Top
Ege Cansen

Ege Cansen

cansen@sozcum.com

24/02/2019

Boya fıçısı

ODTÜ İdari İlimler Fakültesi'nde 1957 yılında okumaya başladım. Önceki gün aramızdan ebediyen ayrılan tarihçi Kemal Karpat, 1958'de bize “Türkiye'nin Toplumsal Yapısı” (Social Structure of Turkey) diye bir ders vermişti. O tarihlerde 30'lu yaşlarındaydı. Orta boylu, sağlam yapılı yağız bir Rumeli Türkü'ydü. Soyadını Romanya'daki Karpat Dağları'ndan almıştı. Doktora çalışmalarını Amerika'da yapmasına rağmen “alafranga” bir görüntüsü yoktu. O zamanlar tarihçi değil, siyasal ve sosyal bilimciydi. Sonra Amerika'ya geri döndü. Wisconsin'de Türkiye tarihi ve siyaseti üzerine çalışan ve eserler veren ünlü bir tarih profesörü oldu. Bana göre siyaset bilimciliğinden hiç uzaklaşmadı. Tespitleri ve siyasi görüşleri AKP'ye moral verdi. Onlar, Kemal Karpat'ı adeta sıfırdan keşfettiler. Kendisine ödüller verdiler. Muhtemelen AKP'nin bu teveccühü yüzünden Türkiye'nin laik bilim çevresi, Karpat'a fazlaca itibar göstermedi.

BÖLÜCÜLÜK VE GERİCİLİK

1950'li yıllarda, o tarihlerdeki Türkçe ile “irtica” hortlamıştı. Mürteciler, özellikle “Ticanî Tarikatı” mensupları Atatürk heykellerini kırıyordu. Gençlik infial içindeydi. İrtica, “ricat” (geri gitme) kökünden türemiş bir sözcüktü. Kısaca gericilik veya daha doğrusu “karşı devrimcilik” demekti. O zamanlar “Cumhuriyet”in bekasını tehdit eden sorun “bölücülük” değil “gericilik” idi. Bölücülük, yani Kürtlerin siyasal özerkliğini içeren düşünce ve eylemler medyada yer almadığından, biz gençler bunun farkında değildik. Buna mukabil, Demokrat Parti önderlerinin TBMM'de “Siz isterseniz hilafeti bile geri getirebilirsiniz” demesi laiklik karşıtlarını cesaretlendirmişti. Biz bunun derdindeydik.

BOYA FIÇISI TEORİSİ

Kemal Karpat'a göre Türkiye'nin sosyal yapısı “altında 150 litre yeşil, üstünde 30 litre beyaz yağlıboya bulunan 180 litrelik bir fıçı” gibiydi. Beyaz boya yani “laiklik” Cumhuriyet tarafından tepeden yeni konmuştu. Fıçıya üsten bakınca içinde 180 litre beyaz boya var sanıyordu. Ya da bu beyaz boyayı koyanlar etrafa böyle bir intiba vermeye çalışıyordu. Halbuki fıçıdaki boyanın çoğu yeşildi. Serbest seçimlerle birlikte, yeşil boya yani “İslamcılık” üste doğru çıkmaya başladı. Bunda şaşılacak bir şey yoktu. Fıçıdaki boyanın görüntüsü önce muareleşecek, yani yeşil ve beyaz renkler birbirine fazlaca karışmadan damarlar ve dalgalar halinde hareket edecekti. Daha sonra yeşille beyazın harmanlandığı çeşitli tonlarda yeşillikler oluşacaktı. Bu değişim, son derece doğaldı. Değişimi durdurmak veya olayların akış yönünü zorla tersine çevirmeye çalışmak beyhudeydi.
Allah, Kemal Hoca'nın taksiratını affetsin, mekanını cennet eylesin.
Son söz: Evrim devrimi yer.

 

Yazıyı Paylaş

Google +

Whatsapp

Yazarın Diğer Yazıları