Sevgili okuyucularım, İmralı'da yatmakta olan katili adam yerine koydular, kucağına oturmaktan utanmadılar. Geçenlerde katilin ayağına yine MİT'çilerle birlikte Kürtçü-BDP'lilerden oluşan bir heyet gönderdiler ki pazarlık resmen başlatılsın!
Karşısına oturdular, katilin neler diyeceğini, kimlere nasıl posta koyacağını, nerede boyun eğeceğini öğrenmeye çalıştılar. Katil kaçın kurası adamdı. Uçakla Türkiye'ye getirilirken “Benim anam Türk. Ben Türk milletini çok severim” diyen şahıs, aradan geçen sürede AKP tarafından şımartılmış, adam yerine konulmuştu. Şimdi Kürtçüleri ve MİT'i karşısında
bulunca, sazın başka tellerini çalıyordu:
“Ne ev hapsi, ne başka şey. Hepimiz özgür olacağız…”
“Kürtler kendilerini özgürce yönetecek.
İktidarı AKP'ye altın tepsi içinde biz sunduk. AKP'yi 10 yıldır ben ayakta tutuyorum…”
“Biz Erdoğan'ın başkan olmasını isteriz. AKP ile ittifak yaparız…”
“AKP benimle oynanmayacağını anlamalıdır…”
“Size bir vurduğunda on vuramayacaksanız, devlete güvenmeyin…”
“…Bunları yapmazlarsa geri çekilme olmaz.
Çekildiğimiz alanlarda gerillayı daha da büyüteceğiz…”
“Türk ulusçuluğu faşist bir örgütlenmedir…”
“Kürtler bundan sonra kendi kendilerini yönetecek…”
“Darbe olacak, Tayyip'i içeri atacaklardı. Ben kurtardım…”
Böyle bir sürü laf!..
Ama herif şımarmakta haklı. Yüz buldu, işte böyle oldu!
1999 yılında Kenya'da enselenip Türkiye'ye getirildiğinde yalvaran, anasının da “Türk” olduğunu söyleyen o pısmış korkmuş katil gitmiş, yerine bambaşka biri gelmiş!

* * *

Bu herifin İmralı'da Kürtçü milletvekilleri ile yaptığı görüşmeler ve o görüşmelerdeki iğrençlik, Kürtçüler tarafından basına özellikle sızdırıldı… Tayyip'le Fethullah'ın emrinde olan yandaş basının bir bölümü dün bu rezaleti hiç görmemiş, bir bölümü ise dünkü manşetlerinde kıyameti koparmıştı:
“Derin güçler devrede.” (Fethullah'ın Zaman'ı)
“İkinci Oslo sabotajı.” (Yeni Şafak)
“Tutanak değil sabotaj belgesi.” (Star)
Çünkü rezalet ortaya resmen çıkmıştı… Çünkü katilin sözleri hem onları, hem de emir kulu oldukları iktidar partisini rahatsız etmişti.
Oysa maç henüz başlıyor!
Daha neler neler göreceğiz, ne utanç belgelerine tanık olacağız.
Apo'nun kurduğu pazarlık masasına oturulmasını bütün gücüyle destekleyen o yandaş medya değil miydi! Şimdi herif bildiği gibi ötmeye başlayınca tu kaka ilan edildi!

* * *

Bakın, hep birlikte göreceğiz. Bu İmralı pazarlıkları Tayyip'in sonu olacak. Başka hiç çaresi yok. Tayyip teröristlerle pazarlık masasına oturmakla kendi bacağına değil, göğsünün tam ortasına kurşun sıktı.
Bu atraksiyonu Türk milleti yemeyecek… Çünkü Türk milleti bu kadar aşağılanmayı hem hak etmedi, hem de içine sindiremez.
AKP-Kürtçü BDP koalisyonu istediğini yapsın, isterse ağzıyla kuş tutsun, bu İmralı olayı Tayyip'i ve partisini bitirecek.
Eğer bir hükümet orada hapis yatmakta olan bir zavallının kucağına düştüyse, ondan medet umuyorsa, vay o hükümetin haline!
İmralı'daki görüşme ve pazarlık tutanaklarının sızdırılması çok iyi oldu.
Sızdıranların eline sağlık.
Türk milletinin gözünü ve önünü açtılar.
Bu rezil sürecin bir an önce sona ermesini diliyorum… Ve erecek.

RTÜK'te de AKP-BDP koalisyonu

Sevgili okuyucularım, iktidarın en büyük destekçilerinden biri olan Habertürk isimli
yandaş kanalda bir tartışma (!) programı yapılıyor. Katılımcılar aynı kesimden. İçlerinden biri ötmeye başlıyor. Bant çözümünden veriyorum:
“Mustafa Kemal düpedüz ırkçıydı. Dilde bile ırkçıydı. (Cumhuriyet döneminde) İlk çeyrek yüzyıl tamamen ırkçı bir dönemdi. Irkçılığın hüküm sürdüğü bir dönemdi. Cumhuriyet zaten her bakımdan yanlış kurulmuştur…”
Programı izleyen çok sayıda vatandaş, Atatürk'e yapılan bu hakaretleri ve onun için kullanılan yalan ifadeleri RTÜK'e şikayet ettiler.
Raporlar hazırlandı… Konu RTÜK gündemine geldi.
RTÜK, AKP döneminde çıkarılan yasalarla, partiler arasında parsellenmiş durumda. Dokuz üyesi var. Başkan ve dört üye AKP, iki üye CHP, bir MHP ve bir de BDP. Kurul toplandı, dosya görüşüldü. Kanala ceza verilmesi söz konusuydu. AKP-BDP koalisyonu bu sözlerin eleştiri (!) olduğunu, Atatürk'e yalanlarla hakaret edilmediğini, CHP ve MHP'li üyeler ise
hakaret ve iftira olduğunu, yandaş kanala ceza verilmesi gerektiğini savundular.
Oylama yapıldı, AKP-BDP koalisyonu çoğunluğunun oyları ile yayın aklanmış oldu!
Oysa ilgili yasanın 8. maddesi açık:
“Yayınlar kişi ya da kuruluşları eleştiri sınırları ötesinde küçük düşürücü, aşağılayıcı ve iftira niteliğinde ifadeler içeremez…
Toplumun milli ve manevi değerlerine aykırı olamaz.”
Kim takar yasayı!
RTÜK'ün iki üst kurul uzmanı Ayça Çamlıbel ve Aslı Soydan yayını değerlendirip şöyle bir rapor düzenlemişlerdi:
“…Şikayetler gelmiştir. Yayında Atatürk'ün itibarı ve toplumdaki saygınlığının eleştiri sınırlarını aşacak ölçüde rencide edildiği düşünülmektedir…”
AKP-BDP koalisyonu bu raporu da görmezden gelip yayını akladı.
Helal olsun!

* * *

Emin Çölaşan'ın notu 1: Ankara Valiliği, ulusal bayram günlerinin Ankara'nın cadde ve meydanlarında kutlanmasını yasaklamıştı.
Valiliğin bu kararına karşı Ankara 9. İdare Mahkemesi'nde iptal davası açıldı. Mahkeme dosyayı görüştü ve “Valiliğin kararı yasaldır” dedi. Bundan sonra Ankara'da ulusal bayram kutlamaları olmayacak.
Yargıyı ele geçirmenin sonucu işte böyle oluyor!

* * *

Emin Çölaşan'ın notu 2: Bizim gazetenin web sitesine (www.sozcu.com.tr) giriyor musunuz? Girmiyorsanız, mutlaka girmelisiniz… Çünkü hiçbir yerde bulamayacağınız yazı ve haberler orada. Gerçi bizim yazılar bir gün sonra yayınlanıyor ama olsun varsın!
Dün bizim sitede bir video dönüyordu. Bir vatandaşımız üşenmemiş, Tayyip'in çelişkilerini, birbirini yalanlayan sözlerini tek tek bulup ortaya çıkarmış… İzlenme rekorları kıran bu video, hükümetin baskısıyla şimdi yayından kaldırılmış. Bizim web sitesinde bugün de yer alacak, mutlaka izleyin ve Tayyip'i kendi ağzından çıkan sözlerle daha iyi tanıyın. İkincisi, sizlerden her gün çok sayıda mesaj alıyorum. Bunların tamamını okuyorum ama her birinin yayınlanması elbette ki mümkün olmuyor. Bu mesajlardan bir bölümünü yine bizim web sitesinde pazartesi günleri “Emin Çölaşan'a okur mektupları” başlığı ile yayınlıyoruz. Bilginize sunarım.