. Tayyip bunu başarırsa, ikiniz birlikte Suriye'ye yürüyüp Esad'ı bitirirsiniz. Sonra İran'a yürürsünüz. Şimdi ben Tayyip'i arayıp telefonu sana vereceğim, sen bir özür dile!.. Ayrıca ölenlerin ailelerine tazminat vereceğini söyle.”
Komedi oynanıyordu. Obama bizimkini arayıp telefonu Netanyahu'ya verdi, o da göstermelik özrünü diledi! Olayı dünya medyasına Obama duyurdu. Bizimkine de “Obama'nın sesini çok özlemiştim” demek kaldı. Komedi dediğin işte böyle olurdu!

* * *

Burada daha önceden de yazdım, şimdi bir kez daha yazıyorum.
Mavi Marmara olayı tam bir utanç olayıdır. İsrail'in özür dilemesi gerçekleri değiştirmez.
AKP ve Tayyip için önemli olan insanların canları değil, bu olayı referandum öncesinde iç siyaset malzemesi olarak kullanmaktı. İsrail'le kriz çıkarıp kitleleri sokağa dökeceklerdi. Nitekim döktüler. Ankara'da İsrail Büyükelçisi'nin konutu önünde sabahlara kadar hoparlörden Kur'an okundu, cami çıkışlarında gösteriler düzenlendi.
Kitleler sokağa dökülürken, bir taşla dört kuş vurulacaktı:
1- İsrail'e posta konulacak, Tayyip'in yarattığı “Van minıt” komedisinin rövanşı alınacaktı.
2- İran ve İsrail'den korkan Arap ülkelerinde Tayyip saygınlık (!) kazanacak ve Araplardan para gelecekti.
3- Düğmeye basınca kitlelerin sokağa dökülüp dökülmeyeceği denenecekti.
4- Referandum öncesinde şeriatçı kesime gaz verilmiş olacaktı.
Test ettiler, onaylandı!

* * *

Mavi Marmara gemisinde ölen dokuz insanımızın tek sorumlusu Tayyip ve AKP'dir.
Bir ülkenin sınırlarını zorlamak için gemi gönderdiler ve o insanların bilerek, göz göre göre ölümlerine neden oldular…
Çünkü olacakları biliyorlardı. Yardım gemisinde (!) yüzlerce kişinin ne işi vardı?
Bu rezaletin hesabı Tayyip'ten sorulmalıdır, tek adres orasıdır.
Şimdi ise İsrail'in vereceği tazminat kimler arasında nasıl paylaşılacak, onun hesabını
yapıyorlar. Bu konuda kararı Davutoğlu Ahmet ile “Şeyini şey ettiğimin şeyi” Bülent verecekmiş!
Pes valla, pes!

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp